Fahri SARRAFOĞLU/ İstanbul Seyyahı
Fatih'teki Mehmed Ağa Camii, adeta bir çini müzesidir. Burada kullanılan çiniler, İznik ve Kütahya'nın yanı sıra Tekfur Sarayı'ndaki imalathanelerde yapılmıştır.
MİMAR Sinan’ın kalfası tarafından yaptırılan nadide bir cami vardır Fatih'te. Mehmet Ağa Camii... Caminin mimarı, Mimar Sinan çıraklarından Hassa Mimarı Mimar Davut Ağa’dır. Mehmed Ağa Camii, 3. Murad devrinde Dârüssaâde ağası olan Habeşî Mehmed Ağa tarafından yaptırılmıştır. Mehmet Ağa aslında köle olarak saraya hizmete girmesine rağmen tıpkı Enderun eğitimi gibi ağalar ocağında eğitimini tamamlayarak Dârüssaâde Ağalına kadar yükselmiştir.
Adeta çini müzesi
Üç kapısı olan Mehmet Ağa Caminin içi 16 ve 18. yüzyıl çinilerinin en güzel örnekleriyle kaplıdır. Sır altı boyama tekniğiyle yapılmış olan bu çinilerden bazılarının İznik ve Kütahya çinileri, bazılarının ise Tekfur Sarayı çinilerinden olduğu belirtilir. Çini panoların sanatsal değeri Topkapı kale dışında bulunan Takyeci İbrahim Efendi Camii’ndekiler kadar yüksektir. Alt pencerelerin üzerinde çini üzerine hat sanatının mükemmel örnekleri işlenmiştir. Mermer minberi ve ahşap kürsüsü olan caminin kubbe tavanında ayet hattı işlenmiştir
Rüstem Paşa Camii'nin cinilerle bezenmiş mihrabı.
Rüstem Paşa Camii
Çini kaplamalarıyla ünlü olan bir diğer cami Rüstem Paşa Camisi'dir. 41 çeşit lale motifi ile İstanbul’da bulunan diğer camilerden çok farklıdır. Adeta çini müzesi gibidir bu mabed. Ama İngiltere ve Fransa’ya gidenler oralardaki müzeleri gezerken Rüstem Paşa Camisinden çalınmış Çinileri görürler.
Cami neden yüksekte
Camiye girerken dönerek girilen merdivenlerden girersiniz. Diğer camilere göre oldukça yüksektir. Bir rivayete göre halk tarafından pek de sevilmeyen Rüstem Paşa, camiye yaşlıların değil gençlerin gelmesini istediği için böyle yaptırmıştır camiyi Mimar Sinan’a.
41 farklı motif
Çinilerde 41 çeşit lale motifinin bulunduğu tesbit edilmiştir. Sadece bu kadar çeşit bile caminin farklılığını gözler önüne seriyor. O kadar çok çini kullanılmış ki İznik atölyeleri çini yetiştirememiş. Bunu üzerine Rüstem Paşa Kütahya’da çini atölyesi kurulması emretmiş.
************
İstiridye kabuğu biçimli şerefe!
Akarcesme Camii'ndeki Kâbe Tasvirli çini pano görülmeye değer doğrusu.
Akarçeşme Camii olarak da anılanEyüp semtinde Cezeri Kasımpaşa Camii farklı özellikleriyle sizi karşılar. Kare planlı bir binadır. Dört sütuna dayanan kemerlere oturmuş üç kubbeli üç bölümü son cemaat yeri takip eder. Minaresi ise taştandır ve şerefe çıkması istiridye kabuğu biçiminde bir süslemeye sahiptir.
Çok özel çiniler
Camide dikkate değer husus, mihrabın içine ve minberin sol tarafına kaplanmış olan çinilerdir. Bunlardan biri, Osmanlı dönemi Türk çini sanatında başlı başına bir grup teşkil eden ve sayıları pek fazla olmayan Kâbe tasvirli panodur. Mihrabın solundaki pencere üstünde yer alan bu pano, kitâbesine göre İznikli Mehmed oğlu Osman tarafından 1138 Recebinde (Mart 1726) vakfedilmiştir.
