Haber: Özlem Doğan
Kahramanmaraş depreminin üzerinden iki hafta geçti. 40 bini aşkın insanımızı kaybettik. On binlerce yaralı hastanelerde tedavi görüyor. Enkaz altında henüz cenazeleri çıkarılamayan vatandaşlarımız var. Yüzbinlerce acılı ailenin yanı sıra çocuklar anne babalarını, anne babalar evlatlarını kaybetti, bazıları da kayıplarını arıyor. Depremde yıkılan 10 şehrimizde yaşayan vatandaşlarımız asrın felaketinden ötürü uzun yıllar etkisini sürdürecek büyük bir travmayla karşı karşıya. Üstelik sadece depremzedeler değil, tüm Türkiye bu büyük afetin olumsuz etkisi altında. 6 Şubat’ta tüm Türkiye’yi derinden sarsan büyük deprem felaketinin tüm etkilerini Cerrahpaşa Üniversitesi Adli Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Oral’la konuştuk.
Depremin etkileri korona gibi bulaşıcıDeprem bölgelerinde uzun süre çalıştığını ifade eden Prof. Dr. Gökhan Oral, “Bu bir toplumsal travma. Deprem bölgesindeki etkiler korona gibi bulaşıcıdır. Hissedilmeyen bölgeleri de etkiler. Coğrafi olarak yakınlık uzaklık fark etmeyebilir. Medeniyet tarihi bir yığın afetle dolu. Birçoğu bilinen anlatılan savaşlar, yıkımlar, depremler, seller ve tufanların oluşturduğu travma, yaşananların insanlarda yarattığı etkilerdir” dedi.
Hala şaşkınız ve idrak edemedikDepremden dolayı hâlâ şaşkın olduğumuzu ve yaşananları idrak edemediğimizi belirten Oral, “Biz henüz ambulanstaki paramedik safhadayız. Henüz boyutlarını ve sonuçlarını tümüyle yaşamıyoruz. Durumu tarif etmek gerekirse ambulans acil servise yanaştı, indirildi, şimdi acildeki hekimlerin ve personelin bedendeki hasarı tespit sürecindeyiz. Müdahale ve sonrasındaki rehabilitasyona ise daha epey bir vaktimiz var” şeklinde konuştu.
Tüm ülke için matem süreciKorkulu ve azap dolu periyotlarda insanların dehşet içinde kalıp panik reaksiyonları gösterebileceğini kaydeden Oral, “Bir diğer tepki de donakalmaktır. Yardım ya da teselli için etrafta toplanan kalabalık ilk safhayı atlatmasında bir katkı sağladığını düşünüyorum. Fakat bir haftayı geçtikten sonra yas evinde, bölgesinde el ayak çekilmeye başlar, herkes acısıyla yalnız kalır. Deprem bölgesinde de böyle olacak çünkü bu hayatın gerçeğidir. Bir matem süreci olacak. Bu sadece depremzedeler için geçerli değil, biz de tatsızız” ifadelerini kullandı.
Ceset ikna edicilik ve inandırıcılıktırDeprem bölgesine profesyonel, gönüllü yardım veya haber için gidenler de bazı etkiler yaşayacağını vurgulayan Oral sözlerini şöyle noktaladı: “Travmayla uğraşan travmatize olur. Ceset, ikna edicilik ve inandırıcılık anlamında gelir. Enkazdan uzanan cansız bir eli gördüğünüz anda durumu realize edersiniz. Görmek çok önemlidir ama daha az önemsenen koku ve işitmenin enformatif değeri oldukça yüksektir. Örneğin bir koku birçok anıyı hatırlatır. Göçüklerden yayılan ceset kokusu da enkaz altında aileler, üst üste yığılmış insanlar olduğunu hatırlatıyor. Gerçeklikle yüzleşmek için önemli bir şey. Kayıplar da önemli bir sorun çünkü kayıplar ne ölürler ne yaşarlar. Adeta bir hayalet olurlar. Bu yüzden yakınları bir parmağı da olsa cesedini görmek ister. Ruhlar o zaman özgürleşir.”