NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA
Fotoğrafaltı: Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonu Temsilcisi Yaser Tai-hsiang Cheng, Ankara Temsilcimiz Neşat Gündoğdu’ya konuştu: Cumhurbaşkanı Erdoğan dünya Müslümanlarının sorunlarını cesurca getiriyor.
ARAP YÖNETİMLER HAKSIZ
Arap Devletlerinin yönetimleri ile halkları arasında ciddi bir anlayış farkı olduğuna vurgu yapan Misyon Temsilcisi, Barış Pınarı Harekâtı ile ilgili Arap Birliği’nde alınan kararla Türkiye’ye haksızlık yapıldığının altını çizdi.
ERDOĞAN ÜMMETİN SAVUNUCUSU
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Dünya beşten büyüktür’ mottosunun çok doğru olduğuna vurgu yapan Temsilci, Türkiye’nin Müslüman Dünya’da çok büyük bir itibarı olduğuna ve Arakan, Kudüs, Doğu Türkistan ile Ortadoğu’daki Müslümanların haklarının savunucusu olduğuna vurgu yaptı.
Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonu Temsilcisi Yaser Tai-hsiang Cheng ile Tayvan-Türkiye arasındaki ilişkilerdeki son durumu Milat’a anlattı. Ekonomik ilişkilerden siyasi ilişkilere kadar birçok konu hakkında bilgi veren Misyon Temsilcisi, Tayvan’ın Çin ile yaşadığı sorunlara da değindi. Çin’in, bölgesindeki azınlıklara yönelik olumsuz tavırlarının birçok insanı mağdur ettiğine değinen Misyon Temsilcisi Türkiye ve Tayvan ilişkilerinin büyük fırsatlar barındırdığını ve Doğu Türkistan bölgesi de dâhil birçok sorunda ortak hareket edebileceklerini söyledi. Birçok konunun gündeme geldiği röportajın detayları şöyle:
Son yıllarda Çin-Tayvan ve Türkiye arasındaki ilişkileri nasıl değerlendirirsiniz?
Yaser Cheng: Türkiye ve Çin arasındaki ilişkilerde ve ticaretteki artışa ‘Biz hayırlı uğurlu olsun’ deriz. Yalnız, burada dikkat çekeceğimiz tek nokta Çin’in son yıllarda kendi toprağı içinde yaşayan azınlıkları göz arda eden baskı politikasıdır. Bu insanları düşünmeden onların insan haklarına yönelik ihlaller gerçekleştiriliyor. Bu konuda Türkiye’deki dostlarımızın dikkatini çekmek istiyoruz. Ekonomi ve ikili ilişkiler önemli ama bir denge sağlamak gerekiyor. Geçmişten beri Batılı ülkeler Çin ile yürüttüğü ilişkilerde bu gibi ihlallere karşı sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Çin’in giderek yükselen büyümesi karşısında artık Batılı devletler de bir arayış içerisine girdiler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Pakistan Başbakanı İmran Han ve Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed son yıllarda Müslümanların yaşadıkları sorunları gür bir sesle gündeme getirmeye başladılar.
“Duyarsız kaldıkları Çin başlarına bela oldu”
Batılı ülkelerin Çin’de yaşananlara kayıtsız kalması Çin’in büyümesinde hayli etkili oldu. Çin’in yaptıklarına karşı sessiz kalınması şu an Batılı ülkelerin Çin ile sorun yaşamasına neden oluyor. Çin son 20 yıldır Tayvan’a sürekli olarak baskı uyguluyor. Tayvan’ın uluslararası toplumla bağlantısını kesmeye çalışıyor. Tayvan, o bölgede belki de Çin’e karşı ‘Hayır’ diyebilecek tek ülkedir.
