Tüm ülkeler tehlike altında!

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) sadece Türkiye veya ABD'de tehdit olan bir örgüt olmadığını belirterek 'Bulunduğu tüm ülkelerde yarın benzer şeylere girişebilir, benzer sızma hareketleri yapabilir' dedi.

Kalın, TRT Haber'de katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmayla, aklın, vicdanın, tüm insanlığın ve merhametin sesi olarak tüm dünyaya hitap ettiğini anımsattı.

Erdoğan'ın konuşmasında özelikle Türk demokrasisine vurulan büyük bir darbe olarak FETÖ darbe girişimini ele aldığını dile getiren Kalın, Erdoğan'ın demokrasiye ve özgürlüğe inanan milletlerle ülkelere, bu darbeyi kahramanca durduran Türk halkının hikayesini ıskalamaması çağrısında bulunduğunu kaydetti.

Kalın, FETÖ ile mücadelenin terörle mücadele başlığının önemli bir ayağını oluşturduğunu belirtti.

Terörle mücadelenin küresel bir sorun haline geldiğine dikkati çeken Kalın, dünyada hiçbir ülkenin kendini terörden bağımsız veya izole değerlendiremeyeceğini, terörün her yerde olduğunu söyledi.

Kalın, küresel bir sorun olan terörle ancak küresel yollarla mücadele edilmesi gerektiğini, bunun için de ittifaklar, koordinasyon ve iş birliği yapılması gerektiğine dikkati çekti.

Türkiye'nin üç ana terör örgütüyle mücadele ettiğini belirten Kalın, birincisinin tüm dünyanın ve Türkiye'nin de gündeminde olan DAEŞ, ikincisinin PKK, üçüncüsünün ise Türkiye'de kanlı bir darbe girişimi yapan FETÖ olduğunu anlattı.

Hem jeopolitik konumu itibariyle bu kadar kritik noktada olan hem de aynı anda 3 milyon mülteciye ev sahipliği yaparak yükü taşıyan bir yandan da üç terör örgütüyle mücadele eden başka bir ülke olmadığına işaret eden Kalın, BM Genel Kurulu'nun ana başlıklarında öne çıkan beş ana gündemin aslında Türkiye'nin bir şekilde odağında ve merkezinde yer aldığı konular olduğunu dile getirdi.

- "Bizim talebimiz doğrudan Türkiye'ye iadesidir"

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi konusunda ise Kalın, iade ve bir önceki adım olarak da gözaltı veya tutuklama yapılmasıyla ilgili hukuki sürecin işlediğini anlattı.

Adalet Bakanlığının son olarak konuyla ilgili bilgi ve belgeleri ABD'li muhataplarına ilettiğini aktaran Kalın, sürecin devam ettiğini söyledi.

15 Temmuz darbe girişimi öncesinde Gülen ile ilgili açılan dava dosyalarının bir bütün olarak gönderildiğini, ayrıca darbe girişimiyle oluşan dosyada bilgi ve belgelerin toplandığını, bunların da peyderpey ABD'ye gönderildiğini ifade eden Kalın, hukuki süreç kadar siyasi ve toplumsal boyutların da dikkat alınması gerektiğini kaydetti.

Türkiye'nin hukuki olarak üzerine düşeni yaptığını belirten Kalın, "Bizim kamuoyumuzda bu terör örgütünün ele başı, Pensilvanya'daki malikanesinde oradan halen talimatlar vererek, dünya basınına konuşarak bu suç şebekesini, suç imparatorluğunu halen yönetmeye devam ediyor, buna nasıl verilir? İkinci olarak bu kişi etrafında yapılan birtakım açıklamalar, siyasilerin veya basının yaptığı açıklamalara bakıldığında sanki 'onu böyle bir koruma veya himaye güdüsüyle hareket edildiği' algısı doğal olarak yerleşiyor. Bu da haklı olarak Amerikan karşıtlığını tetikleyen bir şeydir. Burada herhalde oturup düşünmesi gereken Amerikan yönetimidir ve karar vericileridir." şeklinde konuştu.

FETÖ elebaşının üçüncü bir ülkeye gönderilmesiyle ilgili bir soruya da Kalın, şöyle yanıt verdi:

"Bizim talebimiz doğrudan Türkiye'ye iadesidir. Bu kişi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Türkiye'deki işlediği suçlarla ilgili iade talep edilmektedir. Bir üçüncü ülkeye gönderilmesi değil, Türkiye'ye iadesi bizim öncelikli talebimiz. Şu ana kadar yaptığımız tüm resmi başvurularda zaten bu çerçevede. Dolayısıyla Amerikan karar vericilerinin, politika yapıcılarının ve kanaat önderlerinin oturup burada hakikaten net bir muhasebe yapması gerekir. Oturup Türkiye gibi bir ülkeyi kaybetme pahasına siz böyle bir himaye sağlamaya devam ederseniz veya böyle bir görüntü verir algı yaratırsanız bunun sonuçları çok ağır olur. Uzun vadeli olur."

