Tripoliçe şehitlerini KAÇ TÜRK biliyor!

Batı iki de bir sözde Ermeni soykırımı iddialarını gündeme getirirken, Türkler’in Balkan toprakları üzerinde uğradığı kıyım kimsenin aklına gelmiyor. Türkiye, bile 1821 yılında Tripoliçe’de 30 binin üzerinde Müslüman’ın zalimce katledilmesinden habersiz!

KORAY TAŞDEMİR

SÖZDE Ermeni soykırımı iddiaları ile Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak isteyen ve tarihi hadiseleri baş aşağı çevirerek siyasi bir çıkar sağlama peşinde olan Batı dünyası, Türkler’in Balkanlar’da yaşadığı Yunan mezalimini gündemlerine dahi almıyor.

Batı dünyasının Türkler’e yönelik bu katliama karşı kayıtsız kalmasını anlamak bir derece mümkünken Türkler’in de 1821 yılında Yunanların Tripoliçe’de gerçekleştirdikleri söz konusu mezalimi unutmasının izahı mümkün görünmüyor.

Tripoliçe’de 3 gün boyunca Yunanlılar, binlerce Müslüman Türk’ü vahşi bir şekilde öldürdü. Yollar cesetlerle doluydu.

Tripoliçe'nin duvarına Yunan bayrağını diken Yunan savaşçı Panayotis Kefalas. Arkada ölüler ve yıkılmış minare görülüyor.

Yunan katliamcıların önde gelen lideri Theodoros Kolokotronis

Milliyetçilik akımları

1789 Fransız İhtilali’nin dünyaya yaydığı milliyetçilik akımının en fazla hissedildiği devletlerden biri Osmanlı Devleti oldu. 1458 yılında Fatih sultan Mehmet tarafından fethedilen Yunanistan topraklar da dâhil olmak üzere yüzyıllar boyunca bir Balkanlar’da yaşanan “Pax Ottomana” milliyetçilik akımı, batılı güçlerin siyasi birliklerini tamamlayıp ham madde ve pazar ihtiyacı için özellikle Osmanlı toprakları üzerinde oynadığı oyunlar neticesine bozuldu. Yunanistan bağımsızlık hareketi de bu şartlar altına başladı.

Mora Yarıdamasında, evleri basan Yunan askerleri çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden binlerce Türk’ü hunharca katletti.

Mora Ayaklanması!

1821 ilkbaharında Mora'da patlak veren Yunan ayaklanması kısa sürede Orta Yunanistan ve Girit'e de sıçradı. Ayaklanmacılar önemli mevziler elde ettiler. Ele geçirilen yerlerde Türklere karşı kitlesel katliamlar yapıldı. Tripoliçe şehrinde 8.000 - 15.000 başka kaynaklara göre 30.000, Navarin'de de 3.000 Türk, kadın-çocuk ve erkek katledildi.

Mora’da binlerce Türk ve Müslüman halkın cesedi, kale surlarının dibinde diri diri yakıldı.

Müslümanlar doğrandı

Tripoliçe’de yaşayan kıyım batılı tarihçilerin eserlerinde yer buldu. İngiliz asker ve tarihçi Thomas Gordon, katledilen sivillerin sayısını 8 bin olarak tahmin ederken, 8 bin de Osmanlı askerinin öldürüldüğünü belirtmektedir. J. M. Wagstaff ise 10-15 bin sivilin katledildiğini yazmıştır. Yunan tarihi üzerinde uzman olan tarihçi ve yazar William St. Clair ise öldürülen sivillerin sayısının 10 binin üzerinde olduğunu belirtmiştir. Katledilenlerin içinde kadınların da olduğu görülmüştür.

Üç gün boyunca vahşet

İngiliz tarihçi Walter Alison Phillips ise üç gün boyunca şehrin sakinleri, bir vahşi çetenin kötülüğüne ve keyfine bırakıldı. Yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmadı. Kadınlar ve çocuklar, öldürülmeden önce işkencelere tabî tutuldu. Katliam o kadar büyüktü ki, Yunan katliamcıların önde gelen lideri Thedoros Kolokotronis kapıdan hisara kadar atının ayaklarının yere hiç dokunmadığını söyledi. Şehirdeki Yunan zaferinden sonra yol kenarları cesetler ile doldu. Kadınların ve çocukların bulunduğu Müslüman kitleleri, yakınlardaki dağlarda sığır gibi doğrandı.

