Örgütün basın açıklamasında, UCM'nin kararının, 13 Haziran 2014'ten bu yana işgal altındaki Filistin topraklarında işlenen suçların soruşturulmasının önünü açtığı kaydedildi.
Açıklamada, UCM'nin yetkisini vurguladığı işgal altındaki Filistin topraklarındaki Roma Statüsü kapsamındaki suçlar şöyle sıralandı:
"İsrail’in yerleşim yerleri açmak için Filistinlilere yönelik baskı, sınır dışı etme ve nakil gibi savaş suçu sayılan faaliyetleri, Doğu Kudüs dahil Batı Şeria'daki Filistinli sivillere karşı apartheid suçları dahil olmak üzere diğer savaş suçları, 2014 yılında Gazze'ye düzenlenen saldırı sırasında İsrail ve Filistinli silahlı gruplar tarafından işlenen suçlar, 2018-2019'daki “Büyük Dönüş Yürüyüşü” protestoları sırasında işlendiği iddia edilen suçlar, Batı Şeria'daki Filistinli yetkililere yönelik işkence ve İsrail vatandaşlarının Filistinlilere yönelik saldırılarına destek verdiği iddiaları."
Örgütün Kuzey Afrika ve Ortadoğu Direktör Yardımcısı Saleh Higazi ise yaptığı açıklamada, "Savaş suçlarının ve insanlığa karşı suçların failleri yarım yüzyıldan fazla süredir adaletten kaçtı. UCM'nin bu kararı, işgal altındaki Filistin topraklarında gerçekleşen insan hakları krizine yönelik cezasızlık döngüsünü sona erdirmek için mağdurların adalet arayışı yolunda uzun süredir atılması gereken gecikmiş bir adımı temsil ediyor." ifadelerini kullandı.
Higazi, "Bağımsız ve güvenilir iç soruşturmaların yokluğunda, Filistinliler ve İsrailliler için gerçeğe, adalete ve tazminatlara erişmenin tek yolu UCM soruşturmasıdır. Tüm hükümetleri, suçların faillerini, uluslararası toplumun soruşturmasından korumaya çalışan güçlü devletlere karşı durmak da dahil olmak üzere, hesap verilebilirliğe yönelik adımlar atan UCM'ye tam destek olmaya çağırıyoruz." ifadelerine yer verdi.
UCM'nin kararı Gazze'nin adalet için son umudu
Uluslararası Af Örgütü, Gazze'deki muhtemel savaş suçlarının kurbanlarına UCM soruşturmasının onlar için ne anlama geldiğini sordu.
İsrail Hava Kuvvetleri tarafından Gazze'ye yapılan, ailesinden 19'u çocuk, 25 kişinin öldüğü 20 Temmuz 2014'teki saldırıdan sağ kurulan üç kişiden biri olan Tawfiq Abu Jame Uluslararası Af Örgütü'ne şunları söyledi:
“UCM'nin soruşturması elbette çocuklarımı hayata döndürmez, her ne olursa olsun adaletin sağlanmasını istiyorum. Ailemin ve evimin bu kadar çok üyesini kaybettikten altı yıl sonra işlenen trajik suça karışanlar için hiçbir cezasının verilmemesi beni kahrediyor. İsrail mahkemelerinde asla adaleti sağlayamayacağımızı biliyoruz. UCM'nin kararı ise bize, uzun süredir raftan kaldırılan adalete ve hesap verilebilirliğe erişme ümidini veriyor."
"Roma Sözleşmesi"
Uluslararası Ceza Mahkemesinin kurucu temel anlaşması olan Roma Sözleşmesi 17 Temmuz 1998'de bu kentte düzenlenen toplantıda kabul edilmişti.
Suçları, mahkemenin nasıl çalışacağı ve devletlerin iş birliği için ne yapmaları gerektiğini tanımlayan sözleşme, 2008'e kadar 139 devlet tarafından imzalandı. Filistin yönetiminin söz konusu sözleşmeyi imzalaması, İsrail'in, Gazze ve Batı Şeria'da işlediği suçlardan yargılanması için başvuru hakkı sağlıyor.