Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Tarhan'dan ön yargı değerlendirmesi

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insanların otomatik ön yargılarının hemen hepsinin düzelme potansiyeli olduğunu, kişinin hayatının sonuna kadar "Ben nerede hata yapıyorum" diye kendisini sorgulaması gerektiğini ifade etti.

Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Tarhan, ön yargının, bilinçli ön yargı ve bilinçsiz ön yargı diye ikiye ayrıldığını belirterek, "Bilinçsiz ön yargı karar verme mekanizmalarımızı beynimizde çalıştırırken sistematik olarak hata yapmamıza sebep olur. Farkında değilizdir hata yaptığımızın, hatamızın sebebini de anlayamayız, bulamayız. Bir insanın 'özür dilemek yanlıştır, özür dilemek zayıflıktır' şeklinde bilinçsiz ön yargısı varsa, kişinin kendi doğrusu değer yargısı olarak hayatındadır." ifadelerini kullandı.

Değer yargılarının da ön yargıların da insan beyninin çalışmasıyla ilgili olduğunu aktaran Tarhan, "Hayatımızı kolaylaştırmak için beynimizin çalışma sisteminde çocukluktan itibaren ön yargıları vardır. İnsan düşünce hayatında 'özür dilemek zayıflıktır' dediği zaman, kendi hata yaptığı zaman bile kusuru dış nedene bağlar, kusuru başkasına atar. Hayatı bu hatalarla geçip gider, bir türlü hatalarını düzeltemez, öğrenemez. Ama özür dilemek zayıflık değil, özür dilemek erdemdir diyorsa bir insan hatasını düzeltebilir. Basit bir bilinçsiz ön yargıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Tarhan, bilinçli bir ön yargının da olduğunu kaydederek, "Ölüm bir son değil, ölüm yeni bir doğuştur, yeni bir başlangıçtır diye düşünüyorsa insan, hayatını oraya hazırlayarak şekillendirir ve bu bilinçli ön yargıdır." açıklamasında bulundu.

Tarhan, insanların İkinci Dünya Savaşı'nın bir ırkçılık savaşı olduğunu, "üstün ırk" mücadelesinin ne kadar kötü olduğunu gördüğünü ama tarihin tekerrür ettiğini belirterek, "Şimdi de aynı şeyi yine yaşıyoruz, Gazze olayların da yaşıyoruz. Bunun arka planında politik ön yargılar var. 'Biz üstün ırkız' duygusuyla ‘Her şeye hakkımız vardır’ duyguları var. Bedel ödeye ödeye insanlık ilerledi. Ama ilginçtir daha önce tarihte görülmemiş bir şekilde, iletişim sayesinde insanlar Gazze olayı için küresel olarak dijital dünyada harekete geçti. Bu iyi bir işaret gelecek yıllar için." ifadelerini kullandı.

- "Ön yargılar çekirdek ailemizde gelişen ruhumuza yerleşiyor"

Ön yargıların kişiliğin ilk temelleri olan ve anne babadan alınan hayat senaryoları olduğunu da vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti:

"Ön yargılar çekirdek ailemizde gelişen ruhumuza yerleşiyor. Onlar bizim örtük ön yargılarımızı oluşturuyor. Yol yordam bilmek gibi, büyüklere saygı göstermek gibi, gelenek gibi, misafirperverlik gibi. Bizim kültürümüzde bunlar sosyal öğrenmeyle geliyor. Anadolu terbiyesi almış bir çocuk büyüklerin karşısında bacak bacak üstüne atmaz. Bu otomatik öğrenilmiş bir ön yargıdır. Batı toplumlarında böyle bir şeye ihtiyaç hissetmezler. Bunlar sosyal öğrenmeyle oluşuyor. Doğar doğmaz zihinsel olarak, beyin olarak, nöropsikolojik olarak insan prematüre doğuyor. İnsan olmayı hayatta öğreniyor." değerlendirmesinde bulundu.

Tarhan, genelde olumsuzluğa ön yargı denildiğini de aktararak, "Genel tabiri kalıp yargılardır. Kalıp yargılara ‘stereotipik’ deniyor. Amerika’da yapılan politik psikolojik bir çalışmada, beyaz bir anne yanındaki çocuğuyla gidiyor, karşıdan siyahi biri geliyor ve annesi hemen çocuğu tutup kendine çekiyor. Hiç farkında değil, bilmeden yapıyor bunu. Neden yapıyor? Otomatik ön yargı. Aynı şeyi ünlü bir siyahi kişi olsa yapmıyor. Otomatik ön yargılarımızın hemen hepsinin düzelme potansiyeli var. Onun için insan hayatının sonuna kadar ‘Ben nerede hata yapıyorum’ diye kendisini sorgulamalı. Her insan biriciktir, her insan orijinaldir, kimseyi küçük görmeye hakkımız yok. Herkesten, çocuktan bile bir şey öğrenebilirim diyorsanız değer yargılarınızı değiştirebilirsiniz diyebilir." açıklamasında bulundu.