AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım ile CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, İsmail Küçükkaya'nın moderatörlüğünde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilen ortak yayına katıldı.
Küçükkaya'nın, konuklarının Babalar Günü'nü kutlamasının ardından konuşan Yıldırım, "Babalar Günü, Anneler Günü her gün ama biz de bugün Babalar Günü'nü kutluyoruz. Evlatlarım geldiler, Babalar Günümü kutladılar. Benim kutlayacak babam olmadığı için... Bana hediyeler almışlar, çok güzel bir an oldu benim için." dedi.
İmamoğlu da yayının hayırlı olmasını temenni ederek, "Demokrasimiz için çok değerli bir gün yaşıyoruz. Dilerdim ki 31 Mart öncesi olsun. Böyle bir talebimiz olmuştu ama bugüne nasip oldu. Her şeyden önce emek gösteren herkese teşekkür ediyorum. Bunda katkım olduğu için de çok gurur, onur duyuyorum. Sayın Yıldırım'a da çok teşekkür ediyorum. İnşallah Türkiye'nin demokrasi süreci için kıymetli bir başlangıç olur. Burası bir tartışma, sohbet, münazara ortamı Kırkpınar Meydanı değil." diye konuştu.
Yıldırım'ın, Babalar Günü'nü kutlayan İmamoğlu, "Sanıyorum ikimiz de iki erkek, bir kız babasıyız. Bu güzel bir şey. Hem torunları ile hem evlatlarıyla güzel yılları olsun inşallah. Ülkedeki tüm babaların Babalar Günü'nü kutluyorum." dedi.
İmamoğlu ile Yıldırım, Babalar Günü dolayısıyla birbirlerine hediye takdim etti.
Yıldırım: Biz çok istemedik tekrarlanmasını. Hala ısrarla söylüyorum, CHP tamamının sayılmasına direnmeseydi bu seçim bugün tekrarlanmayacaktı. "Keşke oyların tamamı sayılabilseydi"Binali Yıldırım, "Biz bu seçime niye gidiyoruz?" sorusu üzerine, şu yanıtı verdi: "Siz, 8,5 milyon İstanbullu gibi oy verdiniz. Dolayısıyla sizin kabahatiniz yok ama sizin oylarınız sayılırken, birtakım garip işler oldu, acayip işler oldu, şaibe karıştı ve nitekim YSK da bütün bu durumu değerlendirerek, seçimin sahibi olması sıfatıyla yenilenmesine karar verdi. Bizim tercihimiz bu seçimin yenilenmemesiydi. Bunun için de çok çabaladık ama CHP bu konuda bize yardımcı olmadı. Yenilenme yönündeki talebimizi kabul etmediler, reddi yönünde karar aldırdılar, dolayısıyla seçime gitmek mecburiyetinde kaldık. Keşke oyların tamamı sayılabilseydi, o zaman hiç kimsenin kafasında tereddüt, bir şüphe kalmayacaktı. Bu şekilde de bir daha İstanbulluları 23 Haziran için yormayacaktık. Onların planlarını, yapacaklarını, hedeflerini değiştirmek zorunda kalmayacaktık." "(Bu seçim murdar oldu) gibi tanımlamalarınız oldu, (Oylar çalındı) dediniz, bu iddialarınızda ısrarlı mısınız halen?" sorusu üzerine Yıldırım, "Aynen iddialıyım çünkü bu seçimde oylar çalındı. Ne demek istiyorum? Oylar sayılmaya başlandı. Yüzde 10'u sayıldı, 29 binlerden 13 bin 729'a düştü. Bu da gösteriyor ki geriye kalan yüzde 90 sayılsa, bu seçimin sonucunun değişeceği aşikar. Bunun için biz oyların tekrar sayılmasını çok istedik. Bu konuda maalesef bir dirençle karşılaştığımız için saydıramadık." "Oyları kim çaldı?" sorusuna karşılık Yıldırım, "Onu bulacak olan YSK'dır, seçimi yapan yetkililerdir. Çalmanın bir örnekle ne anlama geldiğini söyleyeyim; Siz yolda gidiyorsunuz, birisi cüzdanınızı çekti. Polise gidiyorsunuz ne dersiniz? 'Cüzdanım çalındı' dersiniz değil mi? Şunu demezsiniz; 'Benim cüzdanım yer değiştirdi' demezsiniz. Oyların yer değiştirmesi de çalınması ile aynı anlamı taşır. Benim oyum CHP adayına yazılıyorsa veya bir başka adaya yazılıyorsa bu çalınmadır. Başka izahı yok. Nitekim sayımlarda da bu ortaya çıktı. YSK da bütün bu delilleri dikkate alarak seçimlerin yenilenmesine karar verdi."
İmamoğlu: Yenilenen seçim, bir demokrasi süreci mücadelesidir. Bu, sadece bir yerel seçim değildir. "1 Nisan tutanağı 24 bin 57"CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu da Küçükkaya'nın "Aynı soruyu size de sormak isterim. Ben bir İstanbul seçmeniyim, herhangi bir kusurum, ihmalim yok, oyumu kullandım, yine kullanacağım. Ben bu seçime niye gidiyorum ve Sayın Binali Yıldırım'ın sözlerini nasıl yorumlarsınız?" sorusu üzerine, "Oyların tekrar sayılmasını istedik ama CHP istemedi' yorumu tamamiyle yanlış bir yorum." ifadelerini kullandı. İmamoğlu, şunları söyledi: "31 Mart gecesine dönelim hızlıca hatırlayalım. Hatta saat saat hatırlayalım. 31 Mart gecesinde öncelikle yaklaşık 1 saat olmadı ki seçim kapanalı, televizyon kanallarının bir kısmı aynen burada göründüğü gibi, yüzde 63,84 rakibimize, yüzde 33,99 bize diye bir açıklamayla yasakları çiğneyerek nereden güç alıyorsa bir süreç başlattı. Daha sonra bu süreç devam etti. Hatta burada sizin fotoğrafınız var. Çünkü 'Anadolu Ajansından yaklaşık 2 saat 30 dakikadır veri alamıyoruz.' diye yayın yapıyordunuz bu esnada. Bu veri almama kısmı tam 12 saate yakın sürdü. Örneğin, 23.30'da Anadolu Ajansı oylar yüzde 98,8 geldi, kafa kafaya olduğu andan itibaren ne olduysa Sayın Yıldırım 'Ben seçimi kazandım' diye açıklama yaptı. Bu bir sürecin 'Şu kadar sandık sayıldı ve ben seçimi kazandım' diye tam saat 23.25'te açıklama yapıldı ve ne tesadüftür ki tam o esnada Anadolu Ajansı veri yayınını kesti." Daha sonra AK Parti İl Başkanının AK Parti adına açıklama yaptığını ve saat 04.35'te "3 bin 870 oyla seçimi kazandık." dediğini dile getiren İmamoğlu, "Sayı verdi kendi elindeki tutanaklara göre. Ondan yaklaşık 2 saat önce biz elimizdeki verilerle 30 bin 86 sandığa göre artık sonuç değişmeyeceği için dedik ki 'Hayır, biz seçimi kazandık.' Ve o günün sabahında YSK Başkanı süreci sona erdiren açıklamasını yaptı, bizi teyit eden. Şimdi '29 binden indi diyor' Sayın Yıldırım tutanak burada, 1 Nisan tutanağı 24 bin 57. İlk tutanak sayısı 24 bin 57. Şimdi burada şunu unutmamaları lazım, birkaç aşaması var oy sayımın ve 24 bin 57 oyla başlayan süreç günün sonunda 13 bin 729'a indi." diye konuştu.
