Türk halkı Erdoğan'ın yanında!

Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'ye karşı başlattığı ekonomik savaş Başkan Erdoğan ve Türkiye'nin kararlı duruşuyla savuşturulurken, Türk halkından da Erdoğan'a büyük destek geldi.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nin yaptığı araştırmaya göre; Türk Halkı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kriz yönetimi ve krize Karşı aldığı önlemlere tam destek veriyor. ARAŞTIRMANIN ÖZETİ 1. Toplumdaki her dört kişiden üçü, toplumun %75'i, bu krizi, siyasi bir kriz olarak algılamaktadır. 2. Toplumun tüm kesimlerinde dolar (USD) bozdurmak ve Türk Lirasına geçme konusunda tam bir mutabakat olduğu anlaşılmaktadır. 3. Ülkenin ve ekonominin geleceğine ilişkin güçlü bir iyimserliğin olduğu saptanmıştır. 4. Krizin ortaya çıkarabileceği güçlükler konusunda toplumun tüm kesimlerin fedakarlık yapmaya hazır olduğu analiz edilmiştir. 5. Vatandaş, kriz sonrasında karşılaşacağı zorluklar arasında, en önemli zorluğun "hayat pahalılığı" olacağı tahmin etmekte, lakin bununla mücadele için gerekenleri yapmaya ve gereken özveride bulunmaya hazır olduğunu ifade etmektedir.

ARAŞTIRMANIN KÜNYESİ "Döviz/Dolar Krizi Kapsamında Vatandaş Algı - Tutum ve Davranışlarının Analitik Boyutta İncelenmesi" başlıklı araştırma 14 Ağustos u2013 15 Ağustos 2018 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma TÜİK tarafından NUTS1 olarak ifade edilen 12 il kapsamındaki 15 -74 yaş aralığında yer alan tüm sosyo-ekonomik gruplardaki toplam 245 birey üzerinde gerçekleştirilmiştir. Vatandaş seçim (denek seçim) yöntemi olarak "Kotalandırılmış Yarı Tesadüfi Örnekleme" verilerin toplanmasında ise Artı Bir Yöntemi ile desteklenmiş CAPI yöntemi kullanılmıştır. ARAŞTIRMANIN ÖZET SONUÇLARI VE DEĞERLENDİRMELER Araştırma kapsamında, Türk halkının %75'i bu krizi ekonomik realiteden uzak sadece siyasi bir kriz olarak değerlendirmektedir. Katılanların sadece dörtte biri bu krizi ekonomi temelli bir kriz olarak görmektedir. Ancak, ekonomik kriz olarak gören grubun içindeki her 10 kişiden 4'ü ise bu krizi bir ekonomik kriz olmanın ötesinde, sadece bir döviz krizi olarak algılamaktadır. Büyükşehirler ve Türkiye geneli karşılaştırıldığında, İzmir ili, sorunu biraz daha fazla ekonomik ele alırken İstanbul, daha döviz odaklı değerlendirmektedir. Vatandaşımız, yaş ilerledikçe sorunu daha siyasi bağlamda algılarken, özellikle gençler ve yaşlılar sorunu daha dolar ve döviz boyutunda yorumlamaktadırlar. Aynı şekilde, eğitim ve sosyo-ekonomik düzeyi yüksek bireyler, meseleyi ekonomi-politik özelliğe sahip bir sorun olarak tanımlarken, meseleyi kesinlikle dolar ya da döviz kapsamlı değerlendirmemektedir. Eğitim ve sosyo-ekonomik düzeyi düşük vatandaşlarımız ise, sorunu daha ziyade ekonomik kapsamda görmektedir.

