HABER: ÖZLEM DOĞAN
Tuna Nehrinin aktığı ülkelerin kültürel zenginliklerini ortak tarihle pekiştirerek birbirine bağlamak amacıyla kültürlerarası diyalog etkinliklerine bir yenisi eklendi. AB-Türkiye Kültürlerarası Diyalog Program desteğiyle "Birlikteki Çeşitlilik: Tuna Dalgalarında Kültürlerarası Diyalog" projesiyle Tuna Nehrine Öyküler - Tuna Nehri ve ülkeleri konulu öykü yarışmasının sonuçlanmasına 2 ay kaldı. Fuat Sevimay ve Hakan Akdoğan tarafından seçilecek olan ilk 10 öykü Macarca, Türkçe ve İngilizce olarak üç dilde ortak bir kitapta okurlarla buluşacak. Öykü yarışması etkinlikleri 2020 Budapeşte Uluslararası Kitap Fuarı'ndaki kitap lansmanı ile uluslararası edebiyat dünyasına tanıtılacak.
Öykü yarışması etkinlikleri 2020 Budapeşte Uluslararası Kitap Fuarı'ndaki kitap lansmanı ile uluslararası edebiyat dünyasına tanıtılacak.
İstanbul’da Macar Kültür Merkezi
Macar kültürünü dünyanın her köşesinde halka tanıtmak, Macar geleneklerinin ve kültürünün Macaristan'da tanınmasına katkıda bulunmak amacıyla kurulan Macar Kültür Merkezleri (MKM), Macaristan İstanbul Başkonsolosluğu'na bağlı olarak çalışıyor. Kâğıthane’deki merkezdeki yeni mekanında; Macarca kursları, sergiler, konferanslar, tiyatro ve sinema gösterimi yanında yaklaşık 3 bine yakın kitapla araştırmacıları bekleyen bir kütüphane de bulunuyor. Macar Kültür Merkezi Müdürü Dr. Gabor Fodor ve Kültür Ateşesi Balazs Szöllössy ile Tuna nehrine yazılacak olan öyküler ışığında Macar Kültür Merkezi’nin faaliyetlerini konuştuk.
Macarca dil kursuna ilgi arttı
Türkiye’nin Budapeşte’de Yunus Emre Enstitüsü’nü açarken Macaristan’ın da İstanbul’da Macar Kültür Merkezini açtığını ifade eden Gabor Fodor, “Özellikle Osmanlı-Macar tarihini anlatan kitapların mevcut olduğu kütüphanemiz ilgi çekiyor. Macaristan’da üniversite okuyan, Macaristan kültürüne ilgi duyan, Macaristan’da çalışmak isteyen ya da emekliliğini orada geçirenler dil kursumuza geliyor. Yaklaşık 40’a yakın öğrencimiz var” dedi.
Bienal komşu etkinliği MKM’de
Yıl içerisinde 10’a yakın sergi düzenlediklerini kaydeden Fodor, “Macar Kültür Merkezi(MKM) olarak önceliğimiz sergiler yapmak. Sergi salonlarımızda genç Macaristanlı sanatçılara yer verirken büyük sergi salonumuzda da uzun araştırmalara dayanan, Türk-Macar ortak tarihine ışık tutan, Türkiye’de ses getirebileceğini düşündüğümüz sergilere kapılarımızı açıyoruz. İKSV İstanbul Bienali’nin komşu etkinliği olarak Levente Baranyai’nin tablolarını sergiliyoruz” diye konuştu.
Türklere kültürümüzü tanıtmak istiyoruz
Macaristan’a gitmek isteyenlerin kendilerine başvuru yaptığını vurgulayan Fodor, “Macaristan’a gitmeden önce bizden Macar kültürüne dair bilgi ve hediye alıyorlar. Ayrıca merkezimizde her ay Macar Bilim Kulübü’yle beraber Türk-Macar tarihine yönelik konuşmalar düzenliyoruz. Türkiye’de önemli festivallerle ortak çalışıyoruz. Amacımız Türklere Macar kültürünü tanıtmak. Biz ‘Macarlar kimdir’den ziyade kültürü bilinsin istiyoruz” dedi.
Macaristan’da Türkleri bekleyen eserler var
Cumhuriyet’in kuruluşundan beri Türkiye’de çalışmış Macar mimar ve mühendislerin eserlerinin bulunduğuna dikkat çeken Fodor, “Macar Devleti ve TİKA’nın ortaklığı neticesinde Macaristan’da birçok Türk eseri yenilendi. Geçen sene Cumhurbaşkanı Erdoğan Macaristan Başbakanıyla beraber Gül Baba türbesini açmıştı. Kanuni Sultan Süleyman’ın Zigetvar’daki türbesinin kalıntılarından bir müze yapılacak. Bunları tanıtmak da bizim sorumluluğumuz.”
Ayasofya’da Macar prensesi gizli
Rehber eşliğinde ‘İstanbul’da Macar İzleri’ adlı günübirlik turlar yaptıklarını söyleyen Fodor sözlerini şöyle noktaladı. “İstanbul’da insanların pek bilmediği ama Macarlarla bağlantılı yerler var. Örneğin Ayasofya’da Macar bir prenses tasviri vardır. Bu en eski Macar kadını tasviridir ve kendisi Bizans imparatorunun eşidir. Ayrıca Osmanlı’ya matbaayı getiren İbrahim Müteferrika da Macar kökenliydi.”
Gençler Tuna’nın hayallerini anlatacak
‘Tuna Nehrine Öyküler’ yarışmasına değinen Balazs Szöllössy, “Yarışma, Tuna’nın geçtiği ülkelerle ortaklaşa çalışıp birbirlerinin kültürlerini tanıma amacı güdüyor. Genç sanatçıların birlikte çalışabileceği antropoloji, resim ve çeviri atölyeleri düzenledik. Genç Türk sanatçıların Tuna bölgelerine, Tuna bölgesinden genç sanatçıların da Türkiye’ye gelmesini sağlıyoruz. Böylelikle birbirilerini daha iyi tanıyabilecekler. Gençler Tuna Nehri onlara ne anlatıyorsa kaleme döküp bize anlatacak” dedi.