Türkiye'de bugün darbe girişiminin arkasında FETÖ'nün olduğunu düşünenlerin sadece belli bir grup, parti veya çevre olmadığını, Türkiye toplumunun neredeyse tamamının bu konuda ittifak ettiğini belirten Kalın, "Bu ittifakı gözardı ederseniz Türkiye toplumunu yanlış okursunuz. Türkiye'nin ve toplumun dinamiklerini ıskalamış olursunuz. FETÖ, sadece Türkiye veya ABD'de tehdit olan bir örgüt değil, bulunduğu tüm ülkelerde yarın benzer şeylere girişebilir, benzer sızma hareketleri yapabilir." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın New York temasları kapsamında ABD'li yöneticilerle yaptığı görüşmelerden bu konuda nasıl bir izlenim edindiği yönündeki soruya ise Kalın, özellikle darbenin gerçek boyutları ve vehametini kavradıkça bu konuda bir fikir değişikliğinin olduğunu ve kanaatlerinin değiştiğini gördüklerini anlattı.

Kalın, 15 Temmuz'da yaşananların ortada olduğunu, Türk milletinin nasıl bir bedel ödediğinin ve kahramanlık mücadelesiyle darbeyi nasıl engellediğinin bilindiğini dile getirerek, "Bu işin gerçek boyutlarını daha fazla gecikmeden kavramak bizce ABD'li ve diğer muhataplarımızın da menfaatinedir. Türkiye gibi bir ülkeyi ve toplumu karşılarına almak, kaybetme pahasına burada bir kişiye adeta 'himaye veriyor' gibi bir tutum içerisinde olunması veya görüntü verilmesi uzun vadede başka birçok sorunların doğmasına neden olur." ifadelerini kullandı.

- Suriyelilere vatandaşlık verilmesi

Suriyeli mültecilere Türkiye vatandaşlığı verilmesi konusunda ise Kalın, Türkiye'nin, mültecilere kapılarını açmaya ve yardım etmeye devam edeceğini anlattı.

Kalın, "Türkiye dünyanın en zengin ülkesi değil. En zengin ülkelerinden biri de değil ama bugün dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke. Kişi başına düşen milli gelir oranıyla baktığınızda Türkiye, şu anda dünyada en fazla insani yardım yapan ülkelerin başında geliyor." ifadelerini kullandı.

Kalın, Türkiye'nin sadece Suriyelilere değil dünyanın her yerindeki mazlumlara yardım ettiğine değindi.

Türkiye sınırlarında yaşayan 2,7 milyon Suriyelinin olduğunu anımsatan Kalın, bunların arasında 600-700 bin okul çağında çocuk olduğunu, bunların yarısının okullara yerleştirildiğini, kalanların da yerleştirilmesi için çalışmaların devam ettiğini söyledi.

İnsani yardımların yanı sıra ihtiyaçlar çerçevesinde belli kriterleri dikkate alarak Suriyelilere vatandaşlık verilmesi konusunun gündeme gelebileceğini dile getiren Kalın, zaten önemli bir kısmına çalışma izninin verildiğini hatırlattı.

Vatandaşlığa alınma konusundaki kriterler çerçevesinde İçişleri Bakanlığı, AFAD ve ilgili birimlerin şu anda bir çalışma yaptığını belirten Kalın, "Belli kriterleri karşılayan kişilere vatandaşlık verilmesi gündemde. Şu anda bu çalışma başladı. İnşallah çok fazla gecikmeden ilerleyecektir." dedi.

Türkiye kamuoyunda da zaman zaman "Ne oluyor. Zaten bu kadar yardım yapıyoruz. Bir de vatandaşlık vereceğiz. Acaba bizim elimizdeki birtakım imkanlar mı alınacak?" gibi bazı soruların sorulduğunu dile getiren Kalın, "Anadolu toprakları tarih boyunca hep bu tür mazlumlara kapılarını ve gönlünü açmış bir coğrafyadır. Bugüne kadar Türkiye, bundan hiçbir zaman kaybetmedi, kazandı. Küresel bir sorun haline gelmiş olan mülteci meselesine insani açıdan bakmak lazım. Tabii ki demografik ve siyasi açıdan, ekonomik açılardan, ama bunların hepsinin üstünde herhalde en önemlisi bu insanların bir birey olduğu, en az sizin kadar bizim kadar yaşam hakkına sahip olduğu, temel ihtiyaçlarını karşılamanın da insanlık onurunun bir gereği olduğu bilinciyle hareket etmek gerek." değerlendirmesinde bulundu.