İmamoğlu, Küçükkaya'nın, "Nasıl olur da aynı zarfın içinden çıkan 4 pusuladan 3'ü geçerli, biri geçersiz sayılır?" sorusuna, sayıların önemli olduğunu anlatarak, "20 bin 388'e maddi hatalardan sonra sayı indi. Öyle 29 binden 13 bine değil. Sonra geçersiz oylar sayıldı. 320 bin civarında. Geçersiz oylar sayıldı. Geçersiz oylarla beraber sayı 13 bin 888'e indi. Sonra AK Parti yetkilileri 'sondaj yapacağız' dedi, sandık sandık talepte bulundular. Bunlar da sayıldı ve 13 bin 729'a indi. Zira o sandıklar sondaj yaptıkları 57 sandıkta bizim adımıza artı oy çıktı." dedi. YSK'nın daha sonra bir karar vererek son tutanakta 24 binden 14 bin 657'ye inen bir oy oranını açıkladığını anlatan İmamoğlu, oy pusulalarıyla örnekler vererek 4 pusulanın sadece İBB seçimlerinin iptal edilmesinin olası bir şey olmadığını söyledi. İmamoğlu, "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimleri 31 Mart'ta tertemizdir ve anamızın ak sütü gibi helaldir. Bu süreçte 'çaldılar'... Allah aşkına kime? 'ben de bilmiyorum' olmaz. Çaldılar lafı olmaz. Kime söylüyorsunuz? AK Parti'li sandıkta görev yapan kardeşlerime mi söylüyorsunuz? Oradaki İYİ Parti'yi MHP'li, Cumhuriyet Halk Parti'li sandık kurulu üyelerine mi, sandık kurulu başkanlarına mı söylüyorsunuz? Kime söylüyorsunuz? YSK'nın raporunda 'çaldılar' yok ama meydanlarda çaldılar var, caminin önünde çaldılar sözü var. Kim çaldı Allah aşkına?" ifadelerini
Yıldırım: (İBB'de Verilerin kopyalanması) Üç tane dışarıdan uzman da görevlendirme yaptı. Bir kere bu bu başlı başına fecaat bir şeydir. "Biz elimizdeki verilere göre konuşuyoruz"AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım da, oy farkının azalmasına ilişkin, "Olayları çarpıtmanın gereği yok. Açık konuşalım. 29 bin fark 13 bin 729'a indi mi? Aradaki nihai fark 13 bin 729. Başlangıçta ne kadardı? Ekrem Bey'in açıkladığı 29 bin 504 küsur. Kaldı ki Ekrem Bey ilk açıklamasını saat 9'da yaptı. Akşam 9'da. 'Biz yüzde 54'üz, rakibimiz yüzde 44. Dokuz puan öndeyiz.' açıklamasını yaptı. Benim ilk açıklamam saat 11.25'tir. 11.25'e göre eldeki bilgilere göre biz 'Seçimi kazandık.' dedik. Bu hata değildi. O gün eldeki verilere göre bizim hesaplarımıza göre, kalan miktarlar da hesap edildi ve kazandığımız ortaya çıktı. Orada bir hata yok. Anadolu Ajansı niye yayını kesti, kesmedi o benim işim değil. Biz elimizdeki verilere göre konuşuyoruz. Bizim orada müşahitlerimiz var. Elimizde mazbatalar var. Ona göre genel merkezden biz teyit de ediyoruz."diye konuştu. Yıldırım, 4 pusuladan sadece birinin geçersiz sayılmasına ilişkin ise şunları söyledi: "Bu tamamen bir aldatmacadır. '4 ayrı pusula var. Ama itiraz edilen büyükşehir belediye başkanlığı oyu. İlçeler içinde itiraz var mı? Var. Maltepe için MHP, Büyükçekmece için AK Parti, Sancaktepe için de CHP. yani CHP niye Sancaktepe'ye itiraz etti, neden tamamını saydırdı? Demek ki orada bir şüphesi var. İtiraz olan oy pusulası sayılır. Bu kadar basit bir iştir. '4 pusulanın 3'ü temiz, biri neden çalındı? gibi işi çarpıtmanın bir anlamı yok. Bu bu kadar basit." Oyların sayımının ayrı yapıldığını anımsatan Yıldırım, zarf aynı olsa da oyların ay ayrı sayıldığını yineledi.
İsmail Küçükkaya Binali Yıldırım'a, "31 Mart'ta bitti seçim. YSK bir karar verdi 6 Mayıs'ta. Şimdi biz tekrar bir seçime gidiyoruz. Bu seçimi biraz anlatmanızı isteyeceğim. Bu neyin seçimi? Biz İstanbul seçimine mi gidiyoruz? Yoksa bu seçimin manası ne sizin açınızdan? 2 kampanya yapmış oldunuz. Neredeyse 6 aylık bir kampanya yaptınız. Sizin kampanyanızda da birtakım değişiklikler var. Mesela Sayın Erdoğan, Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın AK Parti lideri de geri planda kalmış görünüyor. Biraz bunu değerlendirir misiniz?" şeklinde soru yöneltti. Yıldırım, "Doğru. 31 Mart'a takılmayalım. Bir kere Ekrem Bey şunu söyledi: 'Biz yeniden sayılmasına itiraz etmedik' dedi. Bu kocaman bir yalan. Elimizde İl Seçim Kurulu'nun, CHP'nin müracaatı var. Gece saat 22.00'de ve 5 dakika içinde aldığı ret kararı var. Aynı zamanda biz Yüksek Seçim Kurulu'na da bunu götürdük. Dolayısıyla Yüksek Seçim Kurulu, 'il bizden daha iyi bilir'. O da ret kararına uydu. Sadece şunu söyledi: 'Başlayan sayımlar varsa ilçelerde o da devam etsin'. Yoksa tamamının sayımını asla kabul etmedi Cumhuriyet Halk Partisi. Bunun altını çizerek söylüyorum." dedi. "Tamamı sayılsaydı ne olacaktı? Sonuç değişecekti." diyen Yıldırım, "Biz bunu Maltepe'de gördük. Maltepe'de tamamı sayıldı. Ekrem Bey'in kazandığı oylar, bizim kazandığımız oylar aradaki fark 808 oy. 1080 sandıkta. Bunu 39 ilçeye yayın, sonuç ortaya çıkıyor. Açık ara seçim bizim lehimize olacaktı. Velev ki Ekrem Bey'in lehine olsun. Bizim istediğimiz ortadaki şüpheler, şaibeler yolsuzluklar, özensizlikler kalksın ve bir daha bu seçim tekrarlanmasın, biz bunu istedik. İstanbul halkını düşünerek bunu istedik maalesef bu konuda beklediğimiz anlayışı görmedik. Bunu söyleyeyim." diye konuştu. Binali Yıldırım, şimdi 23 Haziran'a doğru gidildiğini ve bir hafta süre kaldığını kaydederek, "Söylemlerimde benim hiçbir değişiklik yok. Baştan beri ben İstanbul'u konuşuyorum. İstanbul'u anlatıyorum. Eğer 31 Mart'tan önceki kampanyamı da izlediyseniz ben organik bir kampanya yapacağım, İstanbullu vatandaşlarımızla buluşacağımı, esnafıyla, çalışanıyla, emeklisiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, kadınlarla, gençlerle, aynen de bunu yaptım. Yapmaya da devam edeceğim." şeklinde konuştu. Yıldırım, Küçükkaya'nın "Beka söylemi vardı mesela. Sayın Cumhurbaşkanı çok fazla ön plandaydı. Bunlar bir değişim mi acaba, değil mi?" şeklinde sorduğu soruyu da, şöyle yanıtladı: "Şimdi şunu unutmayalım. Biz bir ittifakla seçime giriyoruz. Bir Cumhur İttifakı adayı olarak ben. Millet İttifakı'nın adayı olarak da Ekrem Bey giriyor. Dolayısıyla 2 ittifakta kimler var, partiler var. Milliyetçi Hareket Partisi, AK Parti bir tarafta. İYİ Parti, Cumhuriyet Halk Partisi diğer tarafta. Ayrıca HDP de Millet İttifakı'nı destekliyor. İttifakın içinde resmen yok. Yani böyle bir şey yok mu?" ifadelerini kullandı.
