KORAY TAŞDEMİR
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri Batı dünyası başta olmak üzere özellikle Yunanistan’ı son derece rahatsız ediyor. Yavuz sondaj gemisinin de Kıbrıs’a yol alması karşısında Türkiye’ye tehditler savurmaya Başlayan Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın “Biz Doğu Akdeniz'deki haklarımızı korumaya kararlıyız” sözleri Türkiye’nin sert tepkisine neden oldu. Başkan Recep Tayyip Erdoğan ise “Yunanistan'ın ya da Kıbrıs'ın egemenlik haklarını ihlal edecekler bilmelidir ki; bunun maliyeti büyük olacaktır” diyerek Türkiye’nin kararlığını ortaya koydu. Uzmanlar ise Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nin arkasına sığınarak haklı çıkmaya çalışmasının beyhude bir çırpınış olduğunu dile getirdi.
Haddini bil Çipras!
Türkiye’nin geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdiği Mavi Vatan tatbikatının ismine esin kaynağı olan ve kavramı ilk kez 2006 yılında kullanan Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Çipras’ın demeçlerine sert tepki gösterdi. Gürdeniz, “Çipras kimin vatanından kimi kovuyor. Çipras’ın referans gösterdiği bölge Türkiye’nin mavi vatanının kalbidir. 9 kilometre çevresi olan Kaş açıklarındaki minicik bir adanın Türkiye’nin mavi vatanından 40 bin kilometre çalmasına hangi Türk hangi hükümet izin verebilir?” diye sordu. Gürdeniz, Yunanistan’ın Türkiye ile silahlı bir çatışmayı göze alması durumunda Yunanistan’ın sonuçlara katlanması gerektiğini ifade ederek, “Tarihlerinden sanırım ders almasını biliyorlardır” dedi.
Hukuki dayanaktan yoksun
Gürdeniz, Türkiye’ye gözdağı vermeye kalkan Çipras’ın Meis Adası açıklarındaki sondaj faaliyetleri konusunda Ankara'yı tehdit etmesinni hukuku dayanağının olmadığını belirtti. Gürdeniz şöyle devam etti: “BM Uluslararası Adalet Divanı’nın ve hakem mahkemeleri ile BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde oluşturulan mahkemesinin tüm kararlarına baktığınızda Meis pozisyonundaki bir adanın karasuları dışında bir münhasır ekonomik bölge veya kıta sahanlığı aldığı görülmemiştir. Kaldı ki gerek Güney Kıbrıs Rumları’nın gerekse AB’nin empoze ettiği, halen AB’nin kullandığı deniz yetki alanları haritası onaylı bir harita değildir, hiçbir hukuki geçerliliği yoktur. O nedenle Çipras’ın hukuka dayanarak verdiği demeçlerin hiçbir şekilde ne hukuki ne fiili geçerliliği vardır.”
Kuru gürültüden ibaret
ASSAM Strateji ve Güvenlik Uzmanı Ali Coşar ise 20 yüzyılın başlangıcında da Türkiye’ye yönelik benzer tehditlerde bulunulduğuna dikkat çekerek, “Bugün yine emperyalistlerin dürtüklediği uydu devlet konumundaki Yunanistan boyundan büyük bir takım taleplerde bulunmakta ya da meydan okumakta” diye konuştu. Coşar, “Bunların arkasında tabii ki bölgeyi karıştırmak hususunda uzmanlaşan ABD, İngiltere, Fransa’nın olduğunu görmek lazım. Özellikle ABD bu konuda başı çekiyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hakkı olan bir alanda çalışma yapacağına değinen Coşar, “Bu bölge E bölgesi diye adlandırılıyor. Bunlar orayı dahi hazmedemiyor. Burası zaten Türkiye’nin kendi kıta sahanlığı içerisinde” dedi. Coşar, Yunanistan’ın yaptığı açıklamaların kuru gürültüden ibaret olduğunu ve Türkiye’yi hedefinden caydırma yönünde girişimler olduğunu dile getirdi.
Çatışmayı göze alamazlar
Türkiye’nin sondaj gemisinin personeline ya da diğer yardımcı gemilere yönelik herhangi bir taarruzuna önüne geçecek tedbirleri alması gerektiğinin altını çizen Coşar, Kıbrıs’ta çeşitli bahanelerle çatışmanın kıvılcımının ateşlenmek istendiğini kaydetti. Coşar, “Türkiye bölgede bütün dikkatini toplayarak oradaki sondaj işlemleri yapan gemilerin güvenliğini sağladığı takdirde bunu yapamazlar. ABD de yapamaz. Bu büyük bir olayın başlangıcı olur buna cesaret edemezler ancak bir provokasyon kapsamında bir şeyler yapmaya çalışacaklardır. Her ihtimali düşünüp ona göre tedbir almak yerinde olur” şeklinde konuştu.