PKK'lı teriröstler 2016 yılında henüz 9 yaşında olan Hamza'yı dağa kaçırdı. Hamza'nın ailesi 3 gün önce Diyarbakır Annelerinin eylemine katıldı. Ailenin eyleme katılması üzerine PKK'nın bir yayın organı 9 yaşındaki Hamza Adıyaman'ın Zap suyunda kaybolduğun ileri sürdü. Adıyaman ailesi bu iddiaya sert tepki gösterdi. Aile Hamza'nın yazıp gönderdiği mektubu basına gösterdi ve iddiayı çürüttü.
Annesiyle birlikte evlat nöbetine katılan Hamza Adıyaman'ın ablası Aysun Adıyaman konuyla ilgili açıklama yaptı. Aysun Adıyaman şunları söyledi:
"Kardeşim şu an 13 yaşında. PKK tarafından alıkonuldu. Biz evlat nöbetine katıldıktan sonra PKK'nın sözcüsü bazı basın kuruluşlarında kardeşim Hamza Adıyaman'nın PKK'nın kaçırmadığını, o tarihte nehire düşen topunu almak isterken suya kapılıp öldüğü haberi yapıldı. PKK sözcüsü bazı basın organlarının kardeşimin PKK tarafından kaçırılmadığını, nehre düşüp öldüğünü iddia etti. Ama ben bu iddianın doğru olmadığını, kardeşimin PKK tarafından kaçırıldığını ispatlayacak 5 ayrı delil ortaya koymak için bu açıklamayı yapıyorum. Bir, benim babam kardeşimi aramak için 20'den fazla Süleymaniye, Hakurk, Kandil olmak üzere birçok PKK kampına gidip evladını aradı. Hakurkta kendi çocuğunu gördü. Evet, babam kendi kardeşimi Hakurk kampında 7-8 çocuk bir arada, bir kamyonetin bagajında gördü. Bu araç burada duracakken, babam oğlum Hamza diye seslenince PKK'lılar aracı durdurmayıp oradan gönderdi. Babam bunu bize anlattı. İki, bizim gibi evladı PKK tarafından kaçırılmış başka bir baba evladını yine bu kamplarda aramaktayken Hakurkta yine çocukların olduğu bir grup görmüş. O çocuklarla konuşma imkanı bulmuş. İçlerinden bir tanesi kendisini Mehmet Adıyaman'ın torunu olarak tanıtmış. Mehmet Adıyaman, benim dedemdir. Mehmet Adıyaman memleketimizde tanınan bir aşiret ağası olduğu için bu kişi gelip bize ulaşıp Hamza'yı gördüğünü söylemişti."
Hamza'nın görüşüğü şahsa PKK tarafından kaçırıldığını, ve "Ben kaçırıldığım gün, kaçırıldığım yerde arabada ağzım bantlı, ellerim bağlıyken annemi orada gördüm' dediğini söyleyen abla şöyle devam etti: "Anneme oğlun suya düştü dediklerinde ben oradaydım. Ancak beni alıp götürdüler, ben seslenemedim, bağıramadım' demiş. Üç, biz kardeşimin nehre düşmediğini, kaçırıldığını öğrendikten sonra tehdit almaya başladık. Ne gariptir ki hiçbir tehdit almazken kardeşimizin kaçırıldığını öğrendikten ve bu işin peşinde düştükten sonra tehdit almaya başladık. Eğer kardeşimiz kaçırılmadıysa biz bu arayışta neden tehdit ediliyoruz. Dört, bunu belirtmeliyim ki, dün kardeşim öldüyse bir cesedinin ve mezarının olması gerekiyor. Ceset yoksa ölüm yoktur. Ölüm varsa ceset vardır. Beş, elimdeki bu mektup 2017 yılında evimizin balkonuna bırakıldı. Kardeşimin yazdığı bu mektup eğer doğruysa benim kardeşim yaşıyor. Eğer doğru değilse de bu mektubu kardeşim yazmadıysa kurgu ise neden böyle bir mektup gönderilmiş. Normal bir ölüm vakasından böyle şeyler olmaz."