İmamoğlu: (İBB'de verilerin kopyalanması) Bu bir veri yedekleme işlemidir. Veri yedeklemek için de veri kopyalaması yapılır ve yedeklenir." "Bu CHP'nin işi değildir' dedim""CHP oyları yeniden saydırsaydı sonuç değişirdi" şeklindeki söylemlere ilişkin ne diyeceği ve 23 Haziran'daki seçimi nasıl değerlendirdiği sorulan CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu da, 31 Mart seçimlerinde saat 21.00 gibi yaptığı açıklamada, "Kendimizi mecbur hissettik. Anadolu Ajansı diye garabet, rezillik yaşıyoruz. Yüzde 64'te rakibimizi gösteriyor. Bizim girmiş olduğumuz yüzde 22 seviyelerindeki orana göre oranımız şudur." dediğini söyledi. İmamoğlu, televizyon kanallarının, Anadolu Ajansı'nın verileriyle yaklaşık 1,5 saatin üzerinde hukuksuz yayın yaptığını öne sürerek, şöyle devam etti: " 'Anadolu Ajansı beni ilgilendirmez' diyor Sayın Yıldırım. Bakanlarıyla görüşüyor. 'Benim bakanlarım, kabinem, herkesle görüşürüm' diye de açıklaması var. Bir başka şey saat 02.20'de benim açıkladığım 29 bin 408 verisi aynen şöyle, girdiğimiz veriler üzerinden 30 bin 86 sandığa göre artık sonucun değişme şansı kalmamıştır. Kalan sayıya göre, onun için 29 bin sayısı vardı. Daha orada girilmemiş 100 civarında sandık söz konusudur. Bu veriler üzerinden söyledik. 1 Nisan'daki veriler burada, birleştirme tutanağı burada. 24 bin 57, ne 29 bini? İşinize geldiği gibi rakamlarla oynamayın. Yalan ifade, yanlış ifade, uydurma ifade hoş bir şey değil. İtiraz etmedik demedim. Bu CHP'nin işi değildir, dedim." YSK'nın gerekçeye göre karar verdiğini, sayıma göre yapmadığını belirten İmamoğlu, şöyle konuştu: "Sayımı yapan kişilerin hukuka aykırı olduğunu söylüyor. YSK'nın kararında çaldılar yok, sayımla ilgili hiçbir şey yok. Sadece ve sadece sandık kurulu üyelerine bakıyor. Daha önce öyle bir tespit yeteneği ortaya koydu ki Sayın Yıldırım veya ekip arkadaşları. Soyadına göre seçmeni tanıdıklarını söylediler, yüzüne bakıp seçmeni tanıdıklarını söylediler. Bunlara hiç kimse inanmaz. 2019'da yapılan bu yenilenen seçim bir demokrasi süreci mücadelesidir. Bu sadece bir yerel seçim değildir, ben seçilmiş belediye başkanıyım. Mazbatasını almış 18 gün görev yapmış seçilmiş belediye başkanıyım. Yenilen bir demokrasi mücadelesidir. Hakkımızı gasbedenler 16 milyonun hakkı, kul hakkı yiyenlere karşı bir demokrasi mücadelesidir. Geçmişte beka sorunu var diyenler, aynı kampanya, nerede aynı kampanya? Beka sorunu var diyenler, bunu kendileri de ifade ettiler, sadece başkalarına mal etmesinler. Bu süreçte hiç beka sorunu yok. Konu İstanbul'a döndü. Yenilen bir yerel seçimdir. Hakkımız yenmiştir, kul hakkı yenmiştir. Ama aynı zamanda derinden bir demokrasi mücadelesidir."
Küçükkaya'nın "İstanbullu bir seçmen olarak ben neden Ekrem İmamoğlu'na 23 Haziran seçimlerinde oy vereyim?" sorusu üzerine İmamoğlu, şunları söyledi: "(31 Mart akşamını geçelim) dedi Sayın Yıldırım. Geçemeyiz. 31 Mart akşamı yaşananlar, sonrasındaki süreç ve sonrasındaki YSK süreci çok mühimdir, çarpıcıdır. 31 Mart gecesi dizilimini söylüyorum; AA'nın veri girişi daha sonra Sayın Yıldırım'ın 'Kazandık' demesi, daha sonra İl Başkanının sayı vermesi... Tam o saatlerde bütün İstanbul 'Gönül belediyeciliği kazandı' diye afişlerle donatılıyor. Bu mümkün mü? Bu nasıl bir hazırlık. Biz, tutanaklarımızı sağlam tutmasaydık, tutanaklarımızı alıp merkezimize getirmeseydik, on binlerce insan bu mücadeleyi vermeseydi, o gece bu iş biterdi. Böyle bir kurgu sürecidir çok net. Ama biz mücadelemizi verdik ve gönülden söylüyorum ki o işte görev yapan yüz binlerce insanın hakkı vardır. Biliyorlar bunları. Benim AK Parti ilçe başkanı kardeşlerim var. Ben ilçe başkanlığı yaptım. 13 ilçe seçimi yönettim. Maddi hatalar olur, düzeltilir, ardından karar verilirse geçersiz oylar sayılır ama yeniden bir seçimin oylarının sayılması diye bir şey yok, karar yok Mustafa Kemal Paşa'da verilen karar gibi. YSK'nın böyle bir refleksi yok, böyle bir içtihadı yok. Kime göre, neye göre? O bakımdan bu süreç bir kurgudur. 'AA Genel Müdürü ile görüşmedim' demek, bana hiç doğru gelmiyor. Öyle bir şey yok, inanmıyorum en azından, inancımı söylüyorum. Bu süreçte tek bir cümle bile edilmemesi bence sıkıntı yaratır. 'AA yanlış yapmıştır, insanları yanıltmıştır demek' o akşam adına verilmesi gereken cevaptır." "AA veri akışını niye kesti?" sorusu üzerine İmamoğlu, "İşine gelmediği için. Çok net. Gönül belediyeciliği afişleri İstanbul'da niye yaygınlaştı. Kazanan belli değil. Biz, demokrasi, hak, hukuk, adalet mücadelesi veriyoruz, kul hakkı yiyenlere karşı mücadele veriyoruz. Demokrasi sürecini sıkıntıya uğratanlara karşı mücadele veriyoruz. Aynı zamanda biz, İstanbul mücadelesi veriyoruz. Normalleşme, güler yüzle kucaklaşma, İstanbul'da temiz bir yönetim mücadelesi veriyoruz. Kibirden arınmış, 'Ben bilirim' diyen değil, milleti kucaklayan, milletle düşünen, insanlarla kucaklaşan... Bunun için 23 Haziran'da herkesin oyuna talibiz. 23 Haziran'a kadar biz, AK Parti sürecinde siyaset yapanlara bile halkı hatırlattığımız için AK Partili kardeşlerimden de oy istiyorum." diye konuştu.
