Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) dün gece Irak'ın Sincar ve Suriye'nin Karaçok Dağı'na yönelik hava harekatı düzenledi. BBC Türkçe'den Rengin Arslan'ın haberine göre Sincar'daki PKK hedeflerine yönelik gerçekleştirildiği belirtilen operasyon, Irak'ın paylaşılamayan Ezidi yerleşim bölgesinin de ötesinde, bugüne kadar adı pek duyulmamış başka bir noktayı daha hedef aldı. Suriye sınırları içinde olmasına rağmen, Irak'ın batısındaki Şengal'e kuş uçuşu oldukça yakın bir mesafede olan Derik'teki Karaçok Dağı.
KAMUOYU BİLMİYORDU: KARAÇOK
Suriyeli Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Rojava bölgesinde yer alan Karaçok, Türkiye sınırına da yakın bir noktada bulunuyor. 2014 yılında DEAŞ'ın kontrolüne geçen ve 2015 Kasım ayında PKK, YPG ve Şengal Direniş Birlikleri'nin (YBŞ) oluşturduğu yaklaşık 7 bin 500 kişilik silahlı grup tarafından DEAŞ'tan geri alınan Sincar'ın tersine Karaçok Dağı bugüne kadar ne Türkiye ne uluslararası kamuoyu tarafından biliniyordu.
Güvenlik uzmanları Karaçok'un Türkiye'nin sınır güvenliği açısından kritik olduğuna dikkat çekiyor. Ancak bölgedeki kaynaklar, bu dağ ve etrafında yayın yapan radyoların varlığının altını çiziyor ve Rojava'nın Türkiye ile iletişimi açısından buranın önemli olduğunu söylüyor.
'ABD EĞER HABER VERSEYDİ...'
ABD'nin tepkisi ile karşılaşan, Türkiye'nin ise "İkinci Kandil olmasına izin vermeyeceğiz" dediği Sincar ve Karaçok'a yönelik operasyonu BBC Türkçe'ye değerlendiren uzmanlar, ayrıca bunun bir ilk olduğunun altını çiziyor. Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden Ferhat Pirinççi, sahada özellikle de Suriye bağlamında Rusya'dan, ABD'den ve hatta Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetinden bağımsız bir şey yapmak mümkün olmadığını söylüyor ve ABD'nin açıklamasını şöyle yorumluyor: "PYD'nin (Demokratik Birlik Partisi) açıklamalarına bakınca, saldırı yapılmadan çok kısa süre önce onlara haber verildiğini söylüyorlar. ABD'nin tepkisini yerel partneri olan PYD'yi kırmamak için söylediği bir şey olarak görüyorum. Biraz daha seyirciye oynamak diye görüyorum. Aksi takdirde böyle bir şey ABD ile Türkiye arasında daha büyük bir krizin habercisi olurdu."
Ferhat Pirinççi, "Bundan sonra ne olur?" sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: "Bu yapının Türkiye'ye ciddi zararları söz konusu. Türkiye'nin bu konuda atacağı ve ABD'nin Suriye'deki amaçlarına çok büyük darbe indirmeyecek adımlarda ABD'nin ses çıkarmayacağını düşünüyorum."
'ÇOK ÖNEMLİ VE DEĞERLİ BİR ADIM'
Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, "Sadece bölge jeopolitiği açısından değil; uluslararası politika açısından da çok önemli ve değerli bir adım bu. Çünkü şu ana kadar PKK, Ağustos 2014 sonrası süreçte Şengal'deki Ezidi dramını kullanarak bir misyon üretmişti. Batı dünyası da bu misyona sahip çıkmıştı" diyor ve bu etkinin kırılması açısından bu harekatın önem taşıdığını söylüyor.
'BİRBİRİNİ TAMAMLAYAN HAREKATLAR'
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'ndan (SETA) güvenlik uzmanı Necdet Özçelik ise Irak ve Suriye'de iki noktayı hedef alan bu harekatın Türkiye'nin kendi sınırları içinde ve sınır hattında PKK'ya karşı yürüttüğü operasyonlarla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Türkiye'nin, PKK'nın sınır ötesinden bahar geçişlerini önlemek için özellikle bu yılın başından bu yana yaptığı operasyonları sıralayan Özçelik, şu noktalara dikkat çekiyor: "Bu sene farklı. TSK'nın yaptıkları birbirini tamamlayacak bir harekat konsepti dahilinde yapılıyor. En son yapılan bu hava saldırısı da birbirini tamamlayan askeri hareket konsepti içinde bir yerde okumak lazım."
Özçelik, Sincar'ın Türkiye açısından önemini özellikle, Suriye, Irak ve Türkiye'nin tam ortasında bir noktada olmasıyla açıklıyor ve PKK'nın buradan özellikle 2016 yılında büyük çatışmaların yaşandığı Cizre'ye geçişleri açısından kritik önemde olduğunu söylüyor.
Karaçok Dağı'nın neden önemli olduğunu sorduğumuz Özçelik, Cizre ve Nusaybin'de geçen sene yaşanan çatışmalarda buradan çok sayıda mühimmat ve insan kaynağı geçişinin yaşandığını söylüyor. Özçelik, "Cizre'deki şehir çatışmaları sürecinde, Nusaybin'deki çatışmalarda Türkiye topraklarına çok ciddi bir sevkiyat yapıldı" diyor.
Gazeteci Fehim Işık ise "Türkiye bölgede, Kürtlerin statüsü güçlü, kendilerini yöneten bir mekanizma oluşturmasından yana değil. Bunu önlemeye yönelik bir çaba içinde. Şimdilik gücü konjonktür gereceği Rojava'ya yetiyor. PKK'yi gerekçe göstererek Sincar üzerinden bunu denemeye çalışıyor" diyor. DEAŞ'ın bölgeden temizlenmesinin ardından, bölgede "geleceğe dair projesi olan ve kendini bir güç olarak en fazla öne çıkaran gücün Kürtler" olduğunu söyleyen Işık, "Uzun vadede ben Türkiye'nin bölgesel siyasal çözüm masasında Kürtlerin daha az temsil edilmesini ve kendisiyle birlikte hareket eden Sünni Arapların daha kabul edilebilir olmasını sağlamanın yol ve yöntemlerini böyle denendiğini düşünüyorum" diye konuşuyor.