Selvigül Kandoğmuş Şahin-
Dünyanın bir çok ülkesinden gelip onun dükkanından parmağına yüzükler, küpeler, kolyeler beğenen turistlere rastlayabilirsiniz bu küçük mütevazi atölyede. Kendisi ile sıcak, samimi bir söyleşi gerçekleştirdik.
“Sedefi keserken bana vermiş olduğu huzuru, mutluluğu fark ettim”
Sevgili Fatma, bize kendini kısaca tanıtır mısın? Seni tanıyabilir miyiz?
İstanbul çocuğu olarak Küçük Ayasofya’da büyüdüm. 28 yaşındayım. Halen burada ikamet etmekteyim ailemle. Küçük yaşta usta çırak ilişkisiyle sedef sanatını öğrendim. 19 yaşından beri kendime ait küçük bir atölyem var.
Bize doğduğun büyüdüğün, sanat ve zanaatın iç içe yaşandığı Küçük Ayasofya’dan bahsedebilir misin? Sen Türkiye’de tek sedefkâr olan hanım sanatkârsın, nasıl başladı merakın, ustanı, hocanı nasıl buldun?
‘Çocukluğumda ustamı izlerdim’
Küçük Ayasofya’da çocukluğum geçmiştir. Eskiden buralarda her köşe başında her bir sokakta sanatkâr bir usta vardı. Şu anda Küçük Ayasofya’dan ustalar yavaş yavaş gidiyor. Ben meraklı bir çocuktum ustamı izlerdim hep. Onu izlerken arkasından bu sanata merak sardım. Arada bir kaç deneme kesimleri yaptım. Sedefi keserken bana vermiş olduğu huzuru, mutluluğu fark ettim. Ayrıca sedefin güzelliği, ışıltısı daha çok bu sanatı araştırmaya beni sevketti ve bu sanatı icra etmeme sebep oldu diyebilirim… Sonra araştırdığımda sedef sanatının kaybolmaya yüz tutmuş bir sanat olduğunu ve daha öncesinden hiç bir hanım sanatçının icra etmediğini, çok az ustanın yapmış olduğunu öğrendim.
Nihayetinde araştırırken kimlerin bu sanatı icra ettiğini öğrenip, bir ustanın yanına gidip yanına bir çıkar arıyor mu diye sordum. Netice olarak yapılmamış olan bir şeyi yapmak istedim.
Bu işi büyük bir şevk ve heyecanla yaptığını görmekteyiz, çocukluğunda sedefkâr ustası olacağını düşünür müydün?
‘El sanatlarına çok meraklıydım’
Çocukken el sanatlarına meraklıydım. Daha küçükken, Küçük Ayasofya’da çok sanatkâr olurdu, onları çalışırken dışarıdan izlerdim. Kendi kendime hayal kurup düşünürdüm “atölyem olsa şunu böyle yapardım düzenlerdim” diye. Böyle bir sanat ile uğraşıp atölyemin olmasını, zamanımın çoğunu orda geçireceğimi hep hayal ederdim. Bir sanatkârı ziyaret ettiğimde hep bu saymış olduğum hayalleri içimden geçirirdim. Sedefkârlık sanatına başlamadan önce sedefkâr ustası olacağım düşüncesi yoktu, ancak bir sanat ile ilgilenmeyi ve bir atölyemin olmasının hayali vardı. Bu işe ustamın yanında girip başladıktan sonra hep hayalim bunlardı.
‘Çocukluğumda bu dükkanın hayalını kurardım’
Zaten insanın hayalini kurmadığı bir şeyin gerçekleşmesi çok zor. Önce hayal etmek gerekiyor, ardından onun niyetine gideceksin, eğer senin için hayırlı bir şey ise Allah da sana bunu nasip edecek ama hayaline girmeden bir şeyin olması imkânsız. Tabi ustamın yanında çalışmaya girdikten sonra kendi atölyem olursa böyle olur şöyle olur diye hayaller kurardım. O zamanlar, şu an bulunduğum atölyede başka bir sanatçı vardı. Bu dükkânın önünden geçerdim Burası benim olsa şöyle yapardım böyle yapardım diye içimden geçirirdim. Özellikle burada içeride bulunan sanatçıya/ustaya da zaman zaman dile getiriyordum bu düşüncelerimi ama yaşım küçük olduğundan çok fazla ciddiye almıyordu söylediklerimi. Fakat sonunda hayallerim gerçek oldu. Şimdi önünden geçtiğim, hayaller kurduğum atölyemdeyim hamdolsun.
Gerçekten ortaya muhteşem eserler çıkartıyorsun, kendini geliştirmek için neler yaptın, çünkü gördüğümüz kadarıyla hat, tezhip gibi sanat dallarına da vakıf olman gerekiyor.
‘Sedef sanatı bütün sanatlar ile bağlantılı’
Sedef sanatı birçok sanatın bir arada olmasını gerektiren bir sanattır. Mesela tezhip, hat sanatı gibi. Çok iyi bilmeseniz bile bu sanatlar hakkında bilginiz olması gerekir. Sedef sanatı bütün sanatlar ile bağlantılı, çünkü kullandığınız bir tezhip motifini/çizimini de kendiniz çizmeniz gerekiyor veya var olan deseni elden geçirip, yani değiştirerek yapacağınız işe göre dönüştürmeniz gerekiyor. Bu deseni değiştirirken eğer desen bilginiz yok ise o desen bozulabilir. Bir misal daha vereyim, sedeften bir ayet veya hadis kestiğiniz vakit, hat sanatına dair bilginiz olmalı.