Biraz Türkiye gündemine de geleceğim. İnsan haklarına duyarsız olmasından bahsettiniz. Çin, baskı yapıyor ama Batı’da bunu yapıyor. Batılılar PKK gibi bir terör örgütünden Türkiye’nin zarar görmesini umursamıyor. Bu terör örgütünün Suriye’de ki kolu YPG’nin yaptığı terörden de bahsetmiyorlar. Ama Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı ile orada teröristlerle mücadele etmesini bu teröristlere karşı bir insan hakları ihlaliymiş gibi ele alıyorlar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yaser Cheng: Bu durumu biz de fark ettik. Batılıların bu bölgedeki halklara karşı çifte standart uyguladığının farkındayız. Türkiye ve Tayvan Batı tarafından bazı durumlarda çifte standart uygulanan iki ülke olarak haksızlığa uğruyor. Dünyadaki çifte standartlardan Tayvan olarak aslında biz de çok etkilendik. Örneğin, Tayvan’da seçim yapılıyor ve kendine ait bir hükûmet kuruluyor. Ayrıcı Tavvan’ın 200 bine yakın kendine ait bir askeri gücü var. Yani devlet olmanın tüm şartları yerine getiriyor ama uluslararası toplum Tayvan’ı devlet olarak kabul etmiyor. Bu durum bizim de çifte standarda maruz kalmamızın göstergesi oluyor.
Tıpkı Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son senelerde söylediği gibi, ‘Dünya beşten büyük’.
“Konya kadar alanda yaşıyoruz”
Biz Tayvan olarak bu beş ülkeden bir tanesinin yüzünden sürekli baskıya maruz kalıyoruz. Bu nedenle 23 milyonluk nüfusumuzla çeşitli uluslararası örgütlere üye olamıyoruz. Başta Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü olmak üzere Birleşmiş Milletler İklim, Çevre anlaşmasına taraf olamadığımız gibi Dünya Sağlık Örgütüne bile üye olamıyoruz. Bu 23 milyon nüfus için büyük bir kayba neden oluyor ve vatandaşlarımıza ciddi şekilde zarar veriyor. Tayvan’ın nüfusunu Avrupa ülkeleri ile kıyasladığımız zaman Avrupa ülkelerinin yarasından daha fazla bir nüfusa sahibiz. 36 bin kilometrekarenin üzerinde 23 milyon nüfus yaşıyor. Yani neredeyse Ankara ve İstanbul nüfusunun toplamı Konya kadar bir alanda yaşıyor ve her bir insanımızın yaşama hakkı var.
“Suriye krizi tüm dünyanın sorunu”
Ortadoğu’da, Arakan’da Doğu Türkistan’da zulüm gören Müslümanların sayısı da neredeyse Tayvan nüfusu kadar. Bu bölgelerdeki sorunların çözümünde ve Tayvan’ın yaşadığı sorunların çözümünde Türkiye ile Tayvan iş birliği yapabilir mi?
Kesinlikle. Suriye’de yaşanan insani krizi hep birlikte yönetmek zorundayız. Tayvan Türkiye arasında 8 bin km uzaklık var. Ülkemizde Suriye’yi tanıyan yok. Ama biz Suriyelilerin yaşadığı insani krizi sadece Türkiye’nin sorunu olarak görmüyoruz. Burada yaşananlar insanlığın ortak problemi ve bu sorunun çözümü noktasında ortak hareket etmemiz gerekiyor. Tayvan Hükûmeti ve sivil örgütleri Türkiye’deki Suriyeliler için toplam insani yardım projelerinde 200 milyon Amerikan Dolar harcama yaptı. Başta Gaziantep olmak üzere, Hatay, Kilis, Şanlıurfa, İstanbul gibi çeşitli şehirlerde okul olmak üzere birçok insani projede yer alıyoruz. Bize göre bu konuya ırk ve din merkezli bakılmamalı. İnsanlığın yaşadığı bu ortak sorunu tüm dünya olarak birlikte çözmemiz gerekiyor.
“Arap devlet yönetimleri operasyonu kullanıyor”
Suriyeli mültecilerin insani kriz olmadığını düşünen ciddi bir Arap yönetimi var. Arap Liginde Barış Pınarı Harekâtına yönelik ‘işgal’ kararı alındı. Arap yönetimleri tarafından bu konuda Türkiye’ye haksızlık yapılmıyor mu?
