Bombaların susmadığı Irak'ın kuzeyindeki Türkmen kasabası Tuzhurmatu harabe kenti andırıyor.
Bir dönem "tuz" ve "hurması" bol olduğu için adını bu iki kelimeden alan Tuzhurmatu'nun şimdi ne tuzu ne de hurması konuşuluyor. Bu kasaba bir süredir patlayan bombalarla gündeme geliyor.
Üzerine bomba saran ya da aracına patlayıcı dolduran soluğu Tuzhurmatu'da alıyor. Bunları patlatarak adeta katliam yapıyor. Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Tuzhurmatu, 25 Haziran'da Irak Türkmen Cephesi Başkan Yardımcısı Ali Haşim Muhtaroğlu ve Selahattin Vali Yardımcısı Ahmet Hoca'nın hayatını kaybettiği saldırıyla bir kez daha ülke gündeminin ilk sırasına oturdu.
Muhtaroğlu'nun hayatını kaybettiği olaydan bu yana Tuzhurmatulular diken üstünde. Olası benzer saldırıların ne zaman ve nerden geleceğini kestiremiyorlar. Toplantı üstüne toplantı yaparak Irak merkezi hükümetinden kendilerini koruyacak gücün oluşturulmasını isteyen Türkmenlerin "güvenlik gücü" taleplerine kimse kulak asmıyor.
Türkmenler, çaresiz, kendi imkanlarıyla güvenliklerini sağlamaya çalışıyorlar ancak buna güçleri yetmiyor. Bu durum Selahaddin kentine bağlı Tuzhurmatu'da, 1970'lerin Amerikan yapımı kovboy filmlerindeki terk edilmiş kasaba sahnelerinin oluşmasına yol açıyor.
Sokak girişleri bariyerlerle korunuyor
180 bin insanın yaşadığı Tuzhurmatu harabe kenti andırıyor. Türkmen, Kürt ve Arapların mahalleleri keskin çizgilerle birbirinden ayrılmış durumda. Her sokağın giriş ve çıkışları, demir ya da beton bariyerlerle korunuyor. Sokakların giriş noktalarında insanlar nöbet tutuyor. Bütün bunların sebebi bir süredir sürekli patlayan bombaların yol açtığı gerginliğin dozunun yüksekliği.
Öyle ki Tuzhurmatu'da bombaların patlamadığı sokak yok gibi. Hangi sokağa yolunuz düşse buradaki Türkmenler, bir patlama anı ve kaybedilen insanların acıklı hikayelerini anlatıyor. Onlarca evin yerle bir edildiği İmam Hüseyin Mahallesi acıklı hikayelerin çokça yaşandığı mekanlardan biri. Türkmen Ahmet Sadıkoğlu, uykuda iken öldürülen bebekleri anlatmaya başlıyor. Yaşanan dram yürek yakan türden. Daha Sadıkoğlu sözünü bitirmeden bir başka Türkmen konuşmaya başlıyor. Abdullah İbrahim, "Sadece bizim mahalle değil. Tuzhurmatu'nun Aksu, İmam Ahmet, Mustafa Ağa, Çakkala ve Orta Mahallesi büyük saldırıların yapıldığı birkaç yerden bazıları" diyor.
Mahalle, sokak ve köylerin adlarını sıralamaya devan eden Türkmenlerden Hani Mehdi, "Kıyıma uğruyoruz. Kentimizin halini görüyorsunuz. Bombaların patladığı mahalle anında boşalıyor. Bu, bizlere yönelik yapılmış bilinçli bir siyaset. Üstelik iki yönlü saldırılara hedef oluyoruz. Hem Türkmen hem de Şii olduğumuz için bir taraftan mezhebi diğer taraftansa etnik baskılara maruz kalıyoruz" diye konuşuyor.
"Gözyaşına bakan olsa, bir damla kan yere düşmez"
Olay Türkmenlerin anlattığından çok daha fazla trajik. 2003 yılından bu yana bombalı saldırılarda hayatını kaybedenlerin defnedildiği ve adına "Şehitler Kabristanı" denilen mezarlık durumu fazlasıyla açık şekilde anlatıyor. Kasabada büyükçe bir mezarlık var. Önceleri intihar saldırılarında hayatını kaybeden bir-iki kişinin toprağa verildiği yer, bugün kocaman mezarlık haline gelmiş vaziyette.
Türkmen yazar Cevdet Kadıoğlu, Irak'ta kendilerinin en zayıf nokta olarak görüldüğünü belirterek şunları söylüyor:
"Bu katliamları yapanlar İslam adı altında yapıyorlar ama perde gerisinde başka hesaplar mevcut. Caniler ücretlerini peşin alıyorlar. Bunu yapanlar eğer Müslüman olsalardı dindaşlarını öldürmezlerdi."
Şair ve yazar Enver Hasan Musa ise Tebrizli Muhammet Hüseyin Şehreyari'nin "Gözyaşlarına bakan olsa, bir damla kan yere düşmezdi" dizelerini hatırlatarak, Türkmenlerin karşı karşıya kaldığı haksızlığı dile getiriyor.
"Çok şehit verdik" diyen Irak Türkmen Cephesi Selahaddin İl Başkanı Haydar Kasapoğlu "Bu patlamalar neden hep Türkmen bölgelerinde meydana geliyor?" diye soruyor.
Patlamaların çoğunun otomobil ve motosikletlerle gerçekleştiğine dikkati çeken Kasapoğlu şunları kaydediyor:
"Tuzhurmatu demir ve beton parçalarıyla dolu. Hiçbir yere çıkamıyoruz, korkuyoruz çünkü dört bir tarafımızı bazı güçler sarmış vaziyette ve durmadan bize kıyıyorlar. Bombalı saldırıları önlemek için sokak başlarına barikat kurduk. Bu kadar önlem almamıza rağmen teröristler, şeytani düşüncelerle yine katliam yapıyor. Kendi kendimizi koruyoruz mahallelerimizde gençlerimiz geceleri nöbet tutuyor. Memleketimizi, mahallelerimizi ve evlerimizi korumak için sabaha kadar yatmıyoruz. Vaziyetimiz çok kötü, devletten temennimiz bu durumumuza bir çare bulsun. Eğer hükümet üzerine düşeni yapmazsa, yakın zamanda yapacağımızı biliriz."