Prof. Dr. Haluk Selvi, AA muhabirine, 12 Temmuz'da Ermenistan ile Azerbaycan sınırı arasındaki Azerbaycan topraklarına ait Yukarı Karabağ bölgesindeki Tovuz'a Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından saldırı düzenlediğini hatırlattı.
Bu saldırı neticesinde biri general, 2'si albay olmak üzere 11 kişinin şehit olduğunu anımsatan Selvi, Azerbaycan'ın kendisini savunmak adına o bölgede tedbir aldığını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bu saldırıya anında tepki gösterdiğini söyledi.
Selvi, burada 100 yıllık bir mesele olduğunu, Sovyet Rusya'nın kurulma döneminde Çarlık Rusya'nın yıkıldığında Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan'ın kurulduğunu ve bu devletler kurulduğunda aralarındaki sınırların kesinleşmediğini aktardı.
Bu devletler bağımsızlığını ilan ettikten 2 yıl sonra Sovyetler Birliği'nin o bölgeye gelerek bir Sovyet düzeni kurduğuna dikkati çeken Selvi, "1920'den 1992'ye kadar Kafkasya'da hakim olan güç Sovyet Rusya'dır. Bölgede Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan sınır problemleri Sovyet idaresi döneminde ortadan kaldırıldı. Buradaki esas problem 1990'da Sovyet Rusya'nın yıkılmasıyla başlayan çekişmeler. Azerbaycan sınırlarında yer alan Yukarı Karabağ bölgesi nüfusunun yüzde 75'i Türk olduğu halde Ermenistan tarafına bırakıldı Mihail Gorbaçov tarafından. Hukuksuzluk burada başlıyor. Bu olayların başlama noktası işte bu 1990 yılı. Azeri kardeşlerimiz bu süreçte 2 yıl mücadele verdi bu toprakları Ermenistan'a kaptırmamak için, bu mücadele sonunda Hocalı soykırımı yaşandı." değerlendirmesinde bulundu.
"Azerbaycan'a destek veren en güçlü ülke Türkiye" Haluk Selvi, Rusya'nın destek verdiği Ermeni militanlarının Hocalı'da masum sivilleri katlettiğini dile getirdi.
Karabağ meselesinde Azerbaycan'a destek veren en güçlü ülkenin Türkiye olduğunu aktaran Selvi, "Türkiye bu işgali tanımadı, protesto etti ve Ermenistan'la tüm siyasi ilişkilerini kesti. Bu konuda tüm dünyayı karşımıza aldık, burada Türkiye'nin büyük bir fedakarlığı var. Hadise insan haklarına aykırı olarak toprakların işgal edilmesidir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1992'de Hocalı soykırımından sonra toplanarak Ermenistan'ı kınadı. Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı da Karabağ sorununu çözmek üzere 1993'te Minsk Grubu oluşturdu. Minsk Grubu'nda Fransa, Rusya, ABD ve Hollanda var. Bu devletler hakem olarak Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki problemi çözmek için görevlendirildi. BM, 'Ermenistan burada haksız olarak bulunuyorsun bu toprakları hemen terk et' dedi. BM kararı, 'Ermenistan Karabağ'da hukuksuz bir işgalci devlettir' diyor." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin istediğinin uluslararası hukuk kurallarının Kafkasya'da uygulanması olduğunu vurgulayan Selvi, şunları kaydetti:
"Bu saldırı Karabağ meselesinin bir uzantısı olarak, Tovuz'daki hadiseler, adeta Hocalı'yı yeniden canlandırmasının bir neticesidir. Ermenistan'ın hedefi, Kafkasya'daki bu kaos ve karmaşanın sebebi Bakü petrolleridir. Bu huzursuzluk ABD ve Rusya'yı bu coğrafyaya çekiyor çünkü Ermenistan Azerbaycan'a karşı desteğe ihtiyaç duyuyor. Azerbaycan, Ermenistan'a karşı desteğe ihtiyaç duyuyor. Büyük devletlerin çatışma politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor bu kaos. Türkiye, Suriye, Libya'da Kafkasya'da Karabağ meselesinde Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları çerçevesinde hareket ederek adaleti tesis etmek istiyor. Uluslararası hukuku gerçekleştirecek sistem şu an dünyada çalışmıyor. Bu sistemsizliğin neticesi Karabağ'daki olaylar. Türkiye Tovuz meselesinde diyor ki, 'Biz haklı olanın yanındayız, uluslararası hukuku işletmek için buradayız.' Kafkasya'nın güvenliği Van, Erzurum, Artvin'in güvenliğidir."
Selvi, Minsk Grubu'nun buradaki hadiseyi bir an önce çözmesi gerektiğine, aksi takdirde bu noktada bir savaş çıkma olasılığı olduğuna değinerek, TBMM'nin bu meselede tek yumruk olarak aldığı ortak kararda, "Buradaki saldırılar Ermenistan tarafından kasıtlı ve bilinçli olarak Azerbaycan topraklarına yapılmıştır. Bir an evvel bu hukukuzluğun ortadan kaldırılması ve BM kararlarının uygulanması isteğimizdir." dediğini ve bunun bu konudaki en güçlü duruş olduğunu sözlerine ekledi.