ÖZLEM DOĞAN
Doğu Akdeniz’de tansiyon yükseldi, sular iyice ısındı. Hiçbir hakkı olmamasına rağmen bölgede arama çalışmaları yapan ülkeleri görmezden gelip Türkiye’ye saldıran ikiyüzlüler gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Kıbrıs adasının 36 ila 50 deniz mili açıklarında bulunan Fatih sondaj gemisinde çalışanlar ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, (TPAO) ile işbirliği yapan şirketlerin yetkilileri hakkında sözde münhasır ekonomik bölgesi içerisinde yasadışı sondaj yapıldığı gerekçesi ile tutuklama kararı çıkaran Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne Türkiye’den çok sert bir açıklama geldi. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına yönelik arama ve sondaj faaliyetlerini sürdüren Türkiye’nin haklı duruşunu ve önemli gelişmeleri Güvenlik Uzmanı Emekli Albay Ersan Ergür ve Stratejist Alper Esen Milat’a değerlendirdi.
Rumların açıklaması sahibinin sesi
Önümüzdeki günlerde enerji ve savunma sanayinin mücadele göstereceği bir döneme gireceğini ifade eden Ersan Ergür, artık Ortadoğu’da enerjinin tükendiğini ve gözlerin Doğu Akdeniz’e kaydığını dile getirdi. Türkiye’nin bu enerji hatlarını emperyalist ülkelerin kontrolüne bırakmak istemediğini dile getiren Ergür, “Rum yönetimi kendi başına tehdit edebilecek imkân ve kabiliyette değil. Sahibi olan devletler tarafından maşa olarak kullanılıyor. İngiltere ve ABD, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarını doğrudan doğruya koruyamayacağı ve kendi zincirlerine katamayacağı için Yunanistan ve Rum kesimini taşeron olarak kullanıyorlar” dedi.
Türkiye Rumları ciddiye bile almaz
ABD’nin Suriye’de Türkiye üzerinden bir plan ve proje geliştirmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Ergür, Türkiye’nin bölgede aktif oyun kurucu olduğunu dünyaya gösterdiğini ifade etti. Ergür, “En son Kuzey Irak’ta yapılan Pençe Harekâtı da bunun bir göstergesidir. Hem güçsel hem de siyasi anlamda Türkiye devletiyle Rumlarla kıyası söz konusu olamaz. Bu yüzden Türkiye Doğu Akdeniz’de Rum yönetimiyle karşı karşıya kalmaktan asla endişe etmez” diye konuştu.
Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerinin gelecekte siyasi ve ekonomik savaşlara neden olacağını söyleyen Ergür, bölgedeki menfaatlerimizden vazgeçmemiz asla söz konusu olmadığını belirtti. Rum yönetiminin olası hiçbir hadsiz hareketine meydan verilmesinin altını çizen Ergür, “Türkiye izlemiş olduğu politikalar kendisini dünya devletleri arasına yerleştirecek olan atılımlarından geri adım atmayacağı ve bu rezervlerinin de burada hakkı olmayan ülkelere bırakmayacağının net bir göstergesi” şeklinde konuştu.
ABD-Türkiye şuan savaşıyor
Hiçbir devletin bölgede Türkiye ile karşı karşıya kalmayı göze alamayacağını belirten Ergür, acilen S-400’lerin alınması gerektiğine vurgu yaptı. Ergür, “Karadan herhangi bir çıkarma durumunda ABD Türk kuvvetleri karşısında başarı elde edemez. Ancak hava savuma sistemi Türkiye’de olmadığı için havadan başarılı olabileceğini biliyor. Bu yüzden S-400’lerin alımını engellemeye çalışıyor. ABD ve Türkiye şuan savaşıyor. Klasik anlamda bir savaş söz konusu değil ama ABD mutlaka senaryolar hazırlıyordur. ABD, Türkiye’yi emekleyen ve kendine bağımlı bir ülke olarak görmek istiyor” şeklinde konuştu.
Eğer AK Parti yerine CHP iktidar olursa izleyeceği politikanın şimdiden belli olduğunu söyleyen Ergür, sözlerini şöyle noktaladı: “Binlerce kilometre öteden gelip Suriye’de menfaat kovalayan ülkeye ‘burada ne işiniz var’ diye sormayıp PKK/DAEŞ vasıtasıyla vurmak maksadıyla Suriye sınırında güçlenmesine engel olmaya çalışan Türkiye’nin politikasına karşı çıkmak, ülke menfaatlerine darbe vurmaktır.”
Yahudi sermayesi besliyor
Doğu Akdeniz’de yaklaşık 6 seneden beri yürüyen, daha önceden ön çalışmaları yapılmış enerji kaynaklarının varlığı ortaya çıktığını ifade eden Stratejist Alper Esen ise, “Yakın olan kıta sahanlığındaki ülkelerle ilişkili parsellerle ilgili çalışmaları çok uluslu petrol ve enerji şirketleri tarafından yönlendiriliyor. Bu konuda da İsrail çok etkin, büyük çoğunluğunu da Yahudi sermayesi yürütüyor. Akdeniz’de bu enerji kaynaklarının çıkarılması, işletilmesi, Avrupa’ya ve dünyaya servis edilmesi de bu şirketler üzerinden yürüyor” dedi.
Rumların ahmaklığı fitili ateşler
Rumlar’ın münhasır ekonomik bölge ilanına dayanarak tehditte bulunduğunu vurgulayan Esen, “Normalde deniz hukuku da uluslararası ilişkiler de geçerli ve diplomasi de önemli. Rum yönetimi, Kıbrıs’ın yaklaşık 50 mil açıklarında sondaj yapan ‘Fatih’in çalışmalarına da münhasır ekonomik bölge ilanıyla karşı çıkıyor. ‘Fatih’e donanmamıza ait savaş gemileri de eşlik ediyor. Denizin ortasında cesaret edebilmeleri güç ama eğer Rumlar tutuklama kararına ilişkin gemimizle alakalı bir atakta bulunup böyle bir ahmaklık yaparlarsa çatışma yaşanır ve bölgede sıcak gelişmelere sebep olabilecek bir ateşin kıvılcımını ateşlemiş olurlar” şeklinde konuştu.