Yıldırım: Su indirimi, AK Parti grubunun önergesiyle oylandı ve çıktı, ittifakla kabul edildi. Ekrem Bey'in önerdiği indirim tarzı değil. Bizim önerdiğimiz indirim tarzı kabul edildi. "Aradaki fark 13 bin 729"AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım da Küçükkaya'nın "Ben neden Binali Yıldırım'a oy vereyim?" şeklindeki sorusu üzerine de İmamoğlu'nu eleştirerek, "İthamlar var. Yani kul hakkı yemek, efendim kibir abidesi olmak, kibirli olmak. Yani bunlar kime adresliyor? Seçime beraber girdik." ifadelerini kullandı. Yıldırım, seçim sonrası yaşanan olaylara ilişkin bir hukuk mücadelesi vererek haklarını aradıklarını dile getirerek, şunları söyledi: "Neticede bu seçim tekrarlanıyor. Bu ilk defa olan bir şey değil. Bu başka yerlerde de oldu. Biz çok istemedik tekrarlanmasını, hala ısrarla söylüyorum. CHP tamamının sayılmasına direnmesiydi bu seçim bugün tekrarlanmayacaktı. Bunun altını bir daha kalınca çiziyorum. Biz bunu yüzde 10 oy sayımından araya çıkan farkı görünce rahatlıkla söyleyebiliyoruz." İmamoğlu ile birbirine yakın oy aldıklarını, en son sayım işi bittikten sonra mazbata düzenlenirken aradaki farkın 13 bin 729 olduğunu dile getiren Yıldırım, "Birbirine yakın verilmiş iki oy. Şimdi gelelim, 31 Mart'ta Anadolu Ajansı ile görüşmedim. Görüşsem 'Görüştüm' derim. Benim en tahammül edemeyeceğim şey Ekrem Bey, yalan konuşmak." dedi. Binali Yıldırım, "Niye kesilmiş olabilir efendim veri akışı?" şeklindeki soruya da "Ben ne bileyim? Benim görevim değil ki Anadolu Ajansının veri akışı. Ben size çok açık söyledim, biz elimizdeki bilgileri işleyerek seçimi takip ettik. Hep de böyle yaparız. Bu sefer de böyle yaptık." şeklinde konuştu. Yıldırım, bakanlarla görüşmesiyle ilgili bir algı oluşturulmaya çalışıldığını sözlerine ekledi.
AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Yıldırım, "Vaatler neden bugüne kadar yapılmadı?" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Bunu saatlerce anlatabilirim. 25 yıldır biz İstanbul'a çok hizmet yaptık. AK Parti belediyeciliği, İstanbul'a çok şey kazandırdı. 1994'te kişi başı 14 litre su veriliyordu, şimdi 101 litre su veriliyor. Istranca'dan 180 kilometreden, Cumhurbaşkanımızın belediye başkanlığında İstanbul'un suyu akmıyordu, su getirildi. Melen'den Sakarya'dan 230 kilometre mesafeden İstanbul'a su getirildi. Bu İstanbul'a yapılan hizmet. Öyle olduğu için 101 litreye. Gelecek 40 yılının suyu var. Arıtma yüzde 9'du Haliç'in halini biliyorsunuz şu anda yüzde 99,5. Kanalizasyon, yağmur suyu hiç yoktu şimdi yüzde 70. Gelelim ağaç ve yeşil alana. Yeşil alan miktarı 10 milyon metrekare, şu anda 60 milyon metrekare. 3 milyon 450 bin ağaç dikilmiş. Bin 500 otobüs vardı İstanbul'da, şu anda 6 bin 500 otobüs var. 24 kilometre metro vardı. Bu yıl açılacaklarla beraber 376 kilometre. 233 var. 32 bin 700 metroyla taşınan yolcu sayısı da 4 milyon 500 bin. İstanbul içinde 30 kilometre tünel var." Su indiriminin kendi vaatleri arasında olduğunu aktaran Yıldırım, "Su indirimi, AK Parti grubunun önergesiyle oylandı ve çıktı, ittifakla kabul edildi. Ekrem Bey'in önerdiği indirim tarzı değil. Bizim önerdiğimiz indirim tarzı kabul edildi. Nüfusu fazla olanlar daha az su parası ödeyecek." diye konuştu.
İmamoğlu: İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi 23 Haziran'da Allah'ın izniyle yüz binlerce insanın katkısıyla güvenli olacaktır ve bizim itiraz etmeye gereğimiz kalmayacaktır. "Bizim birçok projemiz kopyalanıyor"CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu da "18 günde ne yaptınız anlatır mısınız?" sorusu üzerine, "Yıldırım'ın bir önceki soruda, 'Ekrem Bey'in yalan konuşması' cümlesine müdahale etmememin sebebi programa olan saygımdandır. Bu sürece farklı bir cevap da vermeyeceğim, o da benim aile edebimdendir. Ben yalan konuşmam, Onu ifade edeyim kimseye de böyle bir ithamda bulunmam." ifadelerini kullandı. İmamoğlu, öncelikle 23 Haziran sürecine dair verdiği rakamların belgeler üzerinden olduğunu anlatarak, "Algı yaratılıyor. 6 ilçede yapılan. Sandık bölgeleri belli, oluşan fark, 600 bin seçmeni kapsıyor oluşan fark 469. Artısıyla eksisiyle Binali Bey'in adına pozitif fark budur. Esas fark geçersiz oylardandır. Yanlış kampanya yönettiniz. Kampanyada 'ampule bas' şeklinde yaptığınız sloganla oldu. Geçersiz oyların geçersiz sayılması, bizde daha az oldu, sizde daha çok oldu." dedi. Bugün geldikleri noktada vadettiklerini tek tek yerine getirdiklerini vurgulayan İmamoğlu, şöyle konuştu: "Bizim birçok projemiz kopyalanıyor. Örnek veriyorum, ulaşım indirimi. Biz açıkladığımızda 'Parayı nereden bulacaksınız?', 'Hesap yapmayı bilmiyorsunuz.' dediler. Kendileri söylediler. Başkaları, 'Kimin parasını kime dağıtıyorsun' dediler. Su indirimi. Doğrudur kendileri de açıklamış olabilir ama biz gündeme getirdik. 25 yıldır yaptıkları, elbette yapacaksınız. 25 yıl bu millet irade gösterdi, tabii ki yapacaksınız. 1994'te seçildiniz Sayın Cumhurbaşkanı o dönem başkan oldu, iyi de bir dönem geçirdiler ama bugün bizim 18 günde yaptıklarımızı kendinize mal etmenin bir anlamı yok. Bunlar bizim önergelerimiz. Dini bayramlarda olduğu gibi milli bayramlarda ve resmi bayramlarda tatil olması, bizim önerimiz, su indirimi bizim önerimiz. Biz yazdık yazıyı ben yazdım, bizzat altında imzam var. Ulaşım indirimi bizim getirdiğimiz... Dolayısıyla biz taahhüt ettik, yerine getirdik. Bence alkışlasalardı daha mantıklı olurdu ama doğru bir şeye kopya da çekseler, eşlik de etmeleri... Zaten de öyle olmaları doğru hep beraber evet diyeceğiz." Bu sırada Yıldırım'ın, '"Yazıyı yazdığınızda Ankara'da mıydınız, İstanbul'da mı?" sorusunu yöneltmesi üzerine araya giren Küçükkaya, "Karşılıklı diyalog yapmayınız. İstirham edeceğim kuralımıza aykırı." dedi.
