Türkiye küresel güç haline geldi

Sert ve yumuşak gücünü akıllı güce dönüştüren Türkiye, bölgesel güç olmaktan çıkarak küresel güç haline geldi.

İsmail Zelvi

Türkiye’nin vestfalya anlaşmasıyla kurulan düzeni yıkabilecek tek ülke olduğu açıklandı. Başkan Erdoğan’ın ‘one minute’ çıkışıyla hegemon güçlere meydan okuyabilen tek devlet olan Türkiye’nin bölgesel güç olmaktan çıkarak küresel güç haline geldiği belirtildi.

İlke ilim kültür eğitim vakfı tarafından düzenlenen Geleceğin Türkiyesi konulu Dış politika toplantısı İstanbul Grand Cevahir otelde yapıldı.

Dış politika raporu Dr. Süleyman Gider, Prof. Dr. Murat Çemrek ve Dr. M. Hüseyin Mercan tarafından hazırlandı.

Türkiye adaletin sesi olmalı

İlke Vakfı yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Lütfü Tuna, “Geleceğin Türkiyesi konulu 5. Raporu sunuyoruz. STK’ların gelecek tasavvurları olmalı ve vizyonları olmalı. Karar alıcıların önüne raporlar koyuyoruz. Farklı bir perspektiften çözüm önerileri koyuyoruz. Dünü konuşmanın bir anlamı yok. Hayaletlerle konuşma yerine gelecek vizyonu oluşturulmalı. Küreselleşen dünyada dış politikacılara bırakılacak kadar önemsiz bir konu değil. Türkiye’nin dünyada rol oynaması, pasif bir bileşeni olmaması, hakkın ve adaletin sesi olması gerektiğini düşünüyoruz. Kurumsal ve fikri alt yapı ile insan kaynakları geliştirilmelidir.” Dedi.

Mağdurların yanında olmalıyız

İlke Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Nihat Erdoğmuş, “Tüm mağdurların yanında olmalıyız. Günümüz Uluslararası sistemi belirsizlik, düzensizlik ve ilkesizlik üzerine inşa edilmiş durumda. Küresel güçler hukuku çiğniyor, müstekbirler sınır tanımıyor. Çok karmaşık ve katmanlı süreçler eş zamanlı yürütülmeli. Başarı için devletlerin eş zamanlı şekilde elindeki enstrümanları harekete geçirmeli. Türkiye tarih, kültürel ve coğrafyasından sağladığı imkanları kullanmalı, kararlı, proaktif, çok yönlü, yumuşak güçü kullanmalı. Tüm taraflarla işbirliğine açık dış politika vizyonu oluşturulmalı. Adalet, hukuk ve meşruiyet temelinde bir dünyaya katkı sağlaması için raporu hazırladık” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin Osmanlı’nın varisi olduğunu vurgulayan Dr. Süleyman Güder, “Türkiye, küresel güç olmaya çalışan orta büyüklükte bir güçtür. Cumhuriyet dönemi dış politika ile son dönem dış politikası arasında ciddi bir süreklilik vardır. Osmanlının varisidir. Soğuk Savaş sonrası Türkiye’nin hem kabuk hem de öz değiştirmesi evvelki ‘köprü ülkü’ söyleminden ‘merkez ülke’ söylemini mümkün kılmıştır.” Şeklinde konuştu

1 Mart tezkeresi kırılma noktası

Prof. Dr. Murat Çemrek ise, 1 Mart tezkeresinin bir kırılma noktası olduğuna vurgu yaparak, “1999’da MHP-DSP-ANAP koalisyonu vardı. Ekonominin küçülmesi, İMF standby anlaşması, Türkiye AB adaylık statüsünün verilmesi, depremler, Öcalan’ın yakalanması ve yargılanması bu dönemde oldu. 2000’lerin başında 11 Eylül saldırıları ile dünya sistem ters yüz oldu. ABD’nin Afganistan-Irak işgalleri ve 1 Mart tezkeresi, 2008 Küresel Ekonomik Kriz,

Arap ayaklanmaları ve Suriye krizi küresel bir bombayı AK Parti’nin kucağına bırakmıştır. AK Parti, dünya beşten büyüktür söylemiyle BM’de reform talep etmiş, Güvenlik konseyinin demokratikleşmesi, daimi üyelerin veto halkının kısıtlanması, adil bölgesel temsil, yeterli temsil sağlayamayan üye ve şeffaflık, konsey-genel kurul ilişkilerine dikkat çekmiştir” dedi. .

Dr. Hüseyin Mercan, AK Parti’nin Türkiye’ye uluslararası ilişkilerde yeni soluk verdiğini belirterek, Türkiye dış politika hedefini bölgesel bir güç olmaktan küresel bir güç olmaya dönüştürmeli, yumuşak gücünü akıllı güce dönüştürmelidir. Dünya siyasesetinde köklü değişimlerin olduğu ve çok boyutlu bir uluslararası ilişkilerin varlığını günden güne artırdığı bir ortamda çok boyutlu-çok aktörlü dış politika felsefesininin devam ettirilmesi ve yeni stratejilerin geliştirilmesi güçlü bir dış politika gerekli, tek eksene, tek kişiye, tek devlete bağlı politika bitti. Bölgesel ve küresel çatışmalarda orun çözücü ve güvenilir arabulucu rolü pekiştirilmeli ve kriz yönetimi süreçleri geliştirilmelidir.” Şeklinde konuştu.