Görüşülen 18 yaş üzeri vatandaşlarımızın %13,4'ü döviz ile aktif ilişkili bir iş hayatına sahip olup, kısmen döviz ilişkili iş hayatı olanlarla beraber bu oranın %22,4 düzeyine yükselmekte oluşu dövizin ekonomik yapı içindeki önemini ortaya koymaktadır. Araştırmanın önemli bir sonucu ise dolar bozdurma konusunda ülke genelinde büyük bir mutabakatın varlığıdır. Dolarım olsa bugün bozdurup TL'ye çeviririm fikrine halkın %76,3'ü destek vermektedir. Araştırmada bu krizin sonrasında gelecek yük algısı ve bunun için hazır olunan fedakarlık derecesi/düzeyi arasında anlamlı bir ilişki söz konusudur. Genel olarak incelendiğinde, araştırmaya katılan vatandaşlarımız %78'i bu krizin ciddi ekonomik yüklerinin olacağını düşünmekte ve bununla birlikte %82,4'ü ülkem için ortaya çıkacak yükler konusunda fedakarlık yapmaya hazır olduğunu ifade etmektedir. Alt gelir grubunda yer alan vatandaşlar %20 düzeyinde bir farkla karşılayabileceğinden daha fazla bir yükle karşı karşıya kalacağını düşünürken, orta altı ve orta gelir gruplarında ise beklenen yükün karşılanabilecek düzeyde olacağı ya da bunun için gereken fedakarlığı yapabileceğine (yapabilecek düzeyde olduğuna) inanılmaktadır. Üst gelir grubu ise, beklenen yükün fazla olacağını ve fakat, bundan daha fazla bir fedakarlık düzeyine hazır olduğunu ifade etmektedir.

Görüşme yapılan vatandaşlarımızın sadece %20'sinde (%19,6) ülkemizin geleceğine ilişkin bir güven algı sorunu söz konusu olup, geleceğe güven konusunda toplumun büyük kesiminin endişe duymadığı anlaşılmaktadır. Geleceğe güven kadınlara göre erkeklerde ve ileri yaşlara göre gençlerde daha yüksektir. Geleceğe güven konusunda belirsizlik duygusu, beklenildiği üzere, sosyo-ekonomik gelişmişlik ve eğitim düzeyi ile pozitif ilişkilidir. Basit bir ifadeyle gelir ve eğitim düzeyi azaldıkça, geleceğe güven konusunda belirsizlik de azalmaktadır. Araştırma verileri Sayın Cumhurbaşkanımızın kriz yönetimi ve krize karşı aldığı önlemleri destekleyici niteliktedir. Cumhurbaşkanının koşulsuz destekliyorum diyen kitle %53,5 iken bu konudaki duruşunu destekliyorum diyen kitle %64,5 ile bu oranın %20,56 üzerine çıkmış bulunmaktadır. Bu oran Ankara ve İstanbul da daha da artarken, İzmir de alınan destek %46,7 düzeylerinde ve her zaman desteklerim diyenlerin 2,3 puan üstüne çıkmış durumdadır. Buna karşılık, krize karşı muhalefetin tutumunu desteklemeyenlerin oranı ise yüksek olup %60,8'dir. Kararsızlar %24,9 ve destekleyenler ise sadece %14,3'tür. Araştırma kapsamında krizin arkasında herhangi bir ülke ya da ülkelerin olup olamayacağı sorgulanmıştır. Bu krizin arkasında bir ya da daha fazla ülke olabileceğini belirtenlerin oranı %84,1'dir. Katılımcıların sadece %15,9'u bunun bir dahili kriz olduğunu ve arkasında herhangi bir ülkenin olmadığını belirmiştir. Bu kitle tarafından etken ülke algısı grafik 4 üzerinde yer almaktadır. Görüleceği gibi ilk 3 ülke olarak ABD (%55,43), İsrail (%19,46) ve %12,26 ile İngiltere ifade edilmektedir.

atandaşların mevcut krizin kendilerine olan etkilerine ilişkin değerlendirmelerde ise, beklenen en yüksek etkinin fiyatlar genel düzeyinde olacağı yani mal ve hizmetlerin fiyatlarının artacağı algısıyla (%76,3), ikinci sırada ise, %50,2 düzeyinde yoksulluk algısı öne çıkmıştır. Krizden beklenen diğer olumsuz etkiler %50 değerinin oldukça altında yer almaktadır. Krizin olası etkilerine ait tahminler ve beklenen gerçekleşme değerleri yukarıda grafik 3'de yer almaktadır. Ayrıca bu beklenen etkilerin vatandaşımızı kendini yakın hissettiği ekonomik düzey arasındaki karşılaştırmalı değerleri de, aşağıda tablo 1'de yer aldığı gibidir. Tablo 1. Yakın Hissedilen Ekonomik Gruplar İtibarıyla Krizin Beklenen Etkileri

Elde edilen bulgular TL de yaşanan ani değer kaybının daha çok siyasi nedenlerden kaynaklandığı algısının güçlü olduğunu ve bu çerçevede Türkiye tarafından atılan karşı adımların kamuoyunda yüksek bir meşruiyetinin olduğunu göstermektedir.