Tripoliçi’deki Yunan katliamını başlatan Etniki Etarya’nın, dönemin Rus Çarının yeğeni Aleksondros İpsilanti.

Hamile kadınlar kesildi

William St. Clair de Tripoliçe’de bulunan yabancı subayların gördüklerini şöyle anlatmıştır: “10 binin üzerinde Türk öldürüldü. Paralarını sakladığı şüphe edilen tutsaklar işkence edildi. Kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar. Hamile olan kadınların karınları kesildi, kafaları kesildi ve köpek kafaları bacaklarının arasına sokuldu. Cumadan pazara kadar hava çığlık sesleriyle doluydu. Bir Yunan 90 kişiyi öldürdüm diye övünüyordu. Yahudi topluluğu sistemli bir şekilde işkenceden geçirildi. Haftalarca aç bırakılan Türk çocukları çaresiz yıkıntıların arasında koşarken Yunanlılar tarafından yere atıldılar sonra vuruldular. Su kuyuları cesetlerle dolduruldu.”

3 günde 32 bin kişi

Mora'da oturan Türk ve Arnavut nüfusu, özellikle Yunan askerlerin egemen olduğu bölgelerde katliamlara uğradı. Mora'daki Türk ve Arnavut toplulukları yok oldu. Tarihçiler, bu süreçte yarımadada genellikle bölgedeki papazların tavsiyesiyle toplamda 20 binden fazla Müslümanın öldürüldüğünü belirtmektedir. Bazı tarihçiler ise bu sayıyı 15 bin olarak tahmin etmektedir. Fakat sadece Tripoliçe Katliamı'nda 35 bin kişinin öldürüldüğüne ilişkin tahminler vardır. Ağustos 1821'de Monemvasia kasabasının Türk sakinleri uzun süren kuşatma sonucu açlıkla karşı karşıya kaldı. Bu sırada Yunanlar kasabanın surlarının dışında denizde ele geçirilmiş olan altmış erkek ve kadını öldürdü. Daha sonra Yunanlar Türkleri Anadolu'ya götüreceklerini söyledi ve kapılar açıldı; fakat Yunanlar kasabayı yağmaladı ve pek çok Türkü öldürdü. Daha sonra kasabadan beş yüz kadar Türkü bir gemiye bindirip Anadolu açıklarında ıssız bir adaya bıraktılar, burada da açlıkla karşı karşıya kalan Türklerden hayatta kalanlar bir Fransız tüccar tarafından kurtarıldı. William St. Clair'e göre, "Mora'daki soykırım ancak öldürecek başka Türk kalmadığında sona erdi"

Herkül Milas’ın sözleri

Herkül Milas, History Textbooks in Greece and Turkey adlı eserinde Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Teodor Kolokotronis’in şu ifadelerine yer veriyor: “Cuma gününden pazara kadar Yunan askerleri kadın, çocuk ve erkekleri katletti. Tripoliçe ve çevresinde toplam 32 bin kişi öldürüldü… En sonunda, bir ulak geldi ve katliam durdu.”

Filiki Eterya örtgütledi

Bir Yunan isyancısı Filiki Eterya'nın andını söylerken.

Yunanlar, Osmanlı Devletine karşı başlatacakları isyanı yönetmek amacıyla Filiki Eterya adlı gizli cemiyeti kurdular. Filiki Eterya 1814yılında Emmanouil Ksantos, Nikolaos Skoufas ve Athanasios Tsakalof adlı üç genç Yunan tarafından, o zamanki Rusya'da günümüzde Ukrayna'nın sınırları içinde kalan Odessa kentinde kuruldu. Amacı Yunan Bağımsızlık Savaşı hareketini gerçekleştirmek olan bu dernek özellikle Osmanlı topraklarında yaşayan Rumları kışkırtmak için düzenlediği toplantılarda şu kararları aldı:

1. Merkezi Atina'da bulunan Filmousos Cemiyeti, Filiki Eterya'ya bağlanarak, bu cemiyetin batı kültürü almış Yunan gençlerinden yararlanılacak.

2. Örgütlenebilmek için gerekli maddi olanakların sağlanması yolunda yeni ticaret şirketleri açılacak.

3. Yunan tüccarlarının, ünlü ve etkili ailelerin, kilisenin tanınmış din adamlarının örgüte katılması sağlanacak.