Esad Cihat ARTAN
Bölgemizdeki enerji kaynaklarını ve güvenli iletişim yolları dizayn etmek isteyen Neo'con çetesinin yeni bir kurgusuyla karşı karşıyayız. Dünya da yükselen İslamafobia akımını baltalayan, egemenler kulübü BM' ye meydan okuyan, her platformda mazlumları sahiplenen ve İslam ülkelerine akıl ihraç eden Devletimiz, tıpkı tarihte olduğu gibi şimdide bir bağımsızlık savaşı vermekte. Terörle, ekonomik müdahalelerle, Gezi eylemleriyle, 17-25 Aralık tipi kalkışmalarla, nüfuz ettikleri siyasiler ve bürokratlarla boyun eğdiremedikleri Devletimiz, şimdide başka bir tezgahlayüzleşiyor.Aslında kadim tarihimiz ve yakın geçmişimiz bu açıdan incelendiğinde, belki de hiç bir devletin yaşamadığı sayısız örneklerle doludur. En son olarak ta, FETÖ gibi bir cerahatin devlet mekanizmasından dini anlayışımıza, etik kavramından duygu dünyamızakadar vurduğu darbeyi test ediyoruz maalesef.
Fakat gerçek şu ki, top yeku00fbn 15 Temmuz ve sonrası milli bir duruş sergilememiz, ileride telafisi zor neticeleri engellemiştir. Bugün; Erkan PALA, Astsubay Ömer HALİSDEMİR gibi yüzlerce şehit ve kahraman kardeşim Gazi Enes BABACAN gibi binlerce yaralı, Çanakkale ruhunun temsilcisi olmuştur. Bu öyle bir ruhtu ki, bakkala gitmeye bile erinenler, kendini umarsızca tankın üzerinde bulmuştur. Bu öyle bir ruhtu ki, AVM'lerden jetlerin üzerine atlamayı meşru kılacak bir cesareti peyda etmiştir. Yine bu öyle bir ruhtu ki, evladını şehit veren babalara "diğer çocuğumu da vatan için feda ederim" dedirtecek vakarı nakşetmiştir. Şimdi ise bu ruh; kısa sürede yaraları sarmak ve bir daha korkulu rüyalar görmemek adına, bireysel ve kamusal anlamda bir reform sürecini başlatmıştır. Çünkü zamanın dili, esbab planında bir muhakeme yapmamızı kaçınılmaz hale getirmiştir.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, insanlar hata yaptıkça tecrübe kazanırlar. Tecrübe ise başarıya yürüyen bir insanın en güçlü hafızasıdır. Böylece insan pratikte bir şeyler yaptıkça, yapabileceği şeyleri de keşfeder. Devletlerde aynı böyledir. Devletlerin yanlış tasarrufları telafiseçeneği ile birlikte düşünüldüğünde, bunu tecrübe kