Kültür, kişilerin davranışları hakkında bize bilgi veren ve bu davranışlarda yansımasını bulan soyut görüşler, değerler ve dünyaya dönük algılardan oluşur. Kültür, bir toplumun üyeleri tarafından paylaşılır ve o toplumun üyeleri tarafından anlaşılır davranışlar üretir. Kültürler bize biyolojik olarak atalarımızdan miras kalmamıştır; kültür öğrenilir ve kültürün bütün değişik parçaları bütünleşmiş bir biçimde işlev görür. Türkler erken çağlardan itibaren Doğudan Batıya doğru yaşadıkları göçlerle birlikte, farklı kültürler ve değerlerle karşılaşmıştır. Bu demografik hareketlilik, Türklerin kendi kültürel değerlerini ve kendilerine ait olan kimliklerini kaybettirmemiş, fakat aynı zamanda yeni tanıdıkları kültürler ile uyum göstermelerine de mani olmamıştır. Bu bakımdan Türkler bir bakıma yeni tanıştıkları kültürler ile uyum sağlarken, aynı zamanda kendi kültürlerini de sürdürmeyi başarabilmişlerdir.
Kimlik ve Kültür değerleri besler, değerler de kimliği ve kültürü biçimlendirir. Değerler Ahmet İnam bir söyleşisinde ne olduğunu şöyle veciz ifade etmiştir: “Değerler neye değer ya da değmeli? Değerler yere değmeli, değerlerimiz ele değmelidir, değerler tene değmeli, değerler içe değmelidir, değerler yola değmelidir, değerler göğe değmelidir, değerler cana değmelidir, değerler maneviyata değmelidir, değerlerimiz, elbette akla değmelidir ve değerlerimiz hayatın kendisine değmelidir.” Doç. Dr. Yener ÖZEN Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Eğitim Fakültesi, PDR.ABD