"İstanbul'da 25 belediye kazandık"Programda, Küçükkaya'nın isteği üzerine Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım'a soru yöneltti.
İmamoğlu, "Tekrar soruyorum. Sayın Yıldırım, Anadolu Ajansı'nın o akşam yaptıkları sizin için ne ifade ediyor? Birincisi bu. Bunun cevabı benim için çok önemli. 12 saat veri verememesi ne ifade ediyor?" diye sordu.
Bu sırada İsmail Küçükkaya'nın araya girmesine tepki gösteren İmamoğlu, "Müsaade edin ama. Soruma mı karar vereceksiniz?" dedi.
Bunun üzerine Küçükkaya da "İstediğinizi sorabilirsiniz. Anladığım şuysa siz bu açık oturumda da 31 Mart ağırlıklı olarak kalmak istiyorsunuz." dedi.
Ekrem İmamoğlu ise "Kısıtlama mı getiriyorsunuz. O zaman müsaade edin ama. Soru bütünlük içinde. Oradan oraya geçmeyeceğim. İptal edilen ve yenilenen seçim üzerinden soru soruyorum. İçinde birkaç soru birleşebilir." ifadelerini kullandı.
Sorusuna devam eden İmamoğlu, "Bakanlarla yaptığınız görüşmeleri çok doğal ve normal karşılarken Anadolu Ajansı ile hiç görüşmediğinizi ifade ediyorsunuz. O gece yapılmasını normal mi karşılıyorsunuz? Sabaha karşı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin tüm bilboardlarını gece yarısı, 2-3'den sonra 'Gönül belediyeciliği kazandı' diye donatılmasının talimatı kim tarafından verildi? Hangi yetkiyle verildi. Son olarak ben hala 'Çaldılar'ın muhatabının kim olduğunu merak ediyorum." diye konuştu.
Binali Yıldırım, "Anadolu Ajansının yayın kesmesinin sebebini Anadolu Ajansı yetkilileri açıklamalı. Bu benim işim değil bir kere bunu söyleyeyim. Normal bir şey değil, kabul ediyorum ama sorumlusu ben değilim. Bu sorunun cevabı bu." dedi.
İstanbul'da 25 belediye kazandıklarını ifade eden Yıldırım, "Büyükşehir Belediye Başkanlığı Meclis üyelerinin 180 tanesini kazanmış. Millet İttifakı, Cumhuriyet Halk Partisi ve diğerleri 130 tane kazanmış. Ne yapacaktık yani? 'Seçimi kaybettik' mi diyecektik? Bundan gayet doğal bir şey yok ki. 25 belediye kazanmışsınız 39 belediyeden. 14 de karşı taraf kazanmış. Ayrıca Büyükşehir Belediyesinde 50 fazla meclis üyesi kazanmışsınız. Yani ben onu anlamakta zorlanıyorum." şeklinde konuştu.
Bu sırada araya giren İmamoğlu, "Herhalde sorum anlaşılmadı. Bilboardlara, afişlere 'Gönül belediyeciliği' afişleri ne için asıldı?Talimatı kim verdi? Gece saat 02.00'da. Büyükşehir Belediyesi afişlerine, bilboardlarına üst geçitlerine bu talimatı kim verdi? Bu doğru mudur? Bu yapılmalı mıydı? Daha sonuç belli değil. YSK kararı açıklamamış?" dedi.
Yeniden söz alan Binali Yıldırım, şöyle konuştu:
"Herhalde anlatamadık arkadaşa, Ekrem Beye. Çok açık bir şey söylüyorum. 39 belediyenin 25'ini, 1 Milliyetçi Hareket Partisi, 24 AK Parti ve nüfusun da yüzde 65'ini teşkil ediyor, kazanmışız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin toplam meclis üye sayısı 320 veya 310, 180'ini kazanmışız. Millet İttifakı da 130'unu kazanmış. Yani arada 50 tane fark var. Çoğunluk Cumhur İttifakı'nın. Yani sonuç buyken kaybettik mi diyecektik. Tabi ki kazandık ve o afişler partimiz tarafından asıldı. Bu gayet doğal bir şey. Nitekim bir iki gün sonra onlar da astılar. Onlar astıkları zaman Yüksek Seçim Kurulu karar vermemişti. en fazla 3 gün içinde onlar da astı."
Yıldırım: Her seçimin sonucu kabul edilir ama nasıl seçim bir hukuki bir işlemse seçim sonucu sayımda da itiraz süreci icap ederse yine olur. Ama bu sefer belki biz etmeyeceğiz, Sayın Ekrem Bey edecek. Ben iki taraf için de bunun normal bir şey olduğunu düşünüyorum Verilerin kopyalanmasıAK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, Ekrem İmamoğlu'na "Siz gelir gelmez hemen Büyükşehirin bütün veri tabanını kopyalama talimatını neden verdiniz, neden böyle bir şeye ihtiyaç duydunuz, bunun kişisel verileri koruma kanununa aykırı olduğunu bilmiyor muydunuz, yoksa sizin hukukçularınız sizi yanılttı mi?" şeklinde soru yöneltti.
İmamoğlu da, özellikle Yıldırım'a bir şeyi hatırlatmak istediğini belirterek, "Kendi cümleleriyle hatırlatıyorum. Bu soru o zaman Sayın Yıldırım'a soruldu, aynen şu cevabı verdi. 'Bir belediye başkanı belediyesiyle ilgili her türlü işlemi, incelemeyi yapabilir.' dedi.
