Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, X sosyal medya platformundan, konuya ilişkin paylaşımda bulundu.
Bayraktar, Türkiye Taşkömürü Kurumuna 2 bin işçi alımına ilişkin süreci başlattıklarını belirterek, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle, Zonguldak için 1500, Bartın için 400, Karabük (Yenice) için 100 işçi alımı yapacağız." bilgisini verdi.
Alımların, kura yoluyla 13 Ekim Cuma günü Zonguldak, 20 Ekim Cuma günü Bartın ve Karabük'te gerçekleştirileceği kaydedildi.
Türkiye Taşkömürü Kurumu, 1983 yılında 96 sayılı kanun hükmünde kararname (KHK) ile kuruldu. Kurumun amacı taşkömürü madenciliğidir. Kuruma bağlı 5 adet müessese vardır. Bunlar Armutçuk Müessesesi, Kozlu Müessesesi, Üzülmez Müessesesi, Karadon Müessesesi, Amasra Müessesesi'dir ayrıca Zonguldak Merkezde Beyaz Saray olarak bilinen Genel Müdürlüğü bulunmaktadır.
Türkiye'deki kömürEn düşük kaliteli linyittir. Dünya sera gazlarının %1'i Türkiye’den sera gazı emisyonları, bunun üçte biri kömürden ortaya çıkıyor fakat Türkiye'nin enerji politikası kömür santrallerini mali olarak destekliyor. Türkiye'nin birincil enerjisinin dörtte biri ve elektrikliğinin üçte biri komurde. Her şehirde doğalgaz mevcut ancak eski binalarda yakılan kömür şehrin havası kirletmektedir. TKİ ve Türkiye Taşkömürü Kurumu her yıl muhtaç ailelere asgari 500 kg bedelsiz kömür verir. Çelik, çimento ve şeker fabrikalar kömür kullanir. Türkiye'de taş kömürü ve doğalgaz ithalatını minimize etmek aynı zamanda artan nüfus ve ekonomi ihtiyacını karşılamak için hükûmet tüm linyit rezervlerini termik santrallerde kullanmak istiyor. Türkiye neredeyse hiç doğalgaz rezervine sahip değil ve en çok gazı Rusya'dan ithal eder. Ama gaz temin farklılıklar gösteriyor. Türkiye gaz temini için farklı ticaret merkezleri kuruyor. Ancak termik santral projeleri halk tarafından güçlü bir şekilde protesto ediliyor.
Tarih boyunca kömürTürkiye'de ilk taş kömürü madenciliği Uzun Mehmet’in 1829 yılında Karadeniz Ereğli’de kömürü bulmasıyla başlamıştır. İlk fiilî üretim ise 1848 yılında "Hazine-i Hassa" tarafından havzanın Galata sarraflarına kiralanmasıyla gerçekleşmiş ve bu idare altında çok ilkel bir çalışma ile 40–50 bin ton civarında kömür üretilmiştir. Kırım Harbi’nin başlaması ile idare İngilizlere geçmiş, 1864 yılında ise devrin Kaptan-ı Deryası’na devredilmiş ve bir maden nazırlığı kurulmuştur. Bu devrede havzada büyük gelişmeler olmuş, tren ve dekovil hatları döşenmiş havzanın sınırları tespit edilmiş, kok, briket, ateş tuğlası ve çimento fabrikaları gibi tüketici tesisler kurulmuş ve üretim muntazam artışlarla 1907 yılında 735.000 tona erişmiştir. 1. Dünya Savaşı sırasında faaliyet tekrar gerilemiş savaşın sonunda ise havza Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Bu idare altında istihsal 1920 yılında 570.000 tona erişmiştir.