ÖZLEM DOĞAN
Avrupa Birliği Liderler Zirvesi'nde; Fransa, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin istediği olmadı, Türkiye'ye yönelik ağır yaptırım alınması talebi onaylanmadı. AB'nin Türkiye ile ilişkilerinin gelişmesinde stratejik çıkarı bulunduğu vurgulandı. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saynur Derman, Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vişne Korkmaz ve Akademisyen Prof. Dr. Esat Arslan, AB ve ABD’nin yaptırım kararlarını Milat’a değerlendirdi.
Savunmada gelişmemizi istemiyorlar
Yaptırımların Türkiye’nin müttefiklerinin niyetini görmek açısından önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Vişne Korkmaz, “Türkiye hem egemenliğini hem toprak bütünlüğünü hem de vatandaşlarını korumak için S-400 savunma sistemlerini aldı ve bu aşamada her türlü diyaloğa açık oldu. Türkiye’nin haklı nedenleri ABD tarafından reddedildi, bazen de sürüncemede bırakıldı. Türkiye S-400 kararından da kendi hava sistemlerini geliştirmekten de vazgeçmeyecektir. Zaten yaptırım kararlarındaki esas amaç Türkiye’nin savunma sanayindeki gelişmesine engel olmak” dedi.
Kararlıyız, yaptırım korkutamaz
ABD’nin de AB’nin de Türkiye’den vazgeçmek istemediğine dikkat çeken Korkmaz, “Eğer Türkiye ile müttefiklikten vazgeçmiş olsalardı bu süreç hızla işler ve CAATSA yaptırımları çoktan devreye girerdi. İsrail’de F-35’ler var. S-300’e sahip olan Yunanistan’a da yaptırım uygulanmadı. Dolayısıyla müttefikleri arasında çifte standart uyguluyorlar. ABD Türkiye’yi kaybetmek istememesine rağmen müttefikleri arasında ayrım yapıyor. Türkiye’nin kararlılığı ortada, yaptırımlara hazırız” ifadelerini kullandı.
Türkiye’yi doğrudan karşılarına alamazlar
Türkiye’nin elinde önemli kozları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Saynur Derman, “AB Türkiye’yi doğrudan karşısına almak istemez. Türkiye her şeyden önce NATO üyesi bir ülke. AB’deki Fransa’nın karşı çıkmasının nedeni de Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki pazar payında yer almak istemesidir. Fransa’nın bu tutumu da kendi iç politikasında; bundan sonraki seçimlerde Macron’un siyasi üstünlük elde etme çabasıdır. AB içerisinde Fransa’nın çok etkin olmadığını gördük. Bu da Fransa için bir prestij kaybı oldu. AB’den yaptırım kararı çıkmayacağı belliydi. Bununla birlikte ABD seçimlerinin son etkisi de önemli. Joe Biden uluslararası örgüt yanlısı, Trump gibi iş adamı zihniyetinde değil. Bundan sonraki politika uluslararası ilişkiler; klasik çıkarlar çizgisinde ilerleyecektir ve daha açık diplomasi olacaktır” şeklinde konuştu.
Klasik Yunan politikası
ABD kongresinin CAATSA kararının AB yaptırımları için yeterli görülmediğine dikkat çeken Prof. Dr. Esat Arslan, “AB yaptırım kararlarının ABD uygulamaları görüldükten sonra bir başka mecraya girebileceği düşünülebilir. Yunanistan-GKRY ikilisi Fransa ile birlikte özellikle Doğu Akdeniz konusunu önce sorunsala daha sonra uluslararasılaştırmaya çalıştı. Bizzat Miçotakis Türkiye-Yunanistan meselesini Türkiye-AB meselesi haline getirdiklerini söyledi. Bu kuruluşundan bu yana klasik Yunan politikasıdır. Yunanistan Mudanya Ateşkes Müzakereleri’ne bile katılamamış, bunu İngiltere üstlenmiştir. Türkiye Yunanistan arasında olması gereken Mudanya Ateşkes Anlaşması’nda Yunanistan’ın imzası yoktur. Öte yandan Oruç Reis’in Antalya’ya çekilmesinin AB tarafından not edilmesi AB’nin Mart 2021 zirvesinde AB’nin ABD’nin Türkiye açılımını görmesi açısından bir ön alma olarak değerlendirilebilir” diye konuştu.