Türk tekvandosunun babası olarak kabul edilen İsmet Iraz, uzun süredir tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi'nde bu sabah 08.55'te hayatını kaybetti.
Iraz için yarın saat 10.00'da Ankara 19 Mayıs Spor Tesisleri içinde bulunan İsmet Iraz Spor Salonu önünde anma töreni düzenlenecek. Iraz, öğle namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Karşıyaka'da bulunan aile mezarlığına defnedilecek.
İsmet Iraz kimdir?
1936 Ankara doğumlu olan İsmet IRAZ, Türkiye'da taekwondonun tanınması ve gelişmesi için büyük çabalar göstermiştir. İsmet IRAZ döneminde taekwondo ülkenin en önemli branşlarından birisi haline getirmiştir. Sporculuğu döneminde çok sayıda başarı elde eden İsmet IRAZ, 1982 yılında Milli Takım Antrenörlüğü görevine gelmiş ve başarılı çizgisini burada da sürdürmüştür. Türk taekwondocular, İsmet IRAZ yönetiminde çoğu birincilik 50'nin üzerinde kupa aldı. 2 dünya, 1 dünya kupası, 30 Avrupa, 259 uluslararası müsabaka şampiyonu bu dönemde çıktı. Milli sporcular bu dönemde, Dünya şampiyonalarında 6 gümüş, 8 bronz, Dünya kupasında 1 gümüş, 3 bronz, Dünya oyunlarında 1 gümüş, 4 bronz, Avrupa şampiyonalarında 20 gümüş, 18 bronz ve uluslararası turnuvalarda 95 gümüş, 74 bronz madalya kazandı.
Türkiye Taekwondo Federasyonu Onur Kurulu Üyesi ve danışmanı olan İsmet IRAZ, evli ve bir kız çocuğu babasıydı.
Aslanla dövüşecekti!
İsmet Iraz bir ara aslanla kafese girmeyi de denemişti. Röportajda o günleri şöyle anlatmıştı:
'Allah korkusundan başka korku bilmem. Gücümü kanıtlayabilmek için herkesin gözü önünde arabayı üzerimden geçirdim, el darbesi ile demir kırdım, kafamla mermer parçaladım. Hatta bir gün, ormanlar kralı aslanla boğuşmaya kalktım. Taekwondonun en iyi biçimde yapılması ve yayılması için, bu çılgınlığı yaptım. Bu doğrultuda bir kafes içinde, aslanla boğuşacaktım. Ya aslan beni boğacaktı, ya da ben aslanı. Gerçekçi konuşmak gerekirse, benim şansım yüzde 10 falandı. Her şeyi göze almıştım. Aslanla yapacağım bu boğuşma için, yabancı televizyon kanallarına haber verecektik. Tahminimize göre 6-7 milyon dolar gelir sağlayacaktık. Ben gecekondu çocuğuyum. Bu gelirle de büyüdüğüm mahalleme, yani Atıfbey'e fabrika kuracaktık. Fabrika vardiya usulü tam gün çalışacaktı ve mahallemin garibanları iş sahibi olacaktı...'
'Her şey planlanmıştı. Aslan da kazansa, ben de kazansam, Guinness rekorlar kitabına girecektim. Ama engel olarak karşıma, Hayvanları Koruma Derneği'nin yöneticileri çıktı. Başlarında da ünlü sanatçı Ayten Alpman vardı. Bu hanımlarla Marmara Oteli'nde buluştuk. Hepsi birden bana 'Vahşi adam, çirkin adam' diye bağırmaya başladı. Ben de onlara 'Siz kendinize bakın, asıl vahşi sizsiniz, üzerinizdeki kürkleri üretebilmek için, kaç hayvanın heba edildiğini biliyor musunuz' diye sordum. Sonra da 'Size inat olsun, o aslanı iki bacağından ayıracağım ve afiyetle yiyeceğim' dedim. Beni Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e şikayet ettiler. Korutürk de haber yolladı ve bu işi yapmamamı istedi. Ben de, devletime olan saygımdan dolayı, vazgeçtim.'