Türkiye’de şu anda 4 milyona yakın mülteciyi misafir ediyor. Ama Lübnan, Ürdün ve Körfez ülkelerinden hiçbirisi ülkelerine bu Suriyeli mültecilerden kabul etmedi. Bu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Şu an Arap ülkelerinin yönetimleri ile bu devletlerin halkları arasında algı ve düşünce noktasında ciddi bir mesafe olduğunun farkındayız. Son günlerde biz de görüyoruz. Arap ülkeleri ve diğer ülkeler Türkiye’nin yürüttüğü Barış Pınarı Harekâtını kendi siyasi çıkarından dolayı Türkiye’ye karşı bir araç olarak kullanıyorlar. Türkiye ile Arap devletleri arasında yaşanan bu olayda zamanla hangi tarafın haklı olduğunun herkes tarafından anlaşılacağına inanıyoruz. Hiç kuşkusuz Türkiye’nin yaşadığı güvenlik problemlerinin ne kadar hassa olunduğunu ancak bu topraklarda yaşayanlar bilir.
Arakan’daki sorunu Türkiye’nin sahiplenmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
İslam medyasında ve Müslüman toplumlar arasında Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Kudüs, Rohingya (Arakan) ve Suriye konularında tutumunu çok övüyorlar. İslam Dünyasının Türkiye’yi takdir ettiğinin farkındayız. Özellikle Rohingya konusunda biz de Sayın Cumhurbaşkanı’nı ve Türkiye’yi verilen destekten dolayı çok takdir ediyoruz. Önemli çalışmaları var. Bütün Müslüman ülkeler içerisinde Türkiye dışında başka hiçbir ülke bu kadar destek vermedi. Tayvan olarak olarak biz de Rohingya’da 7-8 sene önce insani yardım projeleri yürüttük. Tayvan medyası Batılı kaynaklardan beslendiği için Türkiye ile ilgili yanlış bilgiler edinebiliyor. Bunun önüne geçmek için Türkiye’nin Tayvan halkına kendisini daha iyi anlatması gerekiyor. Tayvan halkı Çin toplumları içerisindeki tek demokratik yapıya sahip. Yeterince anlatılırsa ülkemizden de her konuda destek gelecektir.
Tayvan ile Türkiye arasında iki ülkenin de menfaatine olan yatırım alanları nelerdir?
Tayvan, bilgi ve iletişim teknolojileri alanında dünyada önde gelen ülkelerden biridir. Son senelerde Tayvan Hükûmeti tarafından ilan edilen “5+2 Endüstri: Yenilikçi Endüstriler Planı” ile, yani “Akıllı makina”, “Asya-silikon vadisi”, “Yeşil enerji teknolojisi”, “Biyotıp endüstri”, “Savunma Sanayi” “Yeni Tarımcılık” ve “Döngüsel ekonomi”, Tayvan’ın bir sonraki neslinin endüstri geleceğine işaret etmiştir. Bahsedilen “5+2 Endüstri: Yenilikçi Endüstriler Planı”üzerinden yola çıkarak, Tayvan ve Türkiye “Kazan-Kazan” durumuyla bir iş birliği modeline gidebilir.
Türkiye, Tayvan'ın ihtiyaç duyduğu hangi ürünleri sağlayabilir? Pazar avantajı sağlayabilecek ürünler nelerdir?
Tayvan - Türkiye arasında yıllık ticari hacim 2 milyar Amerikan Dolarıdır. Dünyaca ünlü bilişim markaları ASUS, ACER, MSI, HTC, Advantech gibi markaların hepsi Tayvan markalarıdır. Bunun dışında Türkiye, Tayvan’ın tezgâh makinaları (CNC) sektörünün önemli ihracatçısı durumundadır.
Tayvan -Türkiye arasında gerek yüksek teknoloji gerek tarım-gıda sektöründeki iş birlikleri geliştirilebilir. Geçmişte Türkiye'den Tayvan'a yüksek oranda mermer ihracatı yapılmıştı. Son senelerde ise Tayvan’ın birçok süpermarket ve pazarlarında başta zeytinyağı, incir, fındık, lokum, Türk çayı olmak üzere Türkiye’den gelen birçok gördüm ve Tayvan halkının Türk ürünlerine büyük ilgi duyduklarını fark ettim. Ayrıca başarılı ünlü Türk restoranı MADO 2019 yılında Tayvan’da ilk şubesini açtı. Uzun zamandır müzakerede görüşülen Türk kirazının Tayvan’a ihracatın bir an önce gerçekleşmesini temenni ederim. Diğer kaliteli Türk tarımsal ürünlerini de Tayvan piyasasına girmek üzere gerek Ticaret ve Tarım Bakanlığımız gerek iş adamlarımızdan hamleleri beklerim.
