Türkiye'de yaşayan Filistinli aktivistler ile İsrail'in Filistin politikasına muhalif kişilere yönelik eylem hazırlığında oldukları iddia edilen ve İsrail istihbaratına casusluk yapmakla suçlanan 26'sı tutuklu 57 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesince, Marmara Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki salonda yapılan duruşmada, tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları hazır bulundu.
Savunmaları alınan tutuksuz sanıklar suçlamayı kabul etmediklerini söyleyerek haklarındaki adli kontrol kararının kaldırılmasını ve beraat kararı verilmesini talep etti.
Duruşmadaki sanıkların savunmaları tamamlandıktan sonra avukatlara söz hakkı verildi.
Avukatlar da savcılığın soruşturmasında eksiklikler olduğunu öne sürerek müvekkillerinin beraatine karar verilmesini istedi.
Duruşmada ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Gizvan Amori, Mohamad Al Khaled, Muhammed Murii, Neda Harun, Ahmet Şıhoğlu ve Zarma Poyraz'ın adli kontrol şartıyla tahliyelerine karar verdi.
Kararda, tahliye edilen sanıkların tutuklu kaldıkları süre, mevcut delil durumu, delil karartma ihtimallerinin bulunmaması ve bu aşamada adli kontrol hükümlerinin yeterli olabileceğinin dikkate alındığı kaydedildi.
31 Ocak 2024'e ertelenen bir sonraki duruşmanın Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda yapılmasına karar verildi.
- İddianamedenİstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün 9 Aralık 2022 tarihli yazısına binaen savcılığın soruşturmaya başladığı belirtiliyor.
İddianamede, iltisaklı kurumlardan iletilen bilgilerde; İsrail istihbarat servisinin, internet tabanlı mobil uygulamalar üzerinden uzaktan, çevrim içi operasyon ekibi oluşturduğu, bu ekip vasıtasıyla uzaktan kaynak temini, canlı kurye ile kaynaklarına para transferi ve sahadaki hedeflerine yönelik taktik bazda işler yapılmasının amaçlandığı kaydediliyor.
İlk temasın, cep telefonlarına kodlanan Telegram ve WhatsApp uygulamaları, sosyal medya hesapları, Linkedin, e-posta üzerinden sağlandığı anlatılan iddianamede, irtibatın operasyonel Telegram ve WhatsApp uygulamaları üzerinden sürdürüldüğü, kesinlikle görüntülü veya sesli görüşme yapılmadığı, yapılan işler karşılığında ödemelerin uluslararası para transfer şirketleri, kripto paralar, havale ofisleri ve canlı kuryeler vasıtasıyla gerçekleştirildiğine yönelik tespitlere yer veriliyor.
İddianamede, profesyonelce yapılması istenilen işlerde dedektiflerden istifade edildiği, taktik işlerde ise ağırlıklı olarak şüphe uyandırmayan şahıslardan faydalanıldığı, taktik iş verilen şahıslara WhatsApp grubu kurma ve yönetme, web sitesi kurma ve yönetme, internet haber gazetesi tasarlama, araştırma, para transferi, foto ve video dokümante, takip, darp ve yaralama, soygun, operasyonel hat temini, Suriye ve Lübnan'da araştırma yapılması yönünde talimatların verildiği anlatılıyor.
Dedektiflere biyografik bilgi toplama, keşif tahkikat, fotoğraf/video dokümante, canlı takip, takip cihazı yerleştirme, canlı kurye bulma ve siber faaliyet görevlerinin verildiği de belirtilen iddianamede, dedektiflerin sistem açıklarından ve kritik önemi haiz devlet kurumlarında görev yapan çevrelerinden, devletin veri tabanında bulunan bilgileri temin edebildiklerinin belirlendiği vurgulanıyor.
İddianamede, "İsrail istihbarat servisinin iş yaptırdığı şahısların, gelen taleplerin sebebini, amacını, yaratacağı maddi/manevi zararı ve oluşturacağı milli güvenlik açığını fark ettikleri halde faaliyetlerini sürdürdükleri, aynı zamanda muhataplarının kimliklerini gizleme gayretini, yapılan ödemeler karşılığında fatura kesmemesini, yurt dışında bulundukları halde Türkiye'deki şahıslar (canlı kurye) vasıtasıyla ödeme yapılmasını şüpheli bulmakla birlikte maddi kazançlarını ön planda tuttuklarının belirtildiği" kaydediliyor.
57 şüpheli hakkında "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" suçundan 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.