Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği'nden Kazakistan açıklaması

Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği, Kazakistan'daki olaylarla hakkında bir açıklama yaptı.

İşte Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği tarafından yapılan açıklama..

''Tam 30 yıl öncesiydi. Yıllarca demir perde ülkesi SSCB’nin boyunduruğunda yaşayan Türk Devletleri yüzyılın hayalini gerçekleştirerek bağımsızlıklarını kazandılar. Ağustos 1991’de Rusya’da yapılan darbe sonrasında SSCB dağılmış ve Kazakistan'da 16 Aralık 1991’de bağımsızlığını ilan etmişti.

Tam 30 yıl aradan sonra kardeş ülke Kazakistan’da bambaşka şeyler oluyor.

Doğal kaynakları bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Kazakistan’da 30 yıllık yapılanmaya rağmen bir türlü adil gelir dağılımının temin edilememesi, doğal kaynak gelirinin halkın geneline ulaşmaması, kaynakların başta Çin olmak üzere başka devletlerce işlenmesi halkı tepki vermeye zorlamıştır. Hiçbir önderi, yönlendiricisi, mihmandarı olmayan bu tepki hareketi kontrol edilebilirlikten uzaklaşmıştır. Yönetim kalıcı ve etkin çözümler yerine günlük önlemlerle konuyu geçiştirmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştır. Devletin kontrol zaafiyetine, provakayon ve dış müdahale gibi etkenler de eklenince yer yer iç çatışma ve ölümle sonuçlanan vahim durumlar ortaya çıkmaya başlamıştır.

Haklı tepkilerini önü alınamaz boyutlara taşıyan Kazakistan halkı itidalle hareket etmeli ve bağımsızlığını tehlikeye düşürecek, kardeş kavgasına yol açacak bir ortama asla izin vermemelidir.

Sebebi ve hikayesi ne olursa olsun gelinen noktada Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, ülkenin iç meselesini çözmek üzere ‘Kollektif Güvenlik Teşkilatı’nı yani diğer bir deyimle Rus ordusunu davet etmekte.

Yani Türkistan coğrafyasındaki emperyalist emellerinden hiç bir zaman vazgeçmeyen Rusya’nın Kazakistan’a girmesi sonucunda ülkenin bağımsızlığını tekrar kaybetmesi tehlikesi ile karşı karşıyayız.

Ayaklanan kesimlerin öncelikli taleplerinin karşılanmasına rağmen durmayan ve dış müdahale ve spekülasyona açık hale gelen olaylarda sayın Tokayev, itidali elden bırakmamalı ve çözümü ülkenin kendi iç dinamikleriyle aramalıdır.

Bu konuda Türk Devletleri Teşkilatı derhal devreye girmeli, arabulucu rol üstlenmeli, Aksakallılar teşkilatı aktif görev almalıdır. Türk Birliği’nin önündeki bu tehlike acilen bertaraf edilmelidir. Diplomasimiz, acil müdahale, kriz çözme gibi konularda devreye hızlıca girmeli, deneyimlerini sahaya yansıtmak için beklememelidir.

Dünyanın heryerinde teşkilatlı bulunan başta AA olmak üzere, basınımız; tarafsız, doğru haberleri milli bakış açısı ile acilen Türk Dünyasına servis etmelidir. Türk Birliği’ni zedeleyici, emperyalist Rusya’yı meşrulaştırıcı, dış müdahalelere çanak tutucu yorum ve davranışlardan kesinlikle uzak durmalı, milli dış politika çerçevesinde tavır koymalıdır.

Türk Devletleri Teşkilatı dönem başkanı Sayın Cumhurbaşkanımız acilen inisiyatif almalı ve devreye girmelidir. Sorun ülkenin kendi dinamikleri içerisinde dost girişimlerle çözülmeli, halkın haklı talepleri dikkate alınmalı, eski Rus mantalitesi terk edilmeli, ilmi, insani, İslami bir çerçevede, Türk gelenekleri ve töresine uygun şekilde bir davranış modeli geliştirilmelidir. Aksi taktirde Rusya zaten askerini çoktan hazırlamış ve bölgeye sevk etmeye başlamıştır.

Müdahale davetine bir de utanmadan şart ekleyen Rusya durdurulmalıdır. Kırım’ın ilhakının tanınması, Rusça’nın yeniden ikinci resmi dil ilan edilmesi, Rusya’ya askeri üsler verilmesi, Rus azınlıklara özerklik talepleri bu gelişmelerin arka planını ve gerçek senaristini açıkça ortaya koymaktadır. Çin ve Rusya Türkistan coğrafyasında yeni bir operasyona başlatmaktadır. Suriye’de edindiği yer ile güneyini güvene alan Rusya, Kırım’dan sonra Türkistan’ı da işgal ederek ipek yolunu kontrolü altına almaktadır. Türk Milleti buna dur demelidir.

İlgililere önemle duyurulur.''