Türkiye politikası için özel laboratuvar: Yalova

Türkiye siyasetinde hemşehricilik önemli bir rol oynamıştır. Bunun en son örneğini Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muharrem İnce''de ve Yalova''da gördük. Ancak, hemşehriciliğin her zaman güvenli bir liman olmadığı ortaya çıktı.

Naz Melis Zengin

BİR siyasetçi ve yaşadığı ortamın; seçmen için etkisi daima büyük olmuştur. Bu etki çoğu zaman hemşericilik (tribalism) bağlamında ilerler.

Türkiye siyasetinde de bu etkinin seçmen üzerindeki algısını işleyen birçok an yaşanmıştır. Ülke siyasetine etkisi olan çoğu lider doğdukları şehrin potansiyelini arkasına alarak ilerlemeyi tercih etti. Bazıları da bunu bir tık öteye taşıyarak kendi sıfatı haline getirdi. Bu isimlerden biri de geçtiğimiz 24 Haziran seçimlerinin en önemli ikinci ismi olan “Yalovalı fizik öğretmeni” Muharrem İnce oldu.

Lobi gücü yoktu!

İnce seçim kampanyalarında özellikle doğup büyüdüğü şehri ön plana çıkarmak istedi. Bakıldığında Yalova nüfus yoğunluğu neticesinde politikada lobi oluşturabilecek güce sahip miydi? Değildi. Ancak 3 büyük şehir içinde demografik yapısı ile bir mozaik özelliği sunan şehrin insanı olmak demekle “Türkiye’nin Cumhurbaşkanı” olmak arasında pek bir fark olmadığını düşünen İnce, seçim kampanyasında özellikle şehrini öne çıkarmayı tercih etti. Ancak kendisinin unuttuğu bir şey vardı, hemşericilik güvenilecek bir limandı fakat limanda yaşayanlar hiçbir zaman limana bağlı kalmamışlardı…

Siyasette şeffaflık

Yaşadığımız çağın bize sunduğu imkânlar, siyasetin ve toplumsal tüm gelişmelerin daha şeffaf bir ortamda ilerlemesine neden oluyor. Şeffaflık kendiyle beraber büyük bir çelişkiler yığınını da üzerimize yıkıyor. Özellikle günümüzde artık politikacıların özel hayatlarından, vaatlerine kadar her şeyleri verinin gücüyle didikleniyor.

Yalova siyaseti!

Maalesef bu durum siyasete olan güvenin, her geçen gün daha da azalmasına yol açıyor. Tüm bu güvensizlik ortamında siyasetin doğasına ait ögeler de teker teker yıkılmaya başlıyor. Bunun bir örneğini 24 Haziran seçimlerinde Yalova’da yaşadık. Yalova siyaseti, uzun yıllardır farkında olmadan büyük bir sosyal gelişmenin içinde ilerlemeye devam ediyor. Çok tartışılan 61 Anayasa’sından sonra söylenen ünlü bir söz vardır; “ Bu süreçte ekonomik gelişme beklenemez ancak sosyal gelişme mümkün olacaktır” şeklinde.

Bir kesimin simgesi oldu!

Küçük bir şehir olmanın sunduğu kolaylık, her ilerlemeyi sindirecek coğrafi kapasite ve çok kültürlü olmanın vermiş olduğu farklı bakış açısı sayesinde Türkiye siyaseti için bir laboratuvar kapasitesi bulunduran Yalova, bu konuda ne kadar iddialı olduğunu 24 Haziran seçimlerinde bir kez daha gösterdi. Bu zamana kadar büyük siyasi gelişmelerin sadece “konumunda” yer alan Yalova, ülkenin önemli bir kesiminin simgesi haline dahi geldi.

Yalova’da siyaset mikro ölçeklerde ilerler gözükse bile uzun zamandır önemli siyasi gelişmelere verdiği tepkiler doğrultusunda ilerliyordu ve 24 Haziran da bunun en büyük kanıtlarından biri oldu.

Yalova’nın seçmen yapısı

Zaten birçok araştırma şirketi şehrin bu yapısını uzun zamandır bildiğinden şehri araştırmalarında pilot il olarak seçmeyi uygun görüyordu. Yalova’nın Türkiye’nin diğer şehirlerine kıyasla sosyal gelişmede daha hızlı olduğunun bir göstergesi de seçimlerde hem genç hem de kadın sıfatlarıyla öne çıkan isimleri meclis için tercih etmesi ile gerçekleşti.

AK Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı Ahmet Büyükgümüş gibi duruş ve birikimiyle Türkiye siyasetinde gençliğin kalıcılığını müjdeleyen bir isimle beraber uzun yıllar şehir siyasetinde önemli başarılar elde etmiş ve bunu Ankara’ya taşımış isim olan Meliha Akyol’un tercihi halkın da dikkatinden kaçmadı.

Bugün yeniliklere tepki gösterme konusunda hâlâ sınav veren şehirlerimiz mevcutken, Yalova’da atılan bu adımların aslında bambaşka bir amacı da vardı. Yalova’nın seçim tarihine şöyle bir göz gezdirdiğimizde politikanın sadece uygulama ve vaatler üzerinden ilerlemediğini görebiliyoruz.

Çiller’e yaşatılan hezeyan!

Öyle ki şehre il statüsü verilme imkânını yaşatan Tansu Çiller’e dahi seçimlerde farklı bir skorla hezeyan yaratmış bir şehir olarak karşımıza çıkıyor. Çiller’le benzer bir kaderi yaşayan İnce de bu durumdan dersler almış olacak ki sonraki süreçte uzun bir süre sessiz kalmayı tercih etti. Şimdi ise geldiği noktada nasıl bir strateji izleyecek merak konusu.

Destekçilerini kaybetti

Yeni bir doğuş yaşanır mı orası meçhul ancak yapılan kamuoyu araştırmaları İnce’nin destekçilerinden çoğunu kaybettiğini ortaya koyuyor. İnce’nin her ne kadar ilerleyişinde parti içi siyasi dinamiklerin engelleri ön plandaymış gibi dursa da kendi şehriyle beraber seçimlerde yaşadığı kötü sonun da kaderini belirlemede mihenk taşı görevi üstlendiğini ortaya koyuyor.