Aliya İzzetbegoviç'in uluslararası hukuk danışmanı Francis Boyle, 2009'dan bu yana Filistinlilere yaşatılan tüm ölüm ve yıkımın sorumlusunun UCM olduğunu söyledi.
Soru: Netanyahu ve 12 ABD'li Senatör'ün Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne tehdidini nasıl değerlendiriyorsunuz?Boyle: Anlamanız gerekir ki hem Eski ABD Başkanı Donald Trump yönetiminde hem de şimdiki Joe Biden yönetiminde Birleşik Devletler Kongresi ve Birleşik Devletler hükümetinin yürütme organı siyonistler tarafından kontrol ediliyor. Siyonistler, para, etki, güç ve medya kontrolü, bunun yapılmasını talep ediyorlar.
Ben Chicago'nun güney yakasında büyüdüm, Al Capone ve serseri çetesinin geldiği yerde. Siyonistler bir çete gibidir. Çete zihniyetine sahiptirler ve burada gördüğümüz şey de budur. İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) siyonistler ve onların yol arkadaşları tarafından Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) İsrail'in Gazze'de ve şu anda konuştuğumuz sırada Batı Şeria'da da Filistinlileri yok etmesini engellemek için hiçbir şey yapmamasını sağlamayı amaçlayan bir gangster zihniyeti.
Soru: UCM'nin açıklamasını tatmin edici buluyor musunuz?Boyle: Filistinlilere yönelik soykırımın üzerinden 7 ay geçti ve UCM savcısı hiçbir şey yapmadı. UCM savcısı Mısır ve Gazze arasındaki sınıra gitti ve kendi gözleriyle gördü. Orada olay yerinde adamları var. Neler olup bittiğini tam olarak biliyor ve hiçbir şey yapmıyor. UCM savcısı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Gallant ve İsrail Ordusu Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi hakkında derhal iddianame hazırlayarak burada bir fark yaratabilir. Şunu söylemeliyim ki, 2009 yılında, Dökme Kurşun Operasyonu'ndan sonra, Filistinlilere yönelik bir soykırım katliamı yapıldı ve ardından eski ABD Başkanı George W. Bush yönetiminin tam onayı ile Gazze'de yaklaşık bin 500 Filistinli katledildi.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a UCM'nin Filistin ve Filistinliler için yargı yetkisini kabul etmesini tavsiye ettim, ki o da bunu yaptı. 15 yıldır UCM Filistinlilere yardım etmek için parmağını bile kıpırdatmadı. Ve 2009'dan bu yana Filistinlilere yaşatılan tüm ölüm ve yıkımın sorumlusu UCM'dir. 2009 yılında İsrail hükümetinin en üst düzey yetkililerini yargılamaya başlamış olsalardı, belki de tüm bunlar önlenebilirdi. Gazze'de 40 binden fazla Filistinli katledildi. UCM savcısı nerede? Netanyahu, Galant ve Halevi hakkında uzun zaman önce dava açılmalıydı. Hala yapılmadı. Eğer bu yapılsaydı, belki de Refah'ta gerçekleşecek katliamın önüne geçilebilirdi. Ama UCM savcısı nerede? Uluslararası Adalet Divanı nerede? Eğer İsrail'e karşı bir durdurma ve vazgeçme emri vermek isteselerdi UAD'nin şu anda zaten doğal yetkisi bulunuyor.
Soru: Mahkemenin daha önce de tehdit edildiği ve boyun eğdiği durumlar oldu mu?Boyle: Evet, 2010 yılında bir şikayette bulunduğumda Trump yönetimi UCM'yi tehdit etti. Eski ABD Başkanı George Bush, Eski ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Eski ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Eski CIA Başkanı George Tenet ve diğer pek çok üst düzey ABD yetkilisi hakkında olağanüstü gözaltı politikaları nedeniyle, Müslümanlara, Araplara ve beyaz olmayan Asyalılara karşı insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında UCM'ye şikayette bulundum. Ve son olarak, eski UCM Başsavcısı Fatou Bensouda, ABD hükümetinin bu olağanüstü yargılama politikası hakkında soruşturma açmak için UCM'den izin aldı.
Sonrasında Trump yönetimi UCM savcısına ve onunla bağlantılı herkese karşı yaptırım uygulayacağını ve İsrail'e karşı harekete geçildiği taktirde yine aynı şekilde davranacaklarını söyledi. Peki ne oldu? İngiltere'den yeni bir UCM savcısı geldi. Karim Khan ve gelir gelmez yaptığı ilk iş Bush ve diğerlerine karşı olağanüstü gözaltılar nedeniyle açılan soruşturmayı düşürmek oldu. Bu hiç de cesaret timsali bir davranış değil.
Soru: Dünya Mahkemesi'nde ilk Soykırım Sözleşmesi mahkemesini kazanan avukat olarak, Gazze'de yaşananları soykırım olarak adlandırmakta tereddüdünüz var mı?Boyle: Bosna soykırımı davasında, Dünya Mahkemesi'nin esasa ilişkin nihai kararı, gecikmeli olarak, 7 bin 500 Bosnalı Müslüman erkeğe ve Srebrenitsalı erkek çocuğa uygulanan katliamın soykırım olduğu şeklindeydi. Açıkçası 7 bin Bosnalı Müslüman erkek ve çocuğun katledilmesi soykırım olarak nitelendiriliyorsa Gazze'de katledilen 40 binden fazla Filistinlinin durumu da soykırım olarak nitelendirilebilir.
Soru: Türkiye'nin UAD davasına müdahil olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?Boyle: Türkiye Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türk hükümetine Nikaragua adına davaya müdahil olma talimatı verdiğini biliyorum. Bence bu takdire şayandır. Ve şu anda görebildiğim kadarıyla Türk halkı ve şimdi de Başkan Erdoğan Filistinlileri kurtarmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Başkan Erdoğan'ı ve Türk halkını takdir ediyorum. Böyle devam edin. Devam etmek zorundayız.
UCM'den henüz bir haber alamadık. Hiçbir şey yapmıyorlar. Başkan Erdoğan'ın sesini duyduk. Tüm saygımla, kendisinden daha fazlasını duymamız gerekiyor. Sağlam bir duruş sergileyen, dünya çapında, kendisi gibi çok az lider var. Biliyorsunuz dünyada, özellikle de Müslüman dünyada büyük bir kesim kendisini örnek alıyor. Sonunda İsrail ile ekonomik ilişkilerini kestiğini biliyorum, ki bu çok takdire şayan.
Türkiye'nin siyasi, ekonomik, dini ve diğer açılardan çok etkili ve güçlü bir ülke olduğunu anlıyorum. Ama diğer tarafta da karşısında muazzam bir güç var. Filistinliler adına uzun yıllardır ben de bu güçle karşı karşıyayım