Türkiye, bölgede toprak bütünlüğünün teminatıdır

Ortadoğu ve terör uzmanı Dr. Abdullah Manaz, Türkiye ile Rusya arasında İdlib''de silahlardan arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin alınan kararla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin baskıları neticesinde İdlib’in işgalinin önlendiğini vurgulayan Manaz, Türkiye’nin odağının 15 Ekim’den sonra Fırat’ın doğusunda olacağını söyledi.

Ezgi ÇelikAnkara

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçekleştirdiği kritik Soçi zirvesi gündemde geniş yankı buldu. İki lider yaptığı ortak açıklamada İdlib'de silahlardan arındırılmış bölge konusunda mutabık olduklarını vurguladı. Zirveden çıkan önemli bir diğer gelişme ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Tahran zirvesinde İranlı mevkidaşı Hasan Ruhani ile önemi konusunda mutabık kaldıkları Fırat'ın doğusuna dikkat çekmesi oldu. Yaşanan gelişmeleri gazetemize değerlendiren Ortadoğu ve terör uzmanı Dr. Abdullah Manaz, İdlib’in tam bir çatışmasızlık bölgesi haline getirilmesi için çalışmaların hızlanacağını dile getirdi.

“Türkiye, toprak bütünlüğünden yanadır”

Türkiye ve Rusya liderlerinin sağladıkları mutabakat ile Batı cephesine karşı doğru olanı yaptığını kaydeden Manaz, Türkiye’nin politikalarıyla her zaman bölgede barışın, huzurun ve toprak bütünlüğünün teminatı durumunda olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fırat'ın doğusundaki gelişmelere vurgu yapmasının önemli olduğuna dikkat çeken Manaz, şöyle konuştu: “Burada en önemli odak noktası, ABD ve Batı ülkelerinin Suriye rejimini İdlib’e yönlendirme çabası içerisinde olmasıdır. Batı, diğer korumasız muhalif bölgeleri kolayca ele geçiren Suriye rejimine İdlib’i de alması için psikolojik ortam hazırlamıştır. Halbuki gündeme getirilmesi gereken asıl konu, ABD ve PKK’nın işgali altında bulunan Münbiç ve Fırat’ın doğusudur. Nitekim, Sayın Devlet Başkanımız Erdoğan bu en önemli unsuru vurgulamış ve Türkiye’nin baskıları neticesinde, İdlib’in işgali önlenmiştir” dedi.

“Batı’nın oyunlarına karşı dikkatli olunmalıdır”

Rusya’nın uzlaşmaya yaklaşmasında İran’ın tavrının da önemli olduğunu dile getiren Manaz, “İran yönetiminin olası bir İdlib operasyonuna katılmayacağını ilan etmesi çok dikkate değerdir. Tam olarak “Müslümanın Müslümana Kırdırılması” şeklinde gerçekleşecek bir İdlib Operasyonu, hem muhaliflerin hem de rejimin gücünü zayıflatacaktır. Aynı zamanda, böyle bir operasyon muhaliflerin Türkiye’ye olan güvenini temelden sarsacaktır. Diğer yandan sürekli silah yığınağı yapan ABD ve PKK koalisyonu, henüz ciddi bir çatışma içine girmemiş ve büyük bir kaos ortamını bekler durumdadır. Bu aşamadan sonra, İdlib’in tam bir çatışmasızlık bölgesi haline getirilmesi için çalışmalar hızlanacaktır. Özellikle El Nusra grubu içerisindeki radikallerin silah bırakması sağlanıp, bölgedeki ağır silahların temizlenmesi öncelik olacaktır. Bu konuda, Batılı istihbarat servislerinin kontrolündeki az sayıda radikal grup dışında, önemli bir sorun çıkmayacaktır. Ancak, kimyasal Saldırı, taraflar arasında provokasyon ve anlaşmazlığın körüklenmesi gibi Batı oyunlarına karşı dikkatli olunması gerekecektir” ifadelerini kullandı.

“Batı’ya karşı Doğu cephesi kazandı”

Manaz, bölgenin karışması ve muhtemel bir kargaşa içerisinde Akdeniz’e koridor açma imkânının doğması için ellerini ovuşturan ABD, Fransa, İngiltere gibi ülkelerin heveslerinin kursaklarında kaldığını dile getirdi. “Batı’ya karşı Doğu Cephesi yine doğru olanı yapmıştır” diyen Manaz, “Türkiye, politikalarıyla her zaman bölgede barışın, huzurun ve toprak bütünlüğünün teminatı durumundadır. Şimdi önceliğimiz, PKK terör örgütü tarafından işgal altında tutulan Arap köylerinin kurtarılmasıdır” şeklinde konuştu.