Türk basınına ambargo yargıya güveni sarsar

Almanya'da sekizi Türk 10 kişiyi katleden, bombalı saldırılar yapan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün yargılanacağı Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'ndeki duruşmaya Büyükelçi'den sonra Türk basını nın da alınmamasına her kesimden tepki geldi

Türk basın mensuplarının NSU Davası'nı takip etmeleri için oturum salonunda daimi yer ayrılması konusunda mesafe katedilemedi. Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi, Alman medyasında çıkan 'Türk medyasına yer verilecek' haberlerini yalanladı. Federal Meclis Hukuk Komisyonu Başkanı Sigfried Kauder ise mahkemenin kararını savundu.
ALMANYA'daki Türk toplumunun NSU cinayetleri, soruşturmalarda ihmaller ve belgelerin imha edilmesi ile güvenlik birimlerine
güvenin sarsıldığını hatırlatan gazeteci, politikacı ve STK'lar, Türk basınının duruşmaya alınmamasının yargıya olan güveni de yaralayacağına vurgu yaptı.
Emniyetten sonra adalet de sarsılmasın KRV Eyalet Uyum Meclisi Başkanı Tayfun Keltek, Türkiye'deki bir davada yabancı basına yer verilmemesi halinde Avrupa'da kıyametler koptuğunu hatırlatarak, "Duruşma şeffaf yapılacaksa, 50 kişilik gazeteci kapasitesinin 30'u Alman, 20'si yabancı basına verilebilirdi. Türk basınına yer verilmemesi Türk toplumunun güvenini daha da zedeleyecektir" açıklamasını yaptı.
Keltek, polise olan güvensizlikten sonra mahkemelere karşı da güvensizlik olacağını, bu durumun hemen düzeltilmesi gerektiğini söyledi.
Uluslararası boyut kazanması istenmiyor
Bavyera bölgesinden Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili İsmail Ertuğ, hukukçularla ve Bavyera Eyalet Meclisi NSU Araştırma Komisyonu Başkanı ile görüştüğünü, mahkemenin hukuki açıdan doğru davrandığı söylense de, hiç empati yapmadığını vurguladı. Ertuğ, "Bu, Almanya'da 70'li yıllardaki RAF duruşmasından sonra uluslararası en büyük duruşma. Bence Bavyera yargısı, bunun uluslararası bir dava haline gelmesini istemiyor" ifadesini kullandı.
'Dava büyük salona taşınsın'
Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Genel Başkanı Süleyman Çelik ise mahkemeye ve Federal Adalet Bakanı eutheusser-Schnarrenberger'e birer mektup yazdı. Mektubunda, NSU davasına hem Almanya'daki Türklerin, hem de Türkiye'nin büyük ilgi gösterdiğini hatırlatan Çelik, sadece hukuk göz önünde bulundurularak verilen akreditasyon kararının Almanya'daki Türk göçmenler ve Türkiye'de yanlış anlaşılmalara ve öfkeye neden olduğunu vurguladı. Çelik mektubunda "Bu nedenle davayı daha büyük bir salona taşımanızı, bu şekilde daha çok medya mensubu ve Türk medyasının da davayı takibini, direkt haber yapabilmelerini sağlamanızı rica ediyoruz" cümlelerine yer verdi. Çelik, mahkemenin Türk medya mensuplarına da davayı şeffaf
şekilde izleme imkanı vereceğine olan inancını muhafaza ettiğini kaydetti.
'Yer vermemenin izahı yok'
Almanya İslam Konseyi (Islamrat) Başkanı Ali Kızılkaya da mahkemenin tutumunu eleştirerek, Türk medyasından bir tek temsilciye bile yer verilmemesinin izah edilebilecek bir şey olmadığına dikkat çekti. Türk medyası için bir imkan düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Kızılkaya, "Yoksa, güven yitirilir" uyarısında bulundu.