HABER: ÖZLEM DOĞAN
Ağır bir grip gibi başlayan ve bağışıklık sistemini zayıf bulduğu anda önlem alınmadığı takdirde ölüme kadar götüren koronavirüs dünyayı esir almış durumda. Küresel çapta sağlıktan ekonomiye eğitimden psikolojiye insanı her yönüyle etkileyen pandemiyle mücadele sürerken Covid-19 aşısı üzerine çalışmalar da devam ediyor. Virüse ilişkin kulaktan dolma bilgiler ve söylentiler de endişeye neden oluyor. Özellikle son dönemde halk arasında ve sosyal medyada koronavirüs tedavisinin öldürücü olduğu yönünde bir söylenti yayıldı. Bununla birlikte maskeden bunalan vatandaş zaman zaman yasağa uymuyor, toplu taşıma araçlarında ise yoğunluk göz çarpıyor. Koronavirüs tedavisiyle ilgili akla takılan soruları, virüsün en çok hangi bünyelere zarar verdiğini, virüsten korunmak için alınması gereken önlemleri İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mesut Başak’la İç Hastalıkları ve Fonksiyonel Tıp Uzmanı Dr. Filiz Gültekin Tırtır Milat’a değerlendirdi.
Uykusuzluk, sigara, alkol, virüse kapı açar
Koronavirüsün bünyede gribe nazaran ölümcül risk oluşturmasının nedeninin zayıf savunma sistemi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mesut Başak, “Sigara ve alkol kullanımı, düzensiz beslenme, vitamin alamama, yetersiz uyku ve stres kişinin koronavirüsten daha çok etkilenmesine neden olur. Hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp, böbrek ve karaciğer yetmezliği, damar sertliği gibi kronik hastalıklar da koronavirüsün ölümcül olmasına sebep olmaktadır” dedi.
İlk önem sırasında maske yer alıyor
Uzun süre maske kullanımının herhangi bir akciğer ya da bronş problemine neden olmayacağını belirten Başak, “Sonuçta gün içinde evde, işyerinde maskesiz nefes alma şansımız oluyor. Her ne kadar belirli süreler havadaki koronavirüsten korunmak için daha az oksijen alıyor olsak da bunun zararı, virüsün bünyemizde meydana getireceği zarardan çok çok daha az” ifadelerini kullandı.
Diğer ülkelere göre Türkiye çok iyi durumda
Maske, mesafe ve hijyene dikkat edilmediği takdirde toplumların koronavirüsten kurtulmasının ayları, yılları alabileceğini belirten Başak, sözlerini şöyle noktaladı: “Ölüm oranlarına baktığımızda Avrupa, ABD hatta Asya’daki bazı ülkelere göre Türkiye’deki durum çok daha iyi ve yatak doluluk oranı oldukça düşük durumda. Oysa birçok ülkede Covid-19 hastalarını yatıracak yer bulamıyorlar. Biz ise bu sorunu yaşamıyoruz. Temizlik, hijyen, maske ve mesafe çok önemli ama ilk sırada maske yer alıyor. Pozitif hastalarımız verilen ilaçları kendi sağlıkları için ihmal etmemeli. Önce Allah’a, sonra hekimlere güvenip tavsiyelere uyulmalı.”
Gerekmeyen bir tedavi uygulanmıyor
Koronavirüse özel bir ilaç ya da tedavi yönteminin henüz olmadığını kaydeden Dr. Filiz Gültekin Tırtır, “Halihazırda kullanılan ilaçlar ağır hastalığa gidişi önlemek için kullanılıyor. Maalesef bütün ilaçların az ya da çok yan etkisi olabilir. İlk gün alınan sabah, akşam sekiz tablet şeklinde yükleme dozu nedeniyle halk arasında tedirginliğe yol açsa da aslında kardiyak yan etkisi olmayan bir ilaçtır. Kortizon tedavisi ayaktan hastalarda kullanılmamaktadır. Antibiyotikler ise hasta akciğere yerleşen ikincil bakteriyel infeksiyonları tedavi etmede kullanılmaktadır. Her aşama için o aşamaya uygun tedaviler sürdürülmektedir. Gerekmedikçe kimseye fazladan bir tedavi yapılmamaktadır” dedi.
Zorlayıcı da olsa maskeyi ihmal etmeyin
Temelde yapılacak en doğru şeyin sağlığa yatırım yapmak olduğunu vurgulayan Tırtır, “Maskenin hepimiz için oldukça zorlayıcı olduğunu kabul ediyorum. Fakat damlacık yoluyla bulaşan bir virüsle karşı karşıyayız. Virüs, hasta bireylerden öksürme, hapşırma, konuşma esnasında ortaya saçılan damlacıklarla yayılıyor. Her ne kadar yürüme, merdiven çıkma, spor yapma gibi efor gerektiren aktiviteler esnasında maske kullanımını önermesem de özellikle kapalı alanlarda maske kullanmayı ihmal etmeyelim” şeklinde konuştu.
Melatonin hormonu virüsten koruyor
Koronavirüsle beraber dünyada yeni bir dönemin başladığına dikkat çeken Tırtır sözlerini şu şekilde bitirdi: “Yarın başka virüsle de karşı karşıya kalabiliriz. Güçlü bir immun sistem için şeker tüketimini kesmek, trans yağlardan, ambalajlı ürünlerden, işlenmiş gıdalardan uzak durmak gerekiyor. Sebze ağırlıklı, lifli, rengârenk bir beslenme modeline geçmemiz lazım. Protein kaynağı olarak bitkisel proteinler ve serbest gezen hayvanların etleri ve ürünlerini tüketmeyi öneririm. Güçlü bağışıklık sistemi için günde sekiz saat uyku önemli. Uyku esnasında salgılanan melatonin hormonunun koronavirüsten koruduğu çalışmalarla gösterilmiş durumda.”