Bunun üzerine araya giren Yıldırım, bunun devamını okumasını istedi. İmamoğlu da, kendisine müdahale edilmesi gerektiğini belirtti. Yıldırım, "Böyle bir yere varamayız. Benim ifadelerim kısaltılarak anlatılacaksa bir algı..." şeklinde konuşurken, İmamoğlu da moderatör İsmail Küçükkaya'ya "Münazara eğer böyle devam edecekse, beni uyarın, ben de aynı tarza geçeyim." dedi. İsmail Küçükkaya da, kurallar olduğunu söylerken, İmamoğlu, "O zaman hatırlatın, kural hatırlatmıyorsunuz." diye konuştu. Ekrem İmamoğlu, belediyedeki veri kopyalanmasına ilişkin soruya , "Bu bir veri yedekleme işlemidir. Veri yedeklemek için de veri kopyalaması yapılır ve yedeklenir. Verdiğimiz talimatta 31 Aralık, yani yılbaşı, 31 Mart, yani seçim gecesi. 18 Nisan, yani bize mazbatanın teslim edildiği gün. Bunları milat kabul edilerek veri tabanlarının yedeklenmesi ve yine Büyükşehirde korunması..." şeklinde konuşu. Küçükkaya'nın "Niye yaptınız?" sorusu üzerine İmamoğlu, "Bakın İsmail Bey bir afaki değişiklik yapılabilir. O süreç içerisinde bir işlem yapılabilir. Bize de ihbarlar geliyor. Kaldı ki bu yapamadık, yetişmedi." dedi. Mahkemenin karanının hukuksuz olduğunu savunan İmamoğlu, "Hiç ilgisi, muhatabı olmayan bir kişinin, ne oldu bilemiyorum, hukuksuz bir karardır. Ancak, veri yedekleme, yani bu kadar basit, kolay bir işlemi başka bir yere taşımak." diye konuştu. Güvenlik açısından bir riskin olmadığını öne süren İmamoğlu, "Büyükşehir Belediyesinde, yine orada. Yani yedeklenerek muhafaza edildiği yer yine orası olacaktı ama olamadı. Biz bu işlemi istediğimizde, daire başkanı gelip bana 'Teknolojiyle ilgili brifler verdi, bunların yapılması doğrudur' diyen kişi. Sanki ajanlar basmış, ona silah dayatmış... ayıp, yazık, günah. Bu iş üzerinden kavram üretmek, iftiraları... Sayın Yıldırım'a süreci daha iyi analiz etmesini ve ilk fikrine dönüp bu süreci analiz etmesini dilerim, talep ederim. Bunu da uyarı olarak söyleyeyim." İmamoğlu, Yıldırım'ın "Bir belediye başkanı belediyesiyle ilgili her türlü işlemi, incelemeyi yapabilir." ifadelerinin olduğunu dile getirerek, "Bu kavramla, bu basit tanımla hareket ettiğimi kendilerini ifade etmek isterim." dedi. Binali Yıldırım da, buna mutlaka cevap vermesi gerektiğini belirterek, "Burada yanlış bilgi var, çarpıtma var." ifadelerini kullandı.
Küçükkaya'nın "Önümüzdeki hafta pazar günü yapılacak seçimden sonra herhangi bir itiraz olacak mı? Seçim sonucunu kabul edecek misiniz?" sorusu üzerine Yıldırım, şu yanıtı verdi: "İstanbullular, vatandaşlarımız bilsin, biraz teknoloji ile aram iyidir. Bu internet alt yapısını da biz yaptık. Veri yedeklemek ayrı iştir, kopyalama ayrı iştir. İstanbul'un verileri yedekleniyor hem de bir yerde değil iki yerde yedekleniyor. Veri yedeklemesi yapılmadan zaten hiçbir şekilde veri saklanamaz. Bir güvenlik meselesidir bu. Her an bir şey olur, veriler kaybolabilir. Yedeği mutlaka vardır, usül odur. Bir bilgisayarınızda bile yedekleme sistemi var. Bu bakımdan bunu düzeltme ihtiyacı duydum. Bu, bir. İkincisi de benim söylediğim cümlenin sadece ön kısmını Ekrem Bey ifade etti. Tabii ki belediye başkanının her şeyi inceleme yetkisi vardır ancak devamı var. Niye kopyalama ihtiyacı duyuyor? İstediği zaman, istediği bilgiyi maiyetindeki insanlar alır, getirir. Belediye başkanından bilgi saklayacak halleri yok. Bunu ifade etmek istedim. Benim söylediğim ile burada ifade edilen aynı şey değil. Kaldı ki 'mahkeme kararı yanlış' dedi. 'İlgisiz biri' dedi. İlgisiz de değil. Eyüp'ten seçilen, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi avukat. İlgisi de var. Bu veri kopyalama işi, bu bir FETÖ taktiğidir. FETÖ bunu yaptı geçmişte. Bir şey daha söylemekte yarar var. Üç tane dışarıdan uzman da görevlendirme yaptı. Bir kere bu başlı başına fecaat bir şeydir. Devletin memurları dururken, en hassas yerlere, kozmik odalara dışarıdan adam tayin edip, görev veremezsiniz." "Seçimin sonucunu kabul edecek misiniz?" sorusuna karşılık Yıldırım, "Her seçimin sonucu kabul edilir ama nasıl seçim bir hukuki bir işlemse demokratik bir işlemse seçim sonucu sayımda da itiraz süreci icap ederse yine olur. Ama bu sefer belki biz etmeyeceğiz, Sayın Ekrem Bey edecek. Ben iki taraf için de bunun normal bir şey olduğunu düşünüyorum. Umarım itiraz olmaz." dedi.
Yıldırım: İstanbul Türkiye'nin özeti. 81 vilayet var. Demografik yapıya baktığımız zaman bütün nüfus grupları var. Türkiye'nin ebrusu demek daha doğru mozaikten ziyade. Biz İstanbul'a çok güzel hizmet yapacağız. "Bizim itiraz etmeye gereğimiz kalmayacaktır"CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu da Küçükkaya'nın "23 Haziran'da seçim sonucunda siz ya da rakibiniz kazanırsa seçim sonucunu kabul edecek misiniz? Veri kopyalamayla ilgili de sözünüz olursa söyleyebilirsiniz." sorusu ve değerlendirmesi üzerine şunları kaydetti:
"Elbetteki seçimlere itiraz haktır. Bu hakkı kimsenin yok sayma şansı yoktur. Bizim böyle haddimiz de yok zaten. Haktır. Ama uydurma gerekçelerle itiraz yapmayız biz. Gerçekten gerekçe varsa elimizde, yani imzalı tutanaklar üzerinden bir sıkıntı görüyorsak elbette ki itiraz hakkımızı kullanırız. Dolayısıyla bizim sürece dair hep eleştirdiklerimiz bunlardı. Algı diye tarif edilen şey ve özellikle itiraz sürecinde algı diye tarif edilen şey, çok net aslında karşı tarafın yaptığı bir uygulama."
