Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, iki ülke ilişkilerini ilgilendiren ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden'ın üzerinde mutabık kaldığı konularla ilgili bir mekanizmanın kurulması ve işleyişine ilişkin, Ankara'nın Washington'a mektup gönderdiğini açıkladı.
Her yıl dünyanın dört bir yanından on binlerce Müslüman'ı Şikago'da bir araya getiren ve bu yıl 20. düzenlenen "MAS-ICNA Yıllık Kongresi"ne katılmak üzere ABD'ye gelen Kalın, AA muhabirinin başta Türk-Amerikan ilişkileri olmak üzere, gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı:
Amerika ile ilişkilerden bahsettiniz. 2021 bitmek üzere ve yaklaşık bir yıldır Washington’da yeni bir yönetim var. Mevkidaşınızla defalarca görüştünüz. Bize 2021’de Türk-Amerikan ilişkilerini, yeni yönetimin yaklaşımlarını kapsayacak şekilde değerlendirebilir misiniz?
- Şimdi Türk-Amerikan ilişkilerinin çok köklü uzun bir tarihi var. Stratejik ortaklık düzeyinde tanımlanmış bir ilişki ayrıca NATO bünyesinde de iki müttefik ülkeyiz. Fakat dönem dönem Türkiye'nin ulusal çıkarlarını dikkate almayan Amerikan politikalarının, bu müttefiklik ruhundan uzaklaştığına da şahit oluyoruz. Türk-Amerikan ilişkilerini gölgeleyen, zehirleyen 2-3 temel konumuz var üzerinde mutabakat sağlayamadığımız. Bunlardan bir tanesi; (Barack) Obama döneminden beri devam eden Amerikan yönetimlerinin PYD ve YPG’ye verdiği destek. Biz bu desteğin baştan beri yanlış bir politika olduğunu söyledik, değiştirilmesi gerektiğini de tekrar tekrar ifade ediyoruz. Çünkü bir defa DEAŞ'a karşı mücadele için eğer PYD ve YPG'ye bir destek verildi ise öncelikle ilkesel olarak bir terör örgütünü bir başka terör örgütünü destekleyerek ortadan kaldıramazsınız. İkinci olarak; Suriye'deki YPG ve PYD’nin PKK'nın Suriye kolu olduğunu da herkes biliyor. Bunu Amerikalılar da biliyor; diğerleri de biliyor. Üçüncü olarak; burada özellikle Suriye toplumu içerisinde de büyük rahatsızlıklar yarattığının altını çizmek gerekiyor. Çünkü bir grubu çekerek, yani Suriye muhalefeti ve toplumu içerisinde sadece bir etnik grubu veya o grubun içinden de belli bir grubu yani PKK ya destek veren yahut PKK'lı olan bir Kürt grubu yanınıza çekerek bir Suriye politikası inşa etmeye kalkarsanız, bunun Suriye içinde de Suriye'nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve geleceği açısından da büyük sıkıntı olacağı ortada. Temel ihtilaf konularımızdan bir tanesi bu.
İkincisi; S-400 meselesinden dolayı Türkiye'ye haksız şekilde uygulanan CAATSA (Amerika Hasımları ile Yaptırım Yoluyla Mücadele Yasası) yaptırımları var. Yine bu çerçevede F-35 programından Türkiye'nin çıkartılması gibi haksız ve hukuksuz bir uygulamayla karşı karşıya kaldık.
Üçüncü olarak da FETÖ konusunda, ABD'deki FETÖ'nün yapılanmasıyla ilgili bizi tatmin edecek düzeyde somut adımların atılmamış olması, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin temel ihtilaf noktalarını oluşturuyor. Bizim beklentimiz, tabii burada Türkiye'nin ulusal çıkarlarını dikkate alan bir politika gözden geçirme sürecinin hayata geçirilmesi. Biden yönetimi iş başına geldiğinde, Trump döneminden sonra biz kendileriyle her düzeyde temaslar kurduk ve bu konulardaki kaygılarımızı endişelerimizi ve taleplerimizi dile getirdik, getirmeye de devam ediyoruz. Son olarak bildiğiniz gibi Roma'da G20 Zirvesi marjında Cumhurbaşkanımızın Sayın Biden ile yaptığı görüşmede, yine bu konular etraflı şekilde ele alındı. Sadece bu ihtilaf edilen konular değil, Kafkaslar'daki gelişmeler, Suriye'deki süreç, Irak, terörle mücadele, Doğu Akdeniz ve diğer konular, Ukrayna'daki gelişmeler de etraflı şekilde ele alındı.
O görüşmenin neticesi olarak da Türkiye Amerika ilişkilerindeki bütün konuları ele alacak bir mekanizmanın kurulması konusunda da mutabık kalındı. Şu anda Dışişleri Bakanlığımız, Amerika tarafına bir kağıt gönderdi. Bununla ilgili bu mekanizmanın yapısının nasıl olacağı, hangi konuların ele alınacağı ve sürecin nasıl işleyeceğine dair. Bununla ilgili çalışmamız da devam ediyor. Kapsamlı şekilde biz, bu ilişkileri karşılıklı çıkar ilişkisi ve saygı temelinde, eşit, adil, şeffaf bir ilişki olarak yürütmek istiyoruz ama bunu yaparken tabii ki Türkiye'nin kendi ulusal çıkarları, öncelikleri, tehdit algısı her şeyden önce gelir. Bu çerçevede bu ilişkileri doğru bir zeminde ilerletebilmek ve pozitif bir gündemle hareket edebilmek için de görüşmelerimiz devam ediyor ve bundan sonra da bu yöndeki çalışmalarımız sürecek.
'ŞARTLAR YERİNE GETİRİLİRSE YENİ SAYFA AÇILIR'
Türk-Amerikan savunma heyetleri arasında görüşmeler var, sizin de bahsettiğiniz üzerine Dışişleri Bakanlıkları arasında bir mekanizma kuruluyor. Sizce, Türkiye ile Amerika arasında yeni bir sayfanın açılması mümkün mü? Bu konuda önümüzdeki yıla ilişkin beklentiniz nelerdir?
- Belli şartlar yerine getirilirse, özellikle Türkiye'nin tehdit algısı ve ulusal güvenlik çıkarlarıyla ilgili konularda birtakım adımlar atılırsa yeni bir sayfa elbette açılır. Bu ilişkiler, çok daha pozitif bir gündemle ilerleyebilir ama yani temel meseleleri görmezden gelerek yahut erteleyerek yol almamız tabii ki mümkün değil. Buna rağmen biz, pozitif bir gündemle bu sorunları çözmek için savunma sanayinden terörle mücadeleye, ticaretten bölgesel konulara kadar her alanda yine dediğim gibi karşılıklı çıkar ilişkisine, saygıya dayalı bir ilişkinin geliştirilmesi için elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğiz.