DÜŞMANI bu topraklardan sürüp atmadan toprağımız haram bize…
Meslektaşımız Nur İçözü’nün ALTIN KİTAPLAR’dan çıkan UMUT EKENLER isimli kitabı, Kurtuluş Savaşı yıllarını anlatıyor. Ama ne anlatım… İlk cümle de bu anlatımlardan biri…
Almanlar yenilince, Osmanlı da yenik sayılmış… Memleketin her tarafını İngilizler, Yunanlılar, İtalyanlar, Fransızlar parsel parsel paylaşmış…
Vatan evlatları kan ağlıyor… Kimsenin bu oldu bittiye rıza göstermesi mümkün değil… Eli silah tutanlar, cephelere dağlara çıkmış… Eli silah tutmayanlar ise silah tutanlar kadar kahramanlıklar sergilemiş…
Umut Ekenler… 124 sayfalık küçük bir kitap, amma velâkin muhtevası ansiklopedilere sığmaz bir enginlik…
4 çocuğun mücadelesi
Adana’nın dağ köylerinden birinde, Gazi Dede etrafında birleşen Osman, Mustafa, Ömer ve Sarı Ayşe isimli dört çocuk, vatanı düşmandan kurtarmak için bir araya gelir…
Babası cephede savaşan Mustafa, imam olan babası cepheye giden Ömer, Mustafa’nın arkadaşı Osman ve köydeki Ayşelerden Sarı Ayşe… Önce ulaklık yaparlar; kaymakam ve dağlarda düşmana savaşmaya hazırlanan yiğitler arasında. Amma Sarı Ayşe’nin yaptığı unutulmazdır.
Sarı Ayşe’nin cesareti
Dağdaki yiğitlere ekmek götürürken, Sarı Ayşe aniden bir mağara bulur… Korkmadan girer… Bakar ki, içi tıka basa silah dolu… Ve yabancı bayraklar vardır sandıkların üstünde… Anlar neler olup bittiğini… Hemen kaymakama haber verir… Sonrası çorap söküğü gibi gelir…
Zirveye bayrak dikmek
İlerleyen günlerde meclisin kurulduğu haberi gelir köye… Kurtuluş yakındır. Mustafa; Osman ve Ömer’le birlikte, anasının diktiği Al Bayrağı alıp Torosların zirvesine çıkarlar ve bayrağı köprüye asarlar… Taaa aşağılardan bu bayrağı görenler, artık memleketin kurtuluşunun yakın olduğuna kanaat getirirler…
Nur İçözü hanıma canı gönülden teşekkür ediyorum… Kurtuluş destanımızın bir başka yönünü bizlere böylesine güzel aktardığı için… Bu kitabı okuyun ve çocuklarınıza da mutlaka okutun…
Vatan sevgisinin, millet sevgisinin, düşmana karşı tek yürek olma duygusunun; abartıya kaçmadan sade ve temiz bir Türkçe ile anlatımını okurken, zaman zaman gözleriniz yaşlanacak… Ama değer doğrusu…
Kendi kendini tedavi yöntemi
Pınar Boylu Gogulan, kitabında bahsettiği ve kendisinden çok istifade ettiğini söylediği Dr. Gilbert Renaud ile…
Son zamanlarda RECALL HEALİNG (Şifa Hatırlatması) denilen bir iyileştirme metodu yaygınlaştı tıp dünyasında… Aslında bana göre yeni değil bu tedavi yöntemi.
Recall Healing; hastalıklar, sıkıntılar, dertler, travmalar, depresyonlar karşısında, duygu ve düşüncelere hâkim olup hastalığı tedavi metodu…
Yani kendi kendine tedavi etme…
Hayata daima pozitif bakma…
Negatif düşüncelerden uzak durma…
Bunun İslâmi karşılığı, tevekkül, sabır ve duadır…
Zira, dua ile birlikte sabır ve tevekkül inanın en büyük şifa yöntemidir.
MOR, Kim Değilsin?
Gelelim bahsedeceğimiz kitaba… Pınar Boylu Gogulan’ın yazdığı “MOR, Kim Değilsin?” isimli kitap LİBROS Yayıncılık’tan piyasaya çıktı.
