Ezgi ÇELİKANKARA
Türk Tabipler Birliği’nin son günlerde koronavirüse (Kovid-19) ilişkin yazdığı felaket senaryoları tartışmaların odağına oturdu. Kovid-19 karşısında birçok Avrupa ülkesi tedbir almakta başarısız olurken, Türkiye’nin geldiği nokta dünyaya örnek gösterildi. Fakat TTB, Türkiye’nin bu mücadelesine ortak olmak yerine her fırsatta asılsız iddiaları ortaya atarak bir başarısızlık algısı oluşturmayı tercih etti. TTB’nin söylemlerini Milat’a değerlendiren Hekim Hakları Platformu Yürütme Kurulu üyesi ve Acil Tıp Uzmanı Dr. Nedim Uzun, TTB’nin birileri düğmeye basınca sahneye çıktığını, menfaat ve çıkarları uğruna Türkiye karşıtı propaganda yürüttüğüne dikkat çekti.
TTB, hekimleri istismar ediyor
Geçtiğimiz aylarda İstanbul Tabip Odası seçimlerinin olduğunu ve Hekim Hakları Platformu olarak yönetim kurulu adayı olduğunu aktaran Uzm. Dr. Nedim Uzun, “Biz İstanbul Tabip Odası’nın ve TTB’nin hekimleri temsil eder bir pozisyona gelmesi için mücadele eden bir platformuz. Bugün 30 bin üyesi bulunan İstanbul Tabip Odası seçimlerine katılım yüzde 18’dir. Bütün oyların yüzde 7 ile seçilenler bugün tabiplerin yüzde 100’ü adına ahkam kesmektedir” dedi.
Gelinen noktada TTB ve İstanbul Tabip Odası’nın hekimleri temsil etme meşruiyetini kaybettiğini belirten Uzun, “Şu an İstanbul Tabip Odası ve TTB hekim hakları ve hukukunu koruma, hekimlerin mesleki dayanışmasını sağlamaktan ziyade maalesef marjinal bir ideolojinin sözcülüğünü yapan, hekimleri istismar eden, odayı kendi ideolojik çıkarları ve menfaatleri doğrultusunda kullanan kişilerin elindedir. Dolayısıyla hekimleri temsil etme meşruiyeti olmayan bir grubun yaptığı açıklamaların güvenilirliği bizim nezdimizde yok. Ayrıca kamuoyu nezdinde de bir ağırlığı yok. Tabipleri Birliği’nin delegesinin yarısı İstanbul’dan gidiyor. Hekimlerin yüzde 7’sinin oyuyla seçilen bir yönetimin beni veya tabipleri temsil etmesi söz konusu olamaz” eleştirisinde bulundu.
TTB, PKK safında!
Seçim sürecinde İstanbul Tabip Odası’na üye yapmak istediği bir arkadaşıyla yaşadığı olayı aktaran Uzun, “Seçim sürecinde ben kendi arkadaşlarımı İstanbul Tabip Odası’na üye yapmak istedim. Fakat ‘İstanbul Tabip Odası’na üye olur musun?’ dediğim arkadaş bana aynen şunu söyledi: ‘Ben PKK’nın odasına üye olup aidat ödemem’ dedi. Bir uzman hekimde oluşan algıya bakın ve vatandaşlarımız nezdinde oluşturulan algıya bakın. Maalesef utanç verici!” ifadelerini kullandı.
TTB, HDP’nin destekçiliğini yapıyor
TTB’nin hekimleri temsil etmek yerine HDP ve PKK’nın destekçiliğini yaptığını söyleyen Uzun, “İstanbul Tabip Odası’nın bir önceki genel sekreterinin çok net bir açıklaması var. ‘Bize en yakın siyasi parti HDP’ diyor. Açık ve çok net bir şekilde HDP’nin bir bürosu olarak hareket ediyor” dedi.
Birileri düğmeye basınca konuşuyorlar
Hekimlerin TTB’den bir beklentisinin kalmadığına vurgu yapan Uzun, şunları kaydetti: “TTB, hiçbir işe yaramayan sadece üye aidatları toplayan ve aynı zamanda hekimliğin dışında meselelerle uğraşarak siyaset yapan bir yer olarak biliniyor. Dolayısıyla kimse üye olmak istemiyor. Özelde çalışan personeller zorla üye yapıldıkları için kimse seçimlerde oy vermeye dahi gelmiyor. Çünkü bir beklenti kalmamış. Genel Kurul’da biz bunları açıkça ifade ettiğimizde bu arkadaşlar çıkıp çok net şunu söylüyor: ‘Burası son kale. Biz burada siyaset yapacağız ve politika yapacağız.’ Bu cümleleri açık açık söylüyorlar. ‘Politika yapacaksanız gidin bir siyasi partiye orada yapın’ diyoruz ama mesela o değil! Vaktiyle bir şekilde buraları ele geçirmişler ve buraları araç olarak kullanıyorlar. İhtiyaç dahilinde düğmeye basılıyor ve bunlarda konuşuyor. İstanbul Tabip Odası’nın veya TTB’nin Afrin’de yürütülen terörle mücadele operasyonlarıyla ne ilgisi olabilir! Bende tabip odası üyesiyim. Maalesef meşruiyet sorunu olan bir oda ve birlik bizim adımıza açıklama yapıyor. Biz hekimlerin kötü tanınmasına sebep olan bir yer haline geldi.”
Vakaların saklanması mümkün değil!
Türkiye’nin pandemi sürecini oldukça başarılı bir şekilde yürüttüğünü kaydeden Uzun, “TTB ve İstanbul Tabip Odası ısrarla Türkiye’nin çuvallamasını, başarısız olmasını, Avrupa’da hastanelerde hastaların yerlerde tedavi gördüğü manzaraları yaşamasını istiyor. Fakat bunu göremedikleri için Türkiye aleyhinde başarısızlık senaryoları yazıyorlar. Şunu net ifade edeyim: Rakamların farklı açıklanması söz konusu değil. Bu verileri biz hekimler giriyoruz. Ölüm raporlarını biz yazıyoruz ve imzalıyoruz. Bu verilerin saklanması mümkün değil! Bunların hepsi elektronik kayıt sistemi tarafından kayıt altına alınıyor ve anlık takip edilerek görülebiliyor. Onların bu propagandayı yapmaların sebebi Türkiye’yi ve hükümeti karalamak, zor durumda bırakmak istemelerinden kaynaklıdır. TTB’nin iddialarının hiçbir kanıtı ve dayanağı yoktur” şeklinde konuştu.