Çinileri çalındı
İznikli Mehmed oğlu Osman tarafından 1726’da vakfedilen ve mihrap mukarnasları arasında bulunan çiniler de göz kamaştırıcıdır. Bu çiniler, çoğu insanın farkında bile olmadığı bu eşsiz çiniler maalesef Ağustos 2003’te çalındı. Diyeceksiniz ki e nerede bu çiniler. Orijinali değil bizim gördüğümüz kopyasıdır.
**************
Çinilerle yazılan Esma-ül Hüsna
Nişanca Mehmet Paşa Camii; Fatih Nişanca Caddesine cepheli olarak 1594 yılında Mimar Sinan tarafından inşasına başlanmış bir camidir. Başlanmış ama maalesef Mimar Sinan bu camiyi bitirmeye ömrü kâfi gelmemiştir.
Caminin mimarisine baktığımız zaman, Klasik Osmanlı üslubunun en güzel örneklerinden olan sekizgen şema değişik bir şekilde uygulanmıştır. Merkezi mekân dört yönde açılarak klasik dörtgen kalıp genişletilmiştir.
Zemin kat pencerelerinin alınlıklarında yazılı esma-i Hüsna bütün camiyi dolanır. Üzerindeki mihrap ayetinin palmetlerle taçlandırdığı mukarnas süslü mihrabın köşelerine renkli mermerden birer kum saati yerleştirilmiştir.
*******
İvaz Efendi Camisi'nin harika çinileri
Mimar Sinan, Edirnekapı Surlarında bulunan İvaz Efendi Cami’nin inşasında da farklı bir üslup denemiştir. Minberine bakıldığında camide yalnızca burada çinilere tesâdüf edildiği görülür. 16. yy'ın o dillere destân İznik üretimi çinilerinin mihrâbı güzelleştiridiğini görebilirsiniz. Mihrâb nişinde yine çinilerle yazılan kitâbet enfestir doğrusu.
****
En nadide çiniler burada yapılıyordu
On sekizinci yüzyıl başlarında seramik atölyesi olarak kullanılan Tekfur Sarayı, 19. yüzyıl ortalarından itibaren cam ve cam ürünleri imalathanesine dönüştürülmüştür. Dünyaca ünlü Kaşıkçı Elması, Tekfur Sarayı'nın çöplüğünde bulunmuştur. Burada dönemin en ünlü çini ve seramik atölyesi faaliyet gösteriyordu.
****
Nalbant dükkanı olan camimiz
İstanbul’da her tarihi eserin bir yapılış hikayesi var bir de başından geçen hikayesi var. İşte Fatihte bulunan Sinekli mescit ya da Mimar Mehmet Ağa Mescidi bir zamanlar nalbant dükkanı olarak kullanılmış. Yukarıdaki fotoğrafta duvardaki halkaları görebilirsiniz. 1959-60 yılları arasında esaslı bir tamir gören mescit şu anda cami olarak kullanılıyor.
****
Üsküdar Çinili Camii
Üsküdar Bağlarbaşı’nda Çinili Mescit Sokağı ile Çavuşdere Caddesi’nin kesişiminde Çinili Külliyesi içerisinde bulunan Çinili Cami, 1640 yılında Mahpeyker Kösem Sultan tarafından yaptırılmıştır.Mimarı Kasım Ağa’dır. Caminin dört duvarı, kubbe kasnağına kadar serapa çini ile kaplıdır. Çinilerdeki beyaz, siyah, açık mavi, mor, lacivert, kırmızı ve yeşil renklerle bezenmiş lale, gül, karanfil ve papatyaların ahenkli uyuşması çok güzeldir.