Türk düşmanlığı Almanya'ya kaybettirdi

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Grubu Üyesi Mustafa Yeneroğlu, Almanya'da yaşanan siyasi krizde Türk düşmanlığının etkili olduğunu söyledi.

NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA

Alman Siyasetçiler, kullandıkları Türkiye karşıtı dilin hala acısını çekiyorlar. Dört aydan bu yana kurulamayan hükümet Almanya'nın ciddi bir siyasi krizle karşı karşıya kalmasına neden oldu. Seçim döneminde Türkiye karşıtlığı ile oy toplamaya çalışan Almanya Şansölyesi Merkel ile en büyük rakibi SPD Genel Başkanı Martin Schulz'un Almanya'yı götürdüğü siyasi kriz Türkiye ile uğraşılmasının bedeli oldu. Aşırı sağcıların da meclise girmesiyle tıkanan sisteme bir çıkış yolu aranıyor. Alman siyasetini ve Türkiye-AB ilişkilerini yakın takip eden AK Parti İstanbul Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Grubu Üyesi Mustafa Yeneroğlu, Almanya'da yaşanan siyasi kriz ile Türkiye-AB ilişkilerinin son durumu hakkında MİLAT'a özel açıklamalarda bulundu.

Koalisyon kurulsa da çok sürmez

Almanya'da büyük bir koalisyonun kurulabileceği bir aşamaya ancak gelindiğini söyleyen Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Grubu Üyesi Mustafa Yeneroğlu, "Neyin ne olacağı belli değil. Ama kurulma ihtimali kurulmamasından daha fazla. Aksi takdirde Almanya'da siyasi bir kriz olacak. Seçimin kaçınılmaz bir durum olması ile karşı karşıya kalınacak" şeklinde konuştu.

Yeneroğlu, her şeye rağmen koalisyonun kurulacağını ama ne kadar süreceğinin bilinemeyeceğini belirterek, "2018 yılının Eylül ayında da Almanya'nın çok önemli bir eyaleti olan Bavyera'da çok önemli bir seçim var. Bu da Hıristiyan Demokrat Parti'nin kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birliği'nin geleceğini yakından ilgilendiriyor" şeklinde konunun altını çizdi.

"Avrupa'daki 20 Milyon Müslüman'ı da düşünüyoruz"

Yeneroğlu, Almanya'nın Türkiye politikasında sürpriz bir şey olmadığını söyleyerek Almanya'nın AB'yi de Türkiye'ye uzaklaştırdığını ortaya koyup şöyle devam etti: "2005'ten beri Almanya, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmemesi için bir denklemin oluşmasına çabalıyor. Bu denkleme göre de Türkiye, Avrupa'dan uzaklaşmayacak, bir şekilde Avrupa'ya bağlanmış ve Avrupa'nın güvenliği konusunda üzerine vazife olarak verilen görevleri yerine getirmiş olacak. Ama AB'nin içerisine tam olarak da girmeyecek. Bunu da 'tampon ülke' ya da güvenlik-işbirliği noktasında önemli bir 'stratejik müttefik' olarak adlandırılarak yapacak. AB'nin bu tarafta menfaatleri söz konusu iken bizim de kendi güvenliğimiz ve aynı zamanda da Avrupa'da yaşayan 20 milyon Müslüman'ın geleceği için menfaatimiz söz konusu."

"AB adım atmayacak"

Avrupa ile olan güçlü ekonomik ortaklığımız olduğunu söyleyen Yeneroğlu, mevcut durumun iki tarafın da memnun olabileceği bir durum olmadığının altını çizdi. Yeneroğlu şöyle konuştu: "Bundan hareketle AB'nin lokomotifi Almanyau2026 Almanya sonuçta arzu ederse Türkiye'nin AB tam üyelik sürecini teşvik ederek farklı bir durum ortaya koyabilir. Fakat şu andaki hava AB'ni bu sene ne 'Gümrük Birliği'nde ne de 'Vize Serbestu00eesi'nde adım atmayacağı yönünde. 2019 yılında da AB'de seçimler var. Türkiye karşıtlığı yine seçim malzemesi olacak. Dolayısıyla böyle bir durum ortaya çıkarsa 2020'den önce herhangi bir hareketlilik olmayacağına dair AB'den güçlü sinyaller veriliyor. Bunun karşısında bizim de takip ettiğimiz çok boyutlu menfaatlerimizi önceleyen dış siyasetlerimiz çerçevesinde AB ile anlaşabileceğimiz konular üzerinde yol alacağız.

"AB'ye öneri sunduk, cevap bekliyoruz"

Yeneroğlu, 2018'in Eylül ayına kadar Türkiye'nin 'Gümrük Birliği'ni olmazsa olmaz bir durum olarak ele alacağını söyleyerek şu ifadeleri kullandı: " 'Vize Serbestu00eesi' konusunda 72.maddenin kalan 7 maddesi ile ilgili ortak bir noktaya varmak için yol almaya çalışmamız gerekir. Kalan 7 maddenin de asıl iki meselesi önemli. Bunlarla ilgili de bir öneride bulunduk. Şimdi AB'den bir cevap bekliyoruz. Türkiye bu anlamda üzerine düşeni yaptı. Gümrük Birliği meselesinde de şu ana kadar söz konusu olmayan şartlar öne sürmeye çalışıyorlar. Bunu yaparken de Türkiye'nin sorunlarını, iç istikrar noktasında aldığı tedbirleri dikkate almaksızın Türkiye'ye dayatmaya çalıştıkları 'maçta sonradan kural koyma' gibi bir durum bu. Bunun sonuçta meşru olmadığını düşünüyoruz. Bu konu ile ilgili de 'Gümrük Birliği'nin hem AB için hem Türkiye için çok önemli olduğunu özellikle Türkiye'nin GSMH'sına ciddi katkı yapacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda bu Avrupa'nın da menfaatleriyle örtüşen bir durum olacak. Dolayısıyla önümüzdeki süreç çok ciddi bir süreç Türkiye tarafı olarak da çok ciddi bir biçimde takip ediyoruz."