Ürdün, yaklaşık yarım asırdan beri İsrail vatandaşı Filistinli Arapların hac ibadeti için Suudi Arabistan'a seyahat etmelerine aracılık etme rolünü korumaya çalışıyor.
Ürdün makamları, 22 Haziran Perşembe günü itibariyle 2023 yılında hac ibadetini yerine getirecek 8 bin kişiye ulaşan vatandaşlarının kafileler halinde kutsal topraklara uğurlanmasının yanı sıra İsrail vatandaşı 4 bin 500 Filistinlinin de Suudi Arabistan'a geçişlerini tamamladı.
İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarında ve özellikle de Mescid-i Aksa'daki Ürdün'ün rolüne karşı sık sık tekrarladığı ihlallerine rağmen İsrail vatandaşı Filistinlilerin hac seyahati konusunda üzerine düşen görevi yerine getirmeye devam eden Amman yönetimi, bu rolüyle hem dini hem de siyaset içerikli olumlu mesajını sürdürüyor.
Uzmanlar, Ürdün'ün yaklaşık yarım asırdan beri 1948'de Tarihi Filistin topraklarında kalarak İsrail kimliğini taşıyan Müslümanlara yönelik bu rolünün önemi ve Amman'a faydalarını AA muhabirine değerlendirdi.
- Ürdün İsrail vatandaşı Filistinli hacılara yönelik rolü 1978'e dayanıyor
Eski Ürdün Vakıflar Bakanı Abdunnasır Ebu Basal, İsrail vatandaşları da dahil Filistinlilerin hac ve umre seyahatlerinde Ürdün topraklarını kullandığını hatırlatarak, "Ürdün aslında Filistinli kardeşlerine karşı dini bir görevini yerine getirmeye çalışıyor. Filistin topraklarındaki kardeşlerimizin hac farizasını yerine getirmelerinin önünü açmak vaciptir." dedi.
Müslümanların kardeş olmaları hasebiyle Ürdünlülerin Filistinliler için bu kolaylığı sağlaması gerektiğinin altını çizen Ebu Basal, vefat eden Kral Hüseyin bin Talal dönemi 1970'li yıllardan beri 1948'deki tarihi Filistin topraklarında kalan Müslümanların kutsal topraklara yolculuk etmesine ettikleri öncülükle şeref duyduklarını ifade etti.
Eski Bakan Ebu Basal, Amman makamlarının 1948 sınırları içinde kalan Filistinlilere sağladığı kolaylıklar hakkında şunları kaydetti:
"Ürdün, kendi vatandaşı olan hacı adaylarına sunulan her türlü hizmeti Filistinlilere de sağlıyor. Yani hac için kayıt yaptırdıkları andan sağ salim dönüşlerine kadar olan süreçte tüm ihtiyaçları yerine getiriyor. Kendilerine hac için Ürdün pasaportu veriliyor ve Ürdün hacılarından sayılıyorlar. Hatta Mekke, Medine, Arafat ve Mina'da Ürdünlü hacılara tahsis edilen yerlerde konaklıyorlar."
Tarihi Filistin topraklarından hacca giden Müslümanların aynı zamanda Ürdünlülerin sağlık ve dini temsilciliklerinden hizmet aldıklarını aktaran Ebu Basal, ayrıca tıpkı Ürdünlülere sağlandığı gibi İsrail vatandaşı Filistinlilere de hac mevsiminden önce bir umre ziyareti kolaylığının sağlandığını belirtti.
Tüm bu hizmetlerin Ürdün Hac ve Umre Dairesi ile Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığı'na bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresi tarafından sağlandığına işaret eden Ebu Basal, Ürdün'ün tarih boyunca Filistin halkının yanında yer aldığını ve bu görevi sürdürmeye devam edeceğinin altını çizdi.
