Başbakan Binali Yıldırım, "Örgütün dışarıdaki yöneticileri, 'Kuzey Irak'ta, Suriye'de bundan böyle artık bizden talimat beklemeden serbest, fedai türü eylemleri kendi imkan ve kabiliyetinizle nerede yapabiliyorsanız, yapın' diye genel bir talimat verdi. Bu intihar eylemleri, canlı bomba eylemleri bu talimatın neticesi gerçekleşiyor" dedi.
Kahramanmaraş ziyareti sırasında gazetelerin Ankara temsilcilerinin sorularını yanıtlayan Yıldırım, özetle şunları söyledi:
STRATEJİMİZ ETKİLİ OLDU
Bir kere terör örgütünün terörle mücadelede 'savunma değil taarruz' stratejimizden canının ciddi anlamda acıdığını biliyoruz. Özellikle kırsal kesimdeki yuvaları, barınakları, tahkikatları çok ciddi anlamda zarar gördü. Kırsalda eylem kabiliyetleri hemen hemen yok olacak düzeye geldi. Durumu böyle tespit etmekte fayda var.
AMANSIZ BİR MÜCADELE
Şu anda sadece PKK bölücü terörüne karşı değil, FETÖ örgütüne, DEAŞ'a karşı da hem içeride hem dışarıda çok aktif, amansız bir mücadelemiz var. Bu mücadeleyi akamete uğratacaklarını, bu mücadele azminden belki bizi döndüreceklerini zannediyorlar. Ama bu asla söz konusu değil. Çünkü biz biliyoruz ki 79 milyon vatandaşımız bu mücadelede bizim arkamızda. Bizim hiçbir tereddütümüz yok, sırtını terör örgütlerine dayayan, sırtını dağa dayayanlar düşünsün. Bizim için bayrak, istiklal, vatan, milletin bekası geleceği önemlidir.
MİLİM SAPMAYACAĞIZ
Kim kiminle iş tutuyorsa, ister içeride ister dışarıda hiç fark etmez, şu an itibariyle bunun kim olduğunun da önemi yoktur. Ne yapmak istedikleri de bellidir. Irak, Suriye, Yemen, Libya ve Mısır'a bakarsak ne yapmak istediklerini tahmin etmek zor olmaz. Ama yanlış hesap, yanlış ülke. Türkiye, bu millet, bu tezgaha gelmez. Tabii ki canımızı yakıyor, üzülüyoruz. Ama acımızı bağrımıza basacağız, bu mücadeleden bir milim bile sapmayacağız.
YENİ YETKİLER DE VERİRİZ
Tehdidi küçümsememek lazım. Tehdidi küçümsediğimiz zaman bu sefer kendi sonuçlarından kendiniz zarar görüyorsunuz. İcap ediyorsa ilave yetkiler de vereceğiz. Türkiye'de esas itibariyle iki tane istihbarat kuruluşumuz var. Bir MİT, ağırlıklı olarak dış ama kısmen iç istihbaratla da sorumlu köklü bir kuruluşumuz. Bir de Emniyet istihbarat servisimiz var. Bu olaya mahsus söylemiyorum ama genel anlamda bir yerde bir koordinasyon problemi varsa bunu gözden geçireceğiz. İstihbarat konusunda da gerekirse, koordinasyonu güçlendirecek bir yapıya da geçilebilir, bunun da çalışmaları zaten bir noktaya geldi. Bir süreden beri çalışıyoruz.
ÇOK BOYUTLU TEHDİT
Türkiye artık çok boyutlu bir tehdidin altında, sadece bölücü terör örgütü değil. DEAŞ, DHKP-C, PYD, YPG ve FETÖ bunlar esas itibariyle amaçları farklı gibi düşünülse de nihai hedefleri hep aynı. Önemli olan bu örgütlerin hangi amaca hizmet ettikleri, bu da bilinmeyen bir şey değil. Biliyoruz da yapmamız gereken önce evin içini halletmek. Evimizin içini, emniyete almadan dışarıdaki unsurları hedef göstermemiz, yeterli olmaz. Ama bakın bir Fırat Kalkan'ı hadisesi bizim Suriye tarafındaki DEAŞ tehdidini ciddi anlamda sınırlamıştır, aşağı düşürmüştür. Benzer çalışmaları. Bütün güney sınırlarımızda yapacağız.
PYD'ye verilen silahlar PKK'nın eline geçiyor. Burada bir kuşku yok. Biz bunu muhataplarımızla her görüşmemizde masaya koyuyoruz. O olay inceleniyor, her olayın arkasında bir şeyler söylenir, somut deliller ortaya çıkmadan söylenecek şey bir anlam ifade etmiyor. Örgüt 40 yıllık birikimi olan bir örgüt. 'Bu tip kabiliyetleri yok oldu' demek doğru değil. Bu alçaklar, bizim hızımızı kesmeye çalışıyorlar."
ONLARCASI ÖNLENİYOR BİR TANE KAÇIYOR
Olayın yapılış şeklinden bahsettim ben. Yani bu şu anlama gelmiyor, 'imkan ve kabiliyetleri yok, destek almıyorlar, herkes aklına geldiği gibi eylem yapıyor' demedim. Tarz, örgüt hiçbir zaman kenara çekilmiş değil. Örgüt, millete karşı bölgedeki vatandaşlara karşı acımasız. Öldüren, her türlü baskıyı yapan, sistematik bir terör eyleminden imkan ve kabiliyetini kaybettiği için münferit canlı bombalarla yapıyor. Canlı bomba eyleminin onlarcası önleniyor. Bir tane de iki tane de zaman zaman kaçıyor.
Kaynak: Hürriyet