İmamoğlu, "Niye?' derseniz, 'Çaldılar.' Bakın bu soru cevaplanmadı. 'Kim?' diyorum. Yine cevaplanmadı. 'Bilmiyorum' olmaz. Yani bu binlerce defa tekrar edildi." diyerek, eleştirilerde bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "FETÖ uygulamalarını, nasıl olduğunu ben bilmem. Ben anlamam o işten. Ben hiç bilmem, görmem, hiç öyle bir tecrübem yok ama şunu net söyleyeyim, veri kopyalama işiyle ilgili bir örnek vereyim size. Veri kopyalama işlemi tam da o gerekçeler yazılırken Bakanlıkların dışına çıkarılmamasıyla ilgili kanun net iken, engelli, kısıtlı, zihinsel engelli, cezaevindeki kayıtlı seçmenlerin listelerinin AK Partiye verilmesidir. Örnek arıyorlarsa kişisel bilgilerin, verilerin nasıl kopyalandığıyla ilgili, nasıl kullanıldığıyla ilgili örnek veriyorum. Dolayısıyla bizim yaptığımız işlem çok masum bir işlemdir. Çok net. Ben eminim ki Sayın Yıldırım en az benim kadar bunu biliyor, masumiyetini. Ki o gün söyledikleri sözün ekine şunu söylemiştir, 'Belediye başkanı önce halkın önceliklerine baksın.' bunu demiştir. Bu kadar. Başka bir cümlesi yoktur. Bunun da altını çizmek isterim. Şunu ifade edeyim, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi 23 Haziran'da Allah'ın izniyle yüz binlerce insanın katkısıyla güvenli olacaktır ve bizim itiraz etmeye gereğimiz kalmayacaktır."
"VIP süreçlerinin çok daha netleşmesi gerekir bu ülkede"İmamoğlu, Karadeniz illerindeki ziyaretleri ile Ordu-Giresun Havaalanı VIP salonunda yaşanan olaya ilişkin soruya, "Trabzon memleket ziyareti. Daha sonraki Karadeniz ilçelerini gezmem... Orada çok nettir. Miting değil, bayramlaşma çağrısı. Muazzam bir karşılama, buluşmaya dönmüştür. Hem doğduğum şehir Trabzon, sonraki Giresun ve Ordu illerinde, sırasıyla ilçelerinde... Bu muazzam süreç bence bir tuzakla sona erdirilmek istenmiştir. Benim oradaki tavırlarım net, belli. Nasıl sükunete çağırdığım belli. Annemin orada düştüğü durum... Benim VIP diye bir derdim yok. Büyükşehir belediyesiyken de başka kapıları kullandım. Onu da ifade edeyim. Dolayısıyla benim öyle bir sıkıntım yok. VIP süreçlerinin çok daha netleşmesi gerekir bu ülkede. Çünkü geçenlerin haddi hesabı yok." yanıtını verdi.
Kendisini karşılayanların ve uğurlayanların bir şey organize ettiğini aktaran İmamoğlu, şöyle devam etti: "Ben indiğimde nereden çıkacağımı, birileri bana yol gösteriyor. Trabzon VIP'den geçtik. Ordu'dan neden geçirilmek istenmedi? Bilemiyorum. Orada söylediğimi anlattım. Ben ne söylediğimi biliyorum. Genel başkan yardımcısına da ne söylediğimi biliyorum. Buranın sakinleşmesi ve 'Artık gidelim öbür kapıdan.' dememle ilgili. Oradaki Vali Bey'le ilgili ne söylediğimle ilgili konuları biliyorum. Bu konu İstanbul'un konusu değil, İstanbullunun konusu, İstanbul'la ilgili sorunlar ve 31 Mart seçimi." Ekrem İmamoğlu, "Vali'ye hakaret ettiniz mi?" sorusuna da "Hakaret etmedim. 'Basitleşmiştir' demek hakaretse hakaret. Ama hakaret etmedim. Bu süreç çok nettir. Yasal süreç devam ediyor. Bizim de başka duyumlarımız var. Bize gelen bilgiler, belgeler ve hakaretleri vardır. Bakacağız. Vali'nin bir ay öncesinde. Niye bilmem. Tanımam kendilerini. Dolayısıyla ben hala 31 Mart seçiminde ve oraya gidişimizde başka kelimeler hiç bu kadar kimseyi rahatsız etmedi. 'Basitleşmiş' lafı bu kadar rahatsız ediyor ama bize 'Pontus, Yunan, terörist' dediler. Kimseyi rahatsız etmedi." cevabını verdi.
İmamoğlu: Vakıflarla, derneklerle tabii ki iş birliği yaparım. Temiz dernekler, vakıflar, makul seviyede iş birlikleri yaparsınız, faydalı işler üretirsiniz. "İmamoğlu'nun İstanbullulardan ve milletten özür dilemesi gerekir"İsmail Küçükkaya'nın "İzmir'de belediye başkan adaylığında yarışı kaybettiniz. 31 Mart'ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi için yarıştınız orada da seçimi geride bıraktınız. Bunun analizini yaptınız mı ?" sorusu üzerine Yıldırım, şunları söyledi:
"İzmir seçimi çok geride kaldı. 17-25 Aralık'ın gölgesinde biz bir seçim yaptık ve İzmir tarihinde bugün de geçerli alınabilecek en yüksek oyu aldık. Buradaki seçim sonuçlanmadı. Buradaki seçimin kaybedeni, kazananı yok. Her ne kadar Ekrem Bey, 'Ben seçilmiş belediye başkanıyım.' daha mazbata filan yokken Anıtkabir'e gidip 'Belediye başkanıyım' diye yazdıysa da burada kazanan bir belediye başkanı yok. Olsaydı zaten bu seçim yenilenmezdi. Hayretle izliyorum Ekrem Bey alışkanlık haline getirdi bu çarpıtmayı, doğru söylememeyi bir alışkanlık haline getirdi. En son sizinle yaşadık (Küçükkaya'ya hitaben) Ne dedi? 'Soruları İsmail Bey'den aldı.' dedi. Ben 'Almadım.' dedim. Siz de almadığınız yönünde açıklama yaptınız. Ondan sona 'Saadet adayının çocuğu İGDAŞ'tan çıkarıldı...' Kendisi çıktı, yalanladı. 'İstanbul Büyükşehir Belediyesi israfın içinde.' dedi. 'Web sitesine sadece 80 milyon harcanmış.' dedi. Sayıştay raporlarıyla yalanlandı. En yakın arkadaşı Fatih Portakal bile yayınında dedi ki 'Bu Ordu işi olmadı, yanlış olmuştur. Bizde görüntüler var RTÜK'e takılacağız diye yayınlamıyoruz.' dedi. Bence kabul etseydi Ekrem Bey, özür dileseydi iş bitmişti ama iki gün sonra düşündü, taşındı, 'basitlik' diye bir icatta bulundu. Bu da şüyuu vukuundan beter bir şey. Aslında şimdi validen özür dilemesi gerekir demiştim. Şimdi başka bir şey diyordum, İstanbullulardan ve milletten özür dilemesi gerekir çünkü millete yalan söylemiştir."
Yıldırım, seçimlerde İstanbul'un kararını vereceğini anlatarak, "Ben İstanbul'a güveniyorum. İstanbul için çok güzel hizmetler yaptık bugüne kadar. Daha fazlasını 23 Haziran'dan sonra inşallah bu yetkiyi İstanbullu bize verince yapacağız. İstanbul Türkiye'nin özeti. 81 vilayet var. Demografik yapıya baktığımız zaman bütün nüfus grupları var. Türkiye'nin ebrusu demek daha doğru mozaikten ziyade. Biz İstanbul'a çok güzel hizmet yapacağız." dedi.
