Arap Baharı'nın tek başarılı örneği olan Tunus'ta, devrimin onuncu yıl dönümü, sosyoekonomik sorunların çözümü talebiyle başlatılan ve şiddet içerikli eylemlerle öne çıkan gösterilerin gölgesinde kaldı.
Kuzey Afrika ve Orta Doğu başkentlerine yayılan "Arap Baharı" isimli halk ayaklanmalarının ilk devrimi 10 yıl önce 14 Ocak'ta Tunus'ta gerçekleşti.
Yalnızca kendisinin değil bölgenin de kaderini geri dönülemeyecek şekilde değiştiren Tunus, devrim sonrasında girdiği çalkantılı döneme rağmen demokrasi, insan hakları ve hürriyetler anlamında birçok kazanımı hanesine yazmayı başardı. Demokrasi alanındaki bu başarılara rağmen Tunus aynı başarıyı ekonomik alanda sergileyemedi.
Tunus, devrimden bugüne her yılbaşını ekonomik anlamda bir önceki yıldan daha ağır koşullarla ve hükümetin ekonomi alanında tutamadığı sözlerle karşılamaya başladı. Küresel anlamda sosyoekonomik şartları ağırlaştıran Kovid-19 salgını sonucunda uygulanan tedbirler 11 milyon nüfuslu Tunus'taki yaşam koşullarını da derinden etkiledi.
Temel döviz girdisi ve istihdam kaynağı turizm gelirlerinden mahrum olan Tunus, özellikle gençler arasında yüksek orandaki işsizlik, alım gücünün zayıflaması, yatırımların azalması gibi ekonomik sorunlar hayatı Tunuslular için daha da zorlaştırdı.
Protestolara sert müdahale
Tunus'ta devrimin yıl dönümünde yaşanan protestolar olağan bir görüntü olarak kabul ediliyor. Ancak bu yıl pandeminin ağırlaştırdığı koşullar gösteri dalgasının daha yoğun olacağı beklentisini yükseltti.
Hükümet protesto dalgasını da öngörerek Kovid-19 tedbirleri kapsamında 14 Ocak'tan itibaren 4 günlük sokağa çıkma yasağı ilan etti.
Bunun ardından 14 Ocak Perşembe gecesinden itibaren ülke genelinde gece saatlerinde çok sayıda kentte protestolar yaşandı. Protestolar ülkenin ekonomik olarak daha mahrum kalan kentleri ve başkentin düşük gelirli "kenar" mahallelerinde en yoğun biçimde yaşandı.
Hafta sonuna gelindiğinde çoğu gençlerden oluşan göstericiler, molotof kokteyli, taş ve sopalarla güvenlik güçleriyle çatıştı. Emniyet birimleri gösterileri dağıtmak için yoğun biçimde göz yaşartıcı gaz kullandı ve TOMA'larla gösterilere müdahale etti.
Ayrıca gösteriler sırasında belirli mağazalara yağma yapıldığı, hükümet binalarının taşa tutulduğu, lastik yakarak yolların kapatıldığı görüntüler sosyal medyaya yansıdı.
Protestolar sırasında, kamu kurumları ve stratejik yerlerin korunması için ordu sokağa inmek zorunda kaldı.
Hükümetin paylaştığı rakamlara göre, olaylarda en az 600 kişi gözaltına alınırken, ülkedeki hak örgütleri en az 1000 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.
Hafta sonu boyunca devam eden gösterilerin ardından çeşitli sivil toplum örgütleri ve aktivistlerden oluşan yüzlerce kişi, başkent Tunus'un kalbi konumundaki Habib Burgiba Caddesi'ne gelerek gözaltına alınanların serbest kalması için gösteri düzenledi. Kalabalığı dağıtmaya çalışan güvenlik güçleri ve protestocular arasında arbede yaşandı.
Yönetimden sükünet ve itidal çağrısı
Tunus'ta devrim sonrasında temsili artırmak için oluşturulan seçim sistemi, parlamentoda ve koalisyon hükümetinde çok parçalı bir yapı ortaya çıkardı.
Tunus, 2019 Ekim ayında gerçekleştirdiği seçimlerin ardından iki ayrı hükümet eskitti. Bir yıl içinde göreve gelen üçüncü hükümetin lideri Başbakan Hişam el-Meşişi, protestoların baş gösterdiği cumartesi gecesi 11 kişilik bir kabine değişikliğine imza attı.
Ancak söz konusu adım, protestoların ivme kazandığı sokakları yatıştırmadı. Tunus içindeki farklı siyasi gruplar, gösterilerle ilgili karşılıklı suçlamalara gitti. Siyaset içindeki sol ve halkçı partiler gösterilere desteğini açıklarken, koalisyon ortağı partiler sokaklara itidal çağrısı yaptı.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, başkent Tunus'un kuzeybatısındaki kenar mahallelerden El-Minihle bölgesinde, gösteri düzenleyen vatandaşlarla bir araya geldi.
Said, halkın yoksulluğundan ve umutsuzluğundan nemalanan, sadece karanlıkta hareket eden, halkın taleplerini yerine getirmekten çok kaosu yaymayı hedefleyen gruplar hakkında isim vermeden uyarıda bulunarak, gençlere gösteriler sırasında çevreye zarar vermemeleri çağrısı yaptı.
Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi Başkanı Raşid el-Gannuşi, şiddet olaylarının yaşandığı protestolara yönelik "sükunet" ve birlik çağrısı yaparak, "binaların, mağazaların yakılmasının kimseye fayda sağlamayacağını" vurguladı.
