Türkan Şoray: Güzel bakıyorsam, yüreğimden baktığım içindir

Türkan Şoray henüz televizyonun evlere girmediği dönemde oynadığı filmlerle ortalığı kasıp kavuran, bakışlarıyla izleyicisini büyüleyen bir sanatçıydı. Türk sinemasının Dila Hanım'ı, 'Selvi Boylum Al Yazmalım'ı Asya'sı gibi oynadığı yüzlerce filmle sinema tarihimize damga vuran Sultanı. Türkan Şoray'la sanattan sinemaya, yıllarca kendi adıyla özdeşleşmiş kurallarından Türkiye'nin kalbine kor düşüren Soma faciasına kadar birçok konuda kısa

Söyleşi: Özlem Doğan

gercekhayatozlem@gmail.com

SAMİMİYETİMİ ANLADILAR

Yıllardır sinemanın Sultanı lakabını kimse sizden alamadı. Türk sinemasının en güzel bakan kadını olmak nasıl bir duygu? Sizce bu büyük başarının ve sevginin sırrı nedir?

Sultan lakabı benim dışımda gelişti. Vefalı, güzel gönüllü seyircimin sevgisinin bir ifadesi diye değerlendiriyorum. Sevilmenin ne büyük lütuf olduğunu biliyorum ve şükrediyorum Allah'ıma, bana bu mutluluğu yıllardır yaşattığı için... Bu ayrıcalığı inşaallah hak etmişimdir. Güzel bakıyorsam, yüreğimden baktığım içindir. Sevenlerim benim samimiyetimi anladılar, biliyorlar; tüm yaşamım boyunca seyircimin sevgisini dolu dolu hep kalbimde taşıdım, bu seyircimle sevgi bağımın ölene kadar sürmesini diliyorum.

Filmleriniz yeni kuşaklar tarafından da hala ilgiyle izleniyor. Özellikle Kadir İnanır'la oynadığınız filmlerin yeri izleyicilerinizin gönlünde bambaşka. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Yeşilçam dönemine ait sevilmiş filmler yıllar sonra televizyonda oynayınca yeni kuşaklar bu filmleri izleme imkanı buldu. O dönemin seyircisi de anılarını tazeledi. Yıllar önce çevrilmiş filmler, çok samimi idi. Seyircinin beğenisine uygun, genellikle seyirciyi hayal dünyasına götüren ölümsüz aşklar, sadakat, fedakarlık duyguları ağırlıkta olan bu filmleri seyirci çok sevmişti. Modern hayatın getirdiği bazı değerlerin yok olmaya başladığı günümüzde bu filmler bir umut ışığı gibi...Kadir İnanır ile çevirdiğimiz aşk filmleri tutku, gerçek aşkı anlatan filmler. Bu filmlerdeki aşkı yaşamak istiyor gençler.

Sinemam ve Ben adlı bir kitap yazdınız. Ayrıca her zaman çıkaracağınız bir albüm çalışmasından söz edildi. Eğer sinema dünyasında yer almasaydınız hangi mesleği tercih ederdiniz? Oyunculuk dışında size cazip gelen başka bir meslek oldu mu?

Dünyaya tekrar gelme şansım olsaydı, gene sinema oyuncusu olmak isterdim.

EMEKSİZ SİNEMA OLMAZ

Bugünle kıyasladığımız zaman milyon dolarlık bütçelerle çekilen şimdiki Türk filmlerinde, o dönemin kısıtlı şartlarında kısa bir süre içinde ortaya çıkarılan Yeşilçam filmlerinin başarı ve samimiyetini görüyor musunuz?

Bugünün yeni sinemacıları da çok başarılı. Sinema kollektif bir sanat dalı. Yönetmen, oyuncu, senarist, müzik, görüntü yönetmeni, tüm emeği geçenlerin aynı başarıda olması gerekir. Yeni sinemacılar da gönüllerini koyarak çalışıyorlar. Sinema, emek vermeden yapılamaz. Her sinema filmi, çevrildiği yılların tanığıdır. O yıllarda ne yaşanılıyorsa topluma ayna tutar.