İsmail Küçükkaya, müzik festivali açılışında olduğu sırada Ekrem İmamoğlu'nun Star TV-NTV ortak yayınında olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Bana çok sayıda mesajlar geldi. Sizin kurmaylarınızdan da geldi. Soruların verildiğini... Ben kimseye soru vermem. 'Açıklama yap' diye çok yoğun bir şekilde fakat ben onu üstelemedim. Çünkü böyle bir şey diyemez, akıl var, mantık var görmediğim bir insan. Lakin daha sonra çıkmak zorunda kaldım. Fatih Altaylı Habertürk'te benim sizi aradığımı, sizin soruları istediğinizi, soruları verdiğimi, sonra benim Ekrem İmamoğlu'nu aradığımı, 'Size de vereyim mi?' dediğimi. Bu absürt bir tartışmaydı ve ben bunu açıkladım. Dedim ki 'Böyle bir şey yok, ne benden birisi soru istedi ne de ben Ekrem İmamoğlu'nu aradım." Ertesi gün "Bu tartışma nereden çıktı" diye konuşmak için Engin Altay ile Mahir Ünal'ın yanına gittiğini anlatan Küçükkaya, "Henüz benim ismim daha ortada yokken, 2 partinin yetkilileri konuşmuşlar. Demişler ki, '10 soru AK Parti hazırlasın, 10 soru CHP hazırlasın moderatöre verelim.' Buna dayanak teşkil eden bir tartışmaymış bu. Onu da benim düzeltmem gerekiyor." ifadelerini kullandı. Kendisine olağanüstü bir cevap hakkı doğduğunu ifade eden İmamoğlu, şunları söyledi: "Sayın Yıldırım, yanlış bilgilendirilmiştir ya da 31 Mart gecesi gibi belki sayın oradaki yetkililerin kendisine verdiği bilgiyle 'Kazandım' açıklamasını yapmış olduğu gibi burada da ne yazık ki üzücü ifadelerde bulunmuştur. 'Yalan söylemiştir' cümlesini üstüne basa basa ifade etmiştir. Çok yazık, üzücü. Bu kibirli bir cümledir. Üzülerek izliyorum. Öncelikle benim oradaki ifademde İsmail Küçükkaya'nın ismi geçmiyor ama Sayın Yıldırım az önce 'İsmail Küçükkaya'dan' diye söyledi. Az önce tabiri böyle. Ben dedim ki, 'Bana gelen bilgi ki, Engin Bey bunu söylemiştir, karşı tarafın soruların belirlenmesi, soruların moderatöre verilerek, soruların bu şekilde sorulması. 10 soru siz hazırlayın, 10 soru biz hazırlayalım' şeklinde. Ben dedim 'Ben öyle bir şey istemiyorum.' Açık ve net. Siz yoksunuz İsmail Bey. Bakın bu konuşma daha siz yokken, daha hiç netleşmemişken..." Bu sırada araya giren Binali Yıldırım ise, "Siz konuşma yaparken İsmail Beyin moderatörlüğü belli olmuştu." dedi. Bunun üzerine Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım'a sözlerini kestiği gerekçesiyle tepki göstererek, "Tekrar söylüyorum. Benim oradaki ifadem nettir. 'Yalan söylemiştir' cümlesini kötü söz sahibine aittir diyerek kapatalım." şeklinde konuştu.
Yıldırım: Gelecek 5 yıl içinde yapacağımız projelerle çekeceğimiz yatırımcılarla 500 bin istihdam sağlayacağız Belediyeyle ilgili Sayıştay raporuModeratör İsmail Küçükkaya, Sayıştay raporunda, son 5 yılda 753 milyon liralık zarardan bahsedildiği, ihtiyaç dışı araç kullanımının 120 milyon, vakıflara ayrılan paraların da son 1 yılda 308 milyon lira olduğu iddialarını hatırlattı. "Siz belediye başkanı seçilirseniz bu tabloyu nasıl değiştireceksiniz?" sorusuna AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, Sayıştay raporunda öyle bir rakam olmadığını söyledi. Yıldırım, raporda 108 bin liralık bir usulsüz işlemden bahsedildiğini dile getirerek, "Bu yalan, yalan. Yalan olduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açıklandı, defalarca." dedi. Küçükkaya da, Sayıştay'dan bununla ilgili hiç yalanlama gelmediğini söyledi. Bunun üzerine Yıldırım, şöyle konuştu: "Geldi. Onu bilmenizi isterim. Yalnız memurların açıklamaları yer almaz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden de birçok yazılı açıklama yapıldı. Maalesef bu konu yeterince duyurulamadı, onların yerine biz duyurmak sorunda kaldık. Böyle bir şey yok. Kısacası yalan. 'Doğru değil' diyelim, Ekrem Bey alınmasın. Nitekim o televizyon programında biz düzeltmeyi yapınca 'Doğru değilmiş, ne güzel.' dedi kendisi böyle bir geçiş yaptı. Değerli arkadaşımızın maalesef bu konularda daha ilkeli davranmasını beklerim. Bugüne kadar ortaya atıp kafa bulandırmaya çalıştığı bütün meselelerin doğru olmadığı ortaya çıktı. Bunları tek tek isterseniz sayalım ama ben bunları konuşmaktan zül duyuyorum. Ben İstanbul'u konuşmak istiyorum." Yıldırım, vakıflarla ilgili de açıklamalar yapıldığını belirterek, "Zaten belediyeler vakıflara nakdi kaynak aktaramaz." dedi. Küçükkaya'nın "Arazi, bina verir." sözleri üzerine Yıldırım, "Veriyor, vakıflar ne yapıyor peki. Bu vakıflar öğrenci yurtları yapıyor, eğitime destek veriyor, sosyal faaliyetler, sosyal sorumluluk projeleri yapıyor. Yaptıkları iş tamamen kamu yararı. FETÖ'nün nasıl beyin yıkamak için gençleri devşirip sonunda da 15 Temmuz gibi belayı başımıza sardıysa, vakıflar da o tehlikeleri bir daha yaşamamak için bu işleri yapıyor." dedi.
İsmail Küçükkaya, İmamoğlu'na "Belediye başkanı seçilirseniz, israf dediğiniz düzen, rakamlar, vakıflara aktarılan paralar veya kötü ekonomi yönetimini nasıl çözeceksiniz? Binali Bey'in 'yalan' dedikleri yalan mı doğru mu açıklar mısınız?" sorusunu yöneltti. Bu soruya İmamoğlu, şu yanıtı verdi: "İstanbul'un şu an en büyük sorunu yoksulluk ve mali süreciyle ilgili derin problemler ve israf. Biz, israf, tasarruf ve seferberlik kelimelerini çok önemsiyoruz. Belki birilerinin canını acıtıyor ama kul hakkı meselesini de çok önemsiyoruz. Artık kelimelere takılmıyorum, nasıl söylerlerse söylesinler ama Sayıştay denetiminden çıkan raporu getirdim. Arzu ederlerse Sayın Yıldırım'a takdim ederim. Söyleyeceklerimin de sayfa sayfa konuları mevcuttur. Sayıştay raporunda İETT ve İSKİ'de, büyükşehir belediyesi yönetimiyle beraber toplam yapılan usulsüzlüklerin 753 milyon liraya ulaştığı... Burada Sayıştay raporu konuyu anlatır. Altına hesap kitap yapmaz. Örnek; belediye taşınmazları işgal olarak kullandırılıyor, işgaliyelerin sadece yüzde 20'sinden tahsil