İSMAİL UĞUR / ANKARA
Emekli Hakim Binbaşı Yusuf Çağlayan'ın kaleme aldığı "Sosyolojik Savaş" adlı kitap, Türkiye'de yıllardır yaşanan çatışma ve kutuplaşmanın sistemli bir savaşın ürünü olduğunu ortaya koyuyor. Osmanlı'nın çöküş döneminde Batılı sosyologlar tarafından 3. dünya ülkelerinin kaynaklarını sömürmek için bilimsel bir metot haline getirilen "Sosyolojik Savaş" kavramının, neredeyse 2 yüz yıldır Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinde sahnelendiği belgeleriyle anlatılıyor.
Komplo teorisi değil, gerçek
Sosyolojik Savaş kitabında anlatılanlar bir komplo teorisinden ibaret değil. Kitabın yazarı Yusuf Çağlayan, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünde görev alan misyonerlerin faaliyetlerini uluslararası belgelerle ortaya koyuyor. Sosyolojik savaşın çoğu zaman komplo teorileriyle karıştırıldığını anlatan yazar, savaşın hedef toplumlar tarafından anlaşılmaması için bazen bilinçli olarak komplo teorisi şeklinde nitelendirildiğini de vurguluyor.
Batılılaştırılmış uşaklar: Aydınlar
Genelde Ortadoğu halkaları özelde ise Türklerin toplumsal dayanışma dinamiğini İslam dininin oluşturduğunu öne süren yazar Çağlayan, İslam ülkelerindeki aydın sınıfın yabancı okullarda Batı hayranlığıyla ve Batı kültürüyle yetiştirildiğini anlatıyor. Batı hayranı aydın sınıfın toplumsal değerlere karşı Batı felsefesiyle karşı çıktığına da değinen yazar, toplumla aydın sınıf arasında sürekli ve bilinçli bir şekilde çatışma oluşturulduğunu belirtiyor. Toplum ve aydın çatışmasının ise ülkelerin bütün enerjilerini ve dayanışma dinamiklerini yok ettiğini ifade eden yazar, bu sayede hedef ülkelerin Batı'nın güdümünde sömürgeler haline geldiğini savunuyor.
"İç tehdit" Batı icadı
İç tehdit kavramının Batı'nın ürettiği sosyolojik savaşın bir parçası olduğu anlatılan "Sosyolojik Savaş" kitabında, hedef ülkelerin ordularının kendi halklarıyla savaşmak için dizayn edildiği savunuluyor. NATO ve benzeri örgütlerle hedef ülke ordularının Batı'nın istediği türde şekillendirildiği anlatılan kitapta, sömürülen ülkenin kontrolden çıkması durumunda, ordu tarafından darbe yaptırılarak hizaya getirildiği de ifade ediliyor.
Medya savaş aracı
Kitapta, medya araçlarının hedef toplumların ahlaki ve kültürel değerlerini değiştirerek kapalı ve çatışmacı bir hale getirmek için kullanıldığı öne sürülerek, medya aracılığıyla üretilen Moda kavramıyla da hedef toplumun Batı için karlı bir pazar haline getirildiği anlatılıyor. Medya vasıtasıyla toplum bireylerine beyazın siyah ya da siyahın beyaz olarak algılatıldığını savunan yazar, Batı ülkelerinin bu savaş yöntemlerini bir asırdan bu tarafa başarılı bir şekilde uyguladığını öne sürüyor.
Eğitim kurumları özel hedef
Batı'nın 3. dünya ülkelerindeki hakimiyetlerinin devamını sağlamak için bu ülkelerdeki eğitim kurumlarını ve okulları stratejik hedef olarak belirlediğini savunan yazar, Batı'nın istediği tipte insan yetiştirmenin aracı olarak okulları hedef seçtiğini anlatıyor. Osmanlı'yı parçalayan en önemli etkenlerden birinin Osmanlı topraklarındaki yabancı okullar olduğunu öne süren yazar, misyonerlik faaliyetlerinin de merkezi haline gelen bu okullardan kendi halkına yabancı, Batı hayranı gönüllü uşaklar yetiştirildiğini anlatıyor. İslam dayanışmasını ortadan kaldırmak için etnik ve mezhepsel ayrılıkları öne çıkaran ve bu gruplar arasındaki çatışmaları körükleyen Batılı misyonerler, Osmanlı'yı bu metotla yıktıklarını itiraf ediyorlar. "Sosyolojik Savaş" kitabının yazarı Yusuf Çağlayan, Batı'nın ortadoğu ve 3. dünya ülkeleri üzerindeki kontrolünü sağlayan en önemli stratejisi Sosyolojik savaş olgusunu bütün yönleriyle ve çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Etkileşim yayınlarından çıkan kitap bütün seçkin kitapçılardan edinilebilir.