Başbakan Hişam el-Meşişi de aynı şekilde ulusa sesleniş konuşmasında, halkı kışkırtmalara gelmeme çağrısı yaptı.
Kargaşa, yağma, yakıp-yıkma ve mülkiyete saldırıları eleştiren Meşişi, birçok bölgedeki sosyal durumun, ekonomik kriz, öfke ve tıkanıklığın farkında olduğunu belirtti.
Meşişi açıklamasında, "Yağma, hırsızlık, kamu ve özel mülke yönelik saldırıların, anayasanın güvence altına aldığı protestolar ve barışçıl söylemlerle bir alakası yok." ifadelerini kullandı.
Tunus Savunma Bakanı İbrahim el-Bartaci, mecliste katıldığı bir oturumda, "terör unsurlarının protestoları suistimal etme amaçlarını tespit ettiklerini" söyledi.
Gösterilerde aşırı güç kullanıldığı suçlamalarını reddeden Savunma Bakanı, "sivil toplum ve parlamenterlerin sokakları teskin etme mesajları olmaksızın" güvenlik güçlerinin gösterilerle bir başına mücadele etmek zorunda kaldığını savundu ve ülkenin "bu krizi atlattığını" dile getirdi.
Protestoların arkasındaki nedenler
Tunus, 2011 yılındaki devrimden bugüne ekonomik alanda büyük bir başarı kaydedemedi. Peşi sıra gelen hükümetler, bütçe üzerinde büyük bir baskı oluşturan ve gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYİH) oranla büyük bir gider kalemi teşkil eden kamu maaşlarını sendikaların tepkisi endişesiyle başarısız kaldı.
Tunus'ta kamu maaşları 2010 yılında GSYİH'ye oranla yüzde 10 oranındayken bu oran 2020'de yüzde 17'ye kadar yükseldi.
Tunus ekonomisi 2020 yılında en az yüzde 9 oranında daralırken hayat pahalılığı hızla arttı.
Tunus'ta işsizlik resmi rakamlarla yüzde 16,1 oranında kaydedilirken, 15-25 arası gençler ve kırsal kesimde bu oran yüzde 36'lara yani her üç kişiden birinin işsiz olduğu bir tabloya yükseliyor. Hükümetin açıkladığı rakamlara göre, turizm sektöründeki çöküş yaklaşık 400 bin kişiyi işinden etti.
Tunus'ta devrim döneminde birçok hak ve özgürlük elde edilmesine rağmen, "polis devletinin" bu değişime ayak uydurmadığı ve kolluk kuvvetlerinin, ihlal yaptığı, orantısız güç uyguladığı, rüşvetin yaygın olduğu ve yetkisini kötüye kullandığı gibi başlıklar protestocuların suçlamaları arasında yer alıyor.
Akdeniz kıyısında Avrupa'ya ve İtalyan adalarına yakın konumu nedeniyle, özellikle ekonomik kalkınmadan yoksun kırsal bölgelerde çok sayıda Tunuslu düzensiz göçle umuda yolculuğa başvurdu.
İtalya'nın paylaştığı resmi rakamlara göre, 2019 yılında 2 bin 564 Tunuslu İtalya kıyılarına ulaşırken 2020 yılında bu rakam neredeyse beş katına çıkarak 12 bin 883'e yükseldi. Bu rakamlar, İtalyan makamlarının gözünden kaçarak ülkeye girmeyi başaranları kapsamıyor.
Tunus Eski Ticaret Bakanı Muhsin Hasan, AA muhabirine verdiği röportajda, devrimin 10 yıllık süreçte siyasi alanda başarılarına rağmen ekonomik alanda "tam bir hayal kırıklığına" yol açtığını söyledi. Devrimden sonra ülkedeki işsizlik ve fakirlik oranının yükseldiğine işaret eden Hasan, sendikalar ve siyasi partilerin bu tabloda sorumluluğu olduğunu dile getirdi.
Hasan, Tunus'un sınır komşusu Libya'daki krizin ve ülkede son 10 yılda yaşanan terör saldırılarının da ülkesindeki ekonomik durumu negatif etkilediğini belirterek, siyasetin uzun vadeli bir vizyon çizmesi gerektiğini kaydetti.
Tunus'un ekonomik olarak mahrum bölgesi Tatavin'den Abdulkadir Akkar (26), AA muhabirine, "devrim ruhunun kabaracağı yıldönümünde hükümetin protesto dalgasını öngörerek dört günlük sokağa çıkma yasağı" ilan ettiğini belirtti.
Akkar, "Devrim, işsizliğin ve fakirliğin artması ve ekonomik tablonun kötüleşmesiyle sonuçlanarak doğru seyrinde ilerlemedi, istihdamın arttırılması ve hayat şartlarını iyileştirme hedeflerini gerçekleştirmedi." dedi.
Sırada ne var?
Tunus'ta altı ay önce bir koalisyonla göreve gelen Meşişi'nin cumartesi gecesi açıkladığı 11 yeni bakanın görev alacağı kabinenin parlamentodan güven oyu alması gerekiyor.
Hükümete, parlamentonun birinci partisi Nahda Hareketi ve ikinci sıradaki Tunus'un Kalbi gibi partilerin desteğinin sürmesiyle kabinenin güven oyu almasına kesin gözüyle bakılıyor.
Tunus'ta 2014'te kurulması kararlaştırılan ancak parlamentodaki parçalanmış yapı nedeniyle henüz boş kalan anayasa mahkemesinin kurulması ve seçim sisteminin yenilenmesi parlamentonun yakın dönemde gündemde tartışacağı hararetli maddeler olarak öne çıkıyor.