- Ürdün, bir zamanlar Batı Şeria, Gazze ve Sina Yarımadası hacılarına da hizmet veriyordu
Filistin topraklarındaki kutsallar üzerindeki Ürdün Haşimi vesayetinin hac farizasını da kapsadığını dile getiren Ebu Basal, şunları kaydetti:
"Ürdün'ün kardeş Filistinlilere yönelik rolü söz konusu hizmetlerle sınırlı değildir. Ürdün, Filistinliler için nefes aldıkları ciğerleridir. Ürdün'ün 1948 Arap hacılarına yönelik aktif olarak bu rolü üstlendiği tarih 1978 yılında dayanıyor. 1948 Arapları bu tarihten önce hac ibadetini eda edemiyordu."
Ürdün Hac ve Umre Dairesi'nin bir zamanlar işgal altındaki Batı Şeria'nın yanı sıra Gazze Şeridi ve Mısır'ın Sina Yarımadası'ndan hacca gidenlere de hizmet verdiği bilgisini paylaşan Ebu Basal, "1972 yılında Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nden hacca gidenler 13 bine ulaştı. Aynı yıl Sina Yarımadası'ndan da 600 kişinin hacca gitti. Böylece Ürdün'ün hac kontenjanı 22 bin 601 kişiye ulaştı. Bu da dünyanın dört bir yanından gelen hacıların 546 bin olduğu o hac mevsiminde Ürdün için büyük bir sayıydı." diye konuştu.
- "Ürdün, Filistin'in derinliğidir"
Ürdün Meclisi Dışişleri Komisyonu Üyesi Muhammed el-Mumini de İsrail vatandaşı Araplardan gelen Müslüman hacılar için Ürdün'ün organize bir varış ve geçiş noktası olarak benimsenmesinin, Ürdün adına çeşitli açılardan Filistinli kardeşler için bir derinlik olduğunu teyit ettiğini değerlendirdi.
Mumini, "Coğrafi ve demografik karşılıklı bağımlılık ve bizi Filistin ile birleştiren ortak kader, Ürdün'e bu rolü veriyor. Filistinli kardeşlerimize karşı duruşumuz siyasetle sınırlı değil." ifadelerine yer verdi.
- İsrail ile yüzleşmek
Ürdün Kudüs İşleri Kraliyet Komitesi Genel Sekreteri Abdullah Kenan da "Siyasi merciler, örgütler, Filistin davası ve Kudüs'le ilgilenen her özgür insan, ırkçı İsrail politikasının, halka, toprağa, İslam ve Hristiyan kutsallarına yönelik tüm ihlalleriyle bir politika olduğunu anlıyor. Uluslararası anlaşmalar ve taahhütlerle ilgilenmeyen İsrail, işgalini bir oldubitti ile empoze etmeye çalışıyor." dedi.
Ürdün'ün işgal altındaki Filistin, Kudüs'teki İslami ve Hıristiyan kutsallıkları üzerindeki vesayetinin halk ve resmi düzeyde özveri ve fedakarlıkla yapıldığına işaret eden Kenan, "Bu nedenle, İslami kutsallara ilişkin her şeyi korumada aktif olan Ürdün Vakıflar Bakanlığı'nın rolü, yerleşim ve ilhak planlarına ve İsrail'in statükoyu değiştirme çabasına karşı Ürdün stratejisinin uygulanmasındadır." değerlendirmesinde bulundu.
Kenan, "Vakıflar Bakanlığı'nın Ürdün içindeki ve dışındaki yetkili makamlarla koordinasyon halindeki çalışmalarından biri, 1948 Araplarından gelen hacılar da dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin'den gelen hacılar için gerekli her şeyi sağlamaktır." diyerek, Ürdün'ün bu ulusal rolünün, kutsal ve dini bir görevin yanı sıra Filistin kimliğini Arap, İslami ve uluslararası derinliklerde tutmaya hevesli aktif Ürdün diplomasisi bağlamında geldiğini vurguladı.