Temsili demokrasinin tezahürü, kadın sivil toplum kuruluşları\u2026

Kadının toplum da baskılanmış kimliğini açığa çıkarma çabasının tezahürüdür Kadın STK lar. Sosyal yaşam içerisinde kadın menşeli STK ların ,kadının kimliğini bulma konusunda bir demokratikleşme çabası içerisinde olduklarını özellikle son dönemde gözlemlemek mümkün.

Hatice Bilici

hakbina@gmail.com

Kadın toplumda zayıf olmaktan sıyrılıp güç elde etme ve o gücü toplum için sarf edebilme imkanına erişti. Sosyal manada bir varoluş kaygısı yaşarken toplumda etkin bir rol elde etme ve kendini ifade edebilme, arkasına bir güç alabilme adına STK'lara dahil olarak sivil sese bir ses daha eklemek suretiyle kendini ifade edebiliyor. Öte yandan bizim ülkemizde kadın profili gün geçtikçe değişiyor. Kendini keşfeden kadın zayıf ve ezilen olan rolünü STK'larında etkisiyle ,ayakları üzerinde durabilen, haklarının ve sınırlarının bilincinde ve kimliğinin farkında olabilen ,bu gücü toplumun faydasına kullanabilen bir bireye dönüştürebiliyor. Kendi farkındalığını kelebek etkisi ile toplumda ki diğer kadınlara da sirayet ettirmenin en etkin yolu ise kadın menşeili STK'lar. Zira başarılı girişimler etkin çalışmalar ile toplumda yankı uyandıran kadın STK'lar, güçlü bir zincirle kadının temsilcisi olmayı başarabiliyor. Burada asıl olan kadınlarımızın böyle sosyal bir açlık içerisinde olmaları ,yanlarında güç hissettiklerinde üretmeye, yönetmeye, temsil etmeye daha istekli olmalarıu2026

Özellikle 28 Şubat sürecinde ciddi manada sosyal travmalar yaşayan ve kanayan yaraları oluşan muhafazakar kesimdeki kadınlar için son dönemde STK'larda aktif olmak , sesini duyurmak, yıllarca oluşturdukları yetenek ve birikimlerini topluma sunabilmeleri için STK'lar önemli katkı sunmuşlardır. Bir neslin özgüvenini, hayallerini, umutlarını çalan yarınlarını ipotek altına alan 28 Şubat ,muhafazakar kadınlar için bir gerilme devriydi ve zorluklarla doluydu. Pek çok donanıma sahip olsalar da akademik anlamda ilerlemelerinin önüne geçildi ,iş hayatları engellendi. Sosyal ortamlarda kendilerini ifade etmeleri yasaklandı, sosyal bir dışlama ile toplumda entelektüel kesimde olmalarının önüne engeller sıralandı. Hal böyle olunca, uzun yılların birikimiyle muhafazakar kadınlar, özgürlüklerine kavuşmanın verdiği heyecanla pek çok alanda söz sahibi olmaya başladılar. Bu kaos sonlandığında sivil toplum kuruluşlarının verdiği güç, uzattığı el azımsanamayacak bir destekti kanımca...

Diğer yandan güçlenen STK'lar problemlerin çözümü ve hedef kitlesi için daha güçlü adımlar atmaya başladı. STK'lar gönüllülük esasına göre çalışan ve büyümesi mümkün olan kuruluşlar olduğu için kadınların geciktirilmişte olsa gönülden katılım ve desteklerine mahzar oldular. STK'ya üye olan ya da yönetiminde çalışan bir kadın için paradan daha önemli olan şeyler ortaya çıktı ;sosyal sorumluluk ve sosyal kabul görme. Öte yandan ise, kadının sesini duyurabilmesi, aktif bir şekilde sosyal hayata dahil olabilmesi, topluma faydalı ve üreten olabilmesi için kadına yönelik STK faaliyetlerinin geliştirilmesi gerekmekte. Ancak bu STK faaliyetleri gönüllülük esasına dayandığından ciddi problemler yaşayan kadının ilgisini çekebilmek gerekmekte. İşte bu noktada STK lar ile sosyal kabul gören önemsenen kadın için var oluş ,sesini duyurabilme, işe yarayan, üreten olabilme kavramları yüzleşmeli. Kadınlar STK'ların bu rollerle kendilerine öncülük ettiklerini, sosyal manada edindikleri sorumlulukları ile bu kurumlara güç katmaları gerektiğinin bilincinde olmalılaru2026

Ancak ne yazık ki 1980'li yıllarda gelişmeye başlayan sivil hareketler içerisinde kadının odak olarak seçildiği çok az hareket var. Bu nedenle kadın STK'larının kurulması ve bu STK'ların özellikle kadınlar tarafından yeterince desteklenmesi gerekmekte. Ancak oluşumu yeni yeni artan STK'lar konusunda ülkemizde yeterince bir bilinç ve farkındalık oluşmaması sivil toplum kurucuları için zorlayıcı bir unsurdur. Toplumun kendini temsil etmede kullandığı en meşru araç olarak karşımıza temsili demokrasi çıkmaktadır. Toplumun yarısını oluşturan kadınların ve kadın odaklı çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarının demokrasiye olan katkısı azımsanmayacak derecede önem taşımaktadır. Bu bağlamda temsili demokrasinin kadın penceresinden tezahürü olan sivil toplum kuruluşlarının ,gerek devlet gerekse toplum desteğini alarak bir kadın hareketine dönüşmesi toplumun refahı ve gidişatı için olmazsa olmazdır.