Kültürel farklılıkları gidermek için ve uluslararasında yakınlaşmayı artırmak için ne gibi çalışmalar yapılıyor? Beklentiler neler?
2015 yılından itibaren İstanbul -Taipei arasında direkt uçuşlar başlatıldı. Her gün karşılıklı düzenlenen direkt uçuşlarla haftada 14 sefer yapılmaktadır ve bu seferler tamamen dolmaktadır. Şu an THY tarafından gerçekleştirilen bu uçuşlar ile senede 100 binden fazla Tayvanlı turist Türkiye’ye gelmektedir. Asya’dan Türkiye’ye gelen en fazla turist sayısını Tayvanlılar oluştururken yeni havalimanının yapılması ile Tayvan’dan gelen transit yolcu sayısında da ciddi artış olmuştur. Safranbolu bir yıl içerisinde en çok Tayvanlı turistleri ağırlamaktadır.
Öğrenci değişimi yapılıyor
Yükseköğretim iki ülke arasındaki iş birliklerden en önemli olanlardan biridir kuşkusuz. Bilindiği gibi, 2019 QS Dünya Üniversiteleri Sıralaması'na göre başta Ulusal Tayvan Üniversitesi (NTU) olmak üzere, toplam 11 Tayvanlı Üniversite ilk 500 içerisinde yer almaktadır. Misyonumuz olarak, son senelerde Tayvan ve Türkiye’nin iki tarafının üniversitelerinin birbirini ziyaret ederek iş birliği kurmalarını teşvik ediyoruz. Günümüze iki ülke arasında 50’ye yakın üniversitelerarası MoU bulunmaktadır.
2005 yılından beri, Tayvan hükümeti Türk öğrencilerine "Çin Dili Eğitim Bursu” ve "Tayvan Bursu" fırsatı sunarak, Tayvan'da Çin Dilini öğrenme ve eğitimlerine devam etme imkânlarını sağlamaktadır. Ayrıca 2012 yılından itibaren, Türkiye Hükûmeti de Tayvanlı öğrencilere burs sağlayarak Türkiye'de eğitimlerini devam etme fırsatı sunmaktadır. Bu vesilesi ile her yıl yaklaşık 50’ye yakın genç neslimiz eğitim görmek üzere karşılıklı olarak ülkelere gider. Bu rakamın daha da artması için çaba sarf edeceğiz.
Yatırımlar konusunda verilen teşvikler var mı?
Tayvan'dan gelen doğrudan yatırımlar, 2017'de 6 milyon dolarken 2018 yılı itibariyle bu sayı 246 milyon dolara çıkarak, Tayvan'ı Türkiye'ye doğrudan yatırım yapan ülkeler sıralamasında üçüncülüğe taşıdı. Dış ticaret, Tayvan ekonomisinin en önemli yapı taşlarından biridir. Dış ticaret toplam geliri, gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 70 ini oluşturmaktadır. Tayvan Türk yatırımcıları beklemektedir.
Çin'in tartışmalı Sincan bölgesine yönelik politikası nedir?
Son zamanlarda Çin’in gerek masum Uygur Müslümanlarını “Yeniden Eğitim Kampına” toplaması gerek ise demokrasi gibi temel insan haklarını talep eden Hong Kong halklarına baskı yapması gündeme gelmektedir. Demokrasi değerine son derece önem veren Tayvan Hükûmeti ve Halkı olarak gerek Uygurlar gerek Hong Kong haklarının temel haklarını arayışını desteklemekteyiz. Tayvan halkıları Komünist Çin’in iddia ettiği “Tek Çin, İki Sisteme” hiçbir şekilde kabul etmeyecektir.