İkinci oğlu Can Leo’yu doğururken yaşadığı ölüme yakın deneyimden sonra ruhî (psişik) yeteneklerini fark eden Pınar hanım, eğitim gördüğü ve uzun yıllar çalıştığı finans dünyasından ayrılır. Hayatı alt üst olmuş, intiharın eşiğine gelmiş bir kadının, hayata yeniden tutunurken izlediği yöntemi; bana göre sabır-tevekkül-dua üçlüsünü, ona göre ise Recall Heailing metodunun iyileştirme etkilerini okuyoruz…
Vücut sır sevmez
Bu kitapta, vücudun sırrı sevmediği ve bir şekilde onu dışarı çıkardığı belirtiliyor. Yani, daha önce yaşadığınız sıkıntılar, travmalar, aşağılanmalar, hor görülmeler, dışlanmalar, dayak yemeler, hakaretler, ihanetler bir şekilde vücudunuz tarafından dışa atılıyor. Yani hasta oluyorsunuz hasta… İşte tam burada devreye giriyor Recall Healing… Yani kendi kendini tedavi…
Güzel ve acıklı hikayeler
Pınar Boylu Gogulan, kitabında çok güzel ve hüzünlü hikâyeler anlatıyor kendi ailesiyle ilgili… Bu anlatımlar gözlerinizi bulandırıyor haliyle… Bu “kitabı okutma yöntemi”ni beğendim… Böylesi bir psiko-terapi ağırlıklı kitabın ana fikri, aralara serpiştirilen bu minik hikayelerle daha iyi kavranabiliyor…
Tebrikler…
Nil’de Ölüm
Agatha Christie’nin Altın Kitaplar’dan çıkan NİL’DE ÖLÜM isimli kitabı beni sükûtu hayale uğrattı… Zira Agatha Christie gibi bir yazarın, ilk kez dağınık bir romanını okudum… Tabii bu benim bakış açım…
Genç ve güzel olduğu kadar hayli zengin bir kız olan Linnet Doyle’un, Nil’de gezinti yaptığı gemide öldürülmesini anlatıyor kitap… Ne var ki cinayet, 334 sayfalık kitabın tam yarısında işleniyor… 160 sayfa, işlenecek cinayetin hazırlık plânını anlatıyor… Çok gereksiz çıkarımlar var…
Üstelik Agatha Christie’nin ünlü dedektifi Hercule Poirot’un, Linnet Doyle’un yanı sıra aynı gemide işlenen diğer iki cinayeti çözmesi de çok karmaşık bir biçimde anlatılıyor... Kitabı okudum ama beni pek sarmadı… Karar sizin…
Şifa Sende
İnsanoğlunun yıllardır aradığı şifanın kendisinde saklı olduğuna inanan Anesteziyoloji ve Algoloji Uzmanı Dr. Erhan Özer, “Şifa Sende” adlı kitabında; bütün hastalıkların iyileştirilebilir olduğunu, yapılması gereken tek şeyin vücudun doğuştan sahip olduğu kendi kendini iyileştirme mekanizmasının harekete geçirilmesi için ruh, zihin ve beden bütünlüğünün oluşturulması gerektiğini anlatıyor.
Gördüğü yoğun ilgiden dolayı geçtiğimiz günlerde 20. baskıya ulaşan kitap, Doğan Kitap’tan raflardaki yerini tazeledi.
Ne demiş Hipokrat: “İyileşmeyecek hastalık yok, iyileşmeyecek hasta vardır.”
Yeter ki siz kendiniz iyileşmeyi canı gönülden isteyin.
Gazi Evrenos Bey
BÂBIÂLİ Kültür Yayıncılığı'ndan çıkan, İrfan Söyler imzalı "Gazi Evrenos Bey" isimli tarihi romanı bir solukta okuyacağınıza eminim. Bu türü sevenler için bulunmaz bir eser. 152 sayfalık kitap, başladığınızda hemen bitirmek isteyeceğiniz cinsten, sürükleyici ve heyecan verici.
Gazi Evrenos Bey, Osmanlı-Türk tarihinin efsane isimlerinden biri. Orhan Bey döneminde Osmanlı’nın hizmetine giren Evrenos Bey; Orhan Gazi, I. Murad, I. Bayezid ve I. Mehmed gibi padişahların hizmetinde bulundu. 129 yaşında hayatını kaybeden Gazi Evrenos’un sülalesinden gelen aileler de çok meşhurdur. Mihaloğulları, Pehlivanoğulları, Malkoçoğulları ve Turahanlıoğulları Osmanlı Devleti'nin seçkin akıncı ailelerindendirler.
Yeniden Diriliş!
Ben hayat korusunda minicik bir karınca,
Bir meçhul yolculuğa çıkmışım yürüyorum.
Vakit hazan vaktidir, yapraklar sararınca
Toprağın aynasında kendimi görüyorum.
***
Ağaçlardan yapraklar birer birer düşüyor.
Rüzgarlar sert esiyor, bak bu çınar üşüyor.
Ağlama ulu çınar yine bahar gelecek
Toprağa düşen canlar yeniden dirilecek.
*Hüsün Hüsnü Sula/Erzurum İl Müftüsü