Gabes Körfezi'nde yer alan ve 1972 yılında kurulan Tunus Kimyasal Tesisleri’ne bağlı fabrikalarda ülkenin güneyinde çıkarılan fosfat işleniyor. Tesislerde ülkenin tüm fosforik asit üretiminin yüzde 57’sinin elde edildiği belirtiliyor.
Bölge halkı, "çevre felaketine" neden olduğunu savunduğu fabrikaların kapatılması için yıllardır mücadele veriyor.
Tunus Köylü Sendikası üyesi, denizci Salih Guma, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kırmızı ton balığı, ahtapot, karides ve diğer değerli deniz ürünleriyle ünlü Gabes Körfezi'nde faaliyet gösteren fabrikaların neden olduğu sorunu tüm çabalarına rağmen engelleyemediklerini söyledi.
Gabes Körfezi'nde balıkçılık ölüyorBölge sakinlerinin çoğunun balıkçılıkla geçindiğini aktaran Guma, “Balıkçılık eskisi gibi değil, avlanacak değerli deniz ürünleri azaldıkça bölgedeki balıkçılık da ölüyor. Gabes Körfezi'nin dibini kapsayan kimyasal atıklar, aralarında karides ve ahtapotun da olduğu birçok deniz canlısının yok olmasına neden oldu. Doğaya karışan kimyasal atıklar, ekolojik dengeyi bozarak bölgenin çölleşmesine neden oluyor.” diye konuştu.
Devletin balıkçılara destek olmak için Körfez'e yengeç bıraktığını belirten Guma, şöyle devam etti:
“Maalesef her yıl bir balık türünü kaybediyoruz. Tarım Bakanlığının desteğiyle balıkçılara bir dizi teşvik projeleri mevcut. Fakat deniz temiz kalsaydı bizim bu teşviklere ihtiyacımız olmayacaktı. Bölgeye bırakılan yengeçler balıkçılık için iyi ama eskiden kazandığımız gibi iyi kazanamıyoruz. Ağ takımlarımız yengeçlerden önceki dönemde 10-15 yıl dayanırken artık 2-3 yılda bir değiştirmek zorunda kalıyoruz. Bir kilo ağ, 3 ila 6 dinarken (1 ila 2 dolar) artık 24 dinar (8 dolar) civarı.”
Kimyasal atığın kaynağı fabrikalar kapatılmadıTunus’ta 2011 yılında yaşanan devrimin ardından bölge halkının, kimyasal atığın kaynağı olan fabrikaların kapatılacağını umduğunu ancak aradan 12 yıl geçmesine rağmen, fabrikaların hala aynı şekilde çalışmasına anlam veremediklerini dile getiren Guma, “Fabrika içinde bazı ünitelerin yerlerinin değiştirildiğini duyduk ve umutlandık. Fakat herhangi bir değişiklik olmadı. Fabrikalar kapatılmasa dahi sadece atıklarını denize ve çevreye salmasalar yeterli olacak. Biz, bölgenin çölleşmesine engel olmak ve yaşanan çevre felaketinin sona ermesi için mücadele ediyoruz.” diye konuştu.
Ölü deniz kaplumbağaları kıyıya vuruyorGabes Körfezi'nde çalışmalar yürüten Tunus Sulak Alanları Koruma Derneği aktivistlerinden Abdunnasır Galis de bölgedeki "çölleşmeden dolayı" artık ölü deniz kaplumbağalarına denk gelmeye başladıklarını söyledi.
Sadece son bir haftada 2 ölü kaplumbağanın kıyıya vurduğunu belirten Galis, “Fırsat buldukça deniz kaplumbağalarını kurtarmaya çalışıyoruz. Maalesef genelde öldükten sonra haberimiz oluyor. Gabes Deniz Bilimleri Enstitüsü, Ulusal Muhafızlar ve Çevre Bakanlığı çalışanları ve bölge halkının desteği ile bölgedeki kirliliğe karşı ortak mücadele etmeye çalışıyoruz.” dedi.
Denizdeki zenginliğin korunabilmesi için öncelikle zararlı atıkların çevreye bırakılmasına engel olmak gerektiğini vurgulayan Galis, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Denizdeki canlılardan en küçükleri bile bir zincirin halkası. Deniz zenginliğini korumanın temel çekirdeği deniz canlılarını korumak ve farkındalık yaratmak. Bölgedeki deniz kaplumbağaları, Gabes Körfezi'ne yiyecek bulmak ve yuva yapmak için geliyor. Bölgedeki kimyasal kirlilikten ve balıkçı ağlarına takılan kaplumbağalar kaçamadıkları taktirde ölüyorlar. Kaplumbağaların ölüm nedenlerinin başında yanlış avlanma olsa da kirlilikte bu etmenlerden biri.”
Çevre kirliliği tarımı ve turizmi de olumsuz etkiliyorGabes’te çiftçilik yapan Abdulhamit et-Tevadi ise çevre kirliliğinin tarımı ve turizmi de olumsuz etkilediğine dikkati çekti.
Gabes’teki kıyıların turistlerin ilgisini çektiğini vurgulayan Tevadi, “Selam, Gannuş ve Şenini plajları, Gabes’teki turizm bölgelerinin arasında. Kimyasal atıkların denize karışmasının ardından artık geceleri uyuyamaz hale geldik. Tarım eskisi gibi değil, çevre kirliliğinden dolayı ürünlere kimyasal atıklar karışıyor. Kimyasal tesislerin buradan taşınması için kimi kime şikayet edeceğimizi bilmiyoruz. Bu durumu sadece Allah’a havale ediyoruz.” diye konuştu.
Yetkililere seslerinin duyuramadıklarını vurgulayan Tevadi, “Bizim ortamımız eskiden böyle değildi. Turizm çok iyiydi. Alman, İngiliz, Fransız her milletten turist Gabes’e gelirdi. Birçok işletme vardı ve bölgedekilere bir kazanç kapısıydı. Ama şimdi geceleri limandan gelen kötü kokulardan dolayı pencerelerimizi sıkı sıkıya kapatıyoruz. Burada doğdum, burada büyüdüm, başka gidebileceğim bir yer yok. Bu felaketten ne zaman kurtulacağız bilemiyorum.” ifadelerini kullandı.