‘Desen bilginiz olması gerekiyor’
Hat sanatının kurallarına vakıf olmaz iseniz yazıyı ve anlamını bozmuş olursunuz sonuçta verdiğiniz tüm emek boşa gider. Bu eseri bir hattat, tezhip sanatkârı gördüğü zaman onun ilgilendiği alan sizin işçiliğiniz olmuyor, çoğu zaman bir işin bitmiş haline/görüntüsüne bakıyor. Bu yüzden desenleri, yazıları çok iyi bilmeniz gerekiyor. Sizin desenleri kendi işinize uyarlayıp işleyeceğiniz hale getirirken desen bilginiz olması gerekiyor. Bu kaybolmaya yüz tutmuş sanatı tanıtmak adına biraz sedef sanatını takıya dönüştürdüm, hatta insanların rahatlıkla alabileceği ve istedikleri kişiye özel takılar yaptırabilmeleri için. Böylelikle günlük hayatta kullanıp sedef sanatıyla muhatap olmalarına, hatta araştırmalarına sebep olacaktır. Bu Arada takıya uyarlandığınızda bu sefer kuyumculuk/mücevher ile ilgili bilginiz olması gerekiyor
Türkiye’de Sedefkârlık nasıl sence, gerekli teşvik ve çalışmalar var mı, neler yapılabilir bu konuda?
Sedef kakma sanatını diğer sanatlar gibi çok yapan usta olmadığı için, birçok sergi ve yarışmalarda yer verilmiyor. Bu yarışmalarda, sergilerde sedef sanatına yer verilse daha çok yaygınlaşabileceğini düşünüyorum. Bu sanatı icra eden çok fazla usta olmadığı için ve olan ustalar da çok yaşlı olduğu için yaygınlaşması zor oluyor. Osmanlı döneminde sedef sanatı tüm sanatların doruk noktasına gelmiştir. Osmanlı’dan sonra ise kaybolmaya yüz tutmuş bir sanat olmuştur. Çünkü üniversitelerde, geleneksel sanatların içinde, sedef sanatı hakkında hiç bir alan yok. Bunun olmaması ve yapan ustaların az olması sonucu günümüzde aslında diğer sanatlarla kıyasladığımız vakit kaybolmaya yüz tutmuştu bir dönemi yaşıyor diyebiliriz. Fakat şimdilerde yeniden yavaş yavaş insanlar tanımaya, bilmeye başlıyor.
Son olarak, senden sonra gelecek olan neslin bu sanata karşı muhataplığı nasıl olacak, bu konuda neler söylersin, öğrenciler yetiştirmek, geleneğin devam etmesini, usta çırak zincirin kırılmadan devam etmesini ister misin?
‘El emeği göznurunun değeri büyük’
Teknoloji çok ilerlediği için, insanlar her şeye kolay ulaşabiliyor. Kolay tüketir hale geldikleri için bu sanatla uğraşanların ileride çok kıymetli ve değerli olacağını düşünüyorum. İnşallah sonraki dönemlerde, sedef sanatıyla uğraşan sanatkârların, ustaların çok iyi yerlere geleceğini düşünüyorum. Tüketim kültürüne odaklı modern insan ne yazık tek düze ve fabrikasyon ürünlere yöneliyor. Bir süre sonra bundan insanlar sıkılacak ve daha çok manevi değeri yüksek elde yapılan, sanat değeri yüksek eserlere yöneleceklerdir. Bu sebeple fabrikasyon, makineden çıkan bir işte bir ruh, bir hissiyat ve yaşanılmıştık olmadığı için insanlar çok çabuk alıp vazgeçebiliyorlar. Ve çok çabuk sıkılıyorlar. Ama elde, emek verilerek yapılan şeye, onu yapan usta ruhundan bir parça kattığı için, bir yaşanmışlık oluyor. İnsanlar bu tarz şeylerde maneviyat olduğu için kullanırken, bu onlara daha bir anlamlı geliyor ve kullanırken ondaki olan emeği ve sanatsal derinliği hissediyorlar. Yapan kişinin ona vermiş olduğu emek ve katmış olduğu ruhsal zenginlik sebebiyle, insanlar bu tarz eserlere daha çok değer veriyorlar. Bu sanatın kurs ortamlarında öğrenilmesi çok zor, ancak usta çırak ilişkisiyle, doğru bir şekilde aktarılıp arkadan gelen kuşakların yetiştirilmesi gerekir. Kurs ortamlarında sedef sanatı hobi amaçlı yapılıyor. İleriye yönelik bu sanatı meslek olarak tercih yapan öğrenciniz ile birebir bir iletişimde olmanız gerekiyor. Sedef sanatının tüm incelikli kurallarını eksiksiz bir şekilde öğretmek, belletmek gerekiyor. Usta çırak ilişkisi olmadan bu sanatın öğrenilmesi çok zor. Kişinin seçtiği usta da ayrıca çok önemli, çünkü zamanınızın çoğu ustanızla geçiyor ve ister istemez karakterinden de size pek çok şey sirayet ediyor.