Şener Şen'le başrollerini paylaştığınız İkinci Bahar dizisi yayınlandığı dönemde adeta olay oldu. Dizi sektörüne de damganızı vurdunuz. Şu an dizi tekliflerine bakış açınız nedir? Şu rolü oynamayı çok isterdim dediğiniz bir karakter var mı?

Dizi çekimleri inanılmaz özveri ve emek gerektiriyor. Tamamen sosyal hayattan kopuyorsunuz. Saatlerce çalışmak gerekiyor. 18 saat çalıştığım çok oldu, çok yorucu. Ama buna rağmen, beni çok etkileyecek; çok çok beğeneceğim bir rol olmadan, dizilere biraz uzak duruyorum.

KURALLARIM TEREDDÜTSÜZ KABUL GÖRDÜ

Türk sinemasında Türkan Şoray, kuralları ile anılır. Bu kurallar maddeler halinde kitabınızda da yer aldı. Kurallarınız o dönemde yapımcılar tarafından nasıl karşılandı?

O yılların şartlarına göre, toplumun değer yargılarına ters düşmemek için konulmuş maddelerdi. Yapımcılar, filmlerimiz çok iş yaptığı için tereddütsüz kabul ettiler.

Genelde heyecanlı ve sakin tavırlarınızla dikkat çekiyorsunuz? Bu önceden beri hep böyle miydi? Yoksa bazı şeyler zaman içinde mi oturdu?

İlk gençlik yıllarımdan bugüne bu özelliklerim pek değişmedi aslında... Her zaman heyecanlıyımdır, duygusal bir yapım olduğu için olaylara tepkim aşırı olur, aynı zamanda da çok sakinimdir; içime kapanırım genellikle.

Türkan Şoray'ın bir günü nasıl geçer? En çok hangi yazarları okuyor ve en sevdiği müzik türü nedir? Hangi dizileri takip ediyor? Hangi oyuncuları çok başarılı buluyor?

Gündemi takip etmek için eve 11 tane gazete alıyorum. Hepsini okurum. Tüm köşe yazarlarını takip ederim. Her tür müziği severim. Klasik Türk Müziği en çok sevdiğim müzik türü. Yeni genç oyuncuları, samimi duygularımla söylüyorum, hepsini çok beğeniyorum. Fizik olarak mükemmeller, oyuncu olarak hepsi eğitimli olduğu için çok başarılılar.

ACILARINI TÜM KALBİMLE HİSSEDİYORUM

Türkiye geçtiğimiz günlerde büyük bir facia yaşadı. Soma'da yitirdiğimiz 301 insanımızın ölümü hepimizi derinden sarstı. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?

Tüm ülkenin yüreğine acı düştü. Ben de günlerdir televizyonun karşısında dualar ediyorum, yanlarında olmak istiyorum, onlara dokunmak istiyorum. Acılarını tüm kalbimle hissediyorum. Ekmek uğruna canlarını verdiler, yetim-öksüz çocuklar, bağrı yanan anneler, babalar, eşler... Allah herkese bu acıya dayanma gücü versin, bir daha böyle felaketlerden korusun.

Bir sanatçı olarak gündemi tahlil ettiğinizde özellikle çocuklara yönelik şiddeti (mesela Suriye) ve toplu idam kararları (Mısır) ve ülkemizde işlenen çocuk cinayetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce insanlık günden güne masumiyetini ve vicdanını mı yitiriyor?

Sadece sanatçı olarak değil, yüreğim insan sevgisiyle dolu olarak, sevgisizliğin yarattığı şiddet olayları; kadına, çocuğa beni çok etkiliyor...

Sinemamızın Sultanı

"Sultan" lakabıyla anılan Türkan Şoray 28 Haziran 1945'te Eyüp'te doğdu. 1960'larda sinema ile tanıştı ve ilk sinema ödülünü de 1964 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "Acı Hayat" filmindeki rolüyle, en başarılı kadın oyuncu dalında aldı. Toplam 222 filmde rol alan Şoray, dünyanın 'en çok film çeviren' kadın oyuncusu.

Sinema yazarları tarafından "Yılın filmi" seçilen Acı Hayat, Şoray'ın, filmografisinde oldukça önemli bir yere sahip. Sanatçı, bir anlamda çıkış filmi olan Acı Hayat'taki rolüyle sinema eleştirmenleri ve senaristlerden büyük övgüler aldı.Dönemin ünlü yapımcıları ve film şirketi sahipleri Murat Köseoğlu (Aca Film), Osman Seden (Kemal Film), Nevzat Pesen (Pesen film) Şoray'ı filmlerinde oynatabilmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Oyuncu 60'lı yıllara çok kısa sürede damgasını vurmuş, 1965'te Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın'la birlikte Türk sinemasının en iyi dört kadın oyuncusundan biri olmuştu. Aynı yıl rol aldığı "Sürtük" adlı film, Türk sinema tarihi açısından önemliydi, zira inanılmaz bir seyirci rakamına ulaşmış, Şoray'ı büyük bir yıldız yapmıştı.

70'lerin başında yine zirvede görünen Şoray, mesleki yaşamında yeni bir döneme başladı. Zira film sayısını ciddi anlamda azaltma kararı almıştı. Aynı yıl çektiği Cemo ve Dönüş filmleriyle başarı kazanan Şoray için Dönüş filmi ayrı bir önem taşıyordu. Çünkü oyuncunun ilk yönetmenlik deneyimiydi. Tepkilerle karşılaşsa da o dönemde hapiste olan Yılmaz Güney'den rejisörlüğü için kutlama mesajı alan Şoray'ın kendine güveni arttı. Film yılın en büyük hasılat getiren yapımı olmasının dışında 1973 yılında "Moskova Film Festivali"nde özel bir ödül aldı. İkinci yönetmenlik denemesi olan Azapta için 1973'te kamera arkasına geçen Şoray, ilki kadar başarılı olamadı.

70'li yıllarda muhtıra nedeniyle Şoray, çok az yapımda yer aldı. Bunlardan biri de Atıf Yılmaz'ın yönetmenliğinde büyük ses getiren ve başrollerini Kadir İnanır'la birlikte paylaştıkları Selvi Boylum Al Yazmalım'dı.

Kendisi gibi oyuncu olan Cihan Ünal'la 1983'te dünya evine giren Şoray'ın 1 yıl sonra annesi hayata gözlerini yumdu. 1985 yılında kızı Yağmur Ünal dünyaya geldikten sonra film çalışmalarına bir süre ara verdi. 1987'de Hayallerim Aşkım ve Sen'de başrolde oynadı. Rumuz Goncagül, Gramofon Avrat, Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu gibi başarılı filmlerde rol aldı. 1990'larda Yerçekimli Aşklar, Nihavend Mucize gibi yapımlardan sonra, Türk televizyon tarihinde çok önemli bir yere sahip olan İkinci Bahar'da Hanım rolünü canlandırdı. 2001'de TV izleyicisiyle Haluk Bilginer'le başrolleri paylaştıkları Tatlı Hayat ile yeniden buluşan Şoray, 1997'den sonra ilk kez uzun bir metrajlı bir filmle kamera önüne geçecekti: Gönderilmemiş Mektuplar.

Şoray'ın oynadığı filmlerden bazıları şunlardır: Otobüs yolcuları, Melekler şahidimdir, Gönülden gönüle, Zulüm, Acı hayat, Genç kızlar, Gözleri ömre bedel, Ekmekçi kadın, Çalıkuşu, Ferhat ile Şirin, Ayrılsak da beraberiz, Sinekli bakkal, Vesikalı yarim, Dünyanın en güzel kadını, Fosforlu Cevriyem, Buruk acı, Sonbahar rüzgarları, Dila Hanım, Selvi boylum al yazmalım, Bodrum hakimi, Mazi kalbimde yaradır, Mavi eşarp, Vukuat var, Bir kadın kayboldu, Devlerin aşkı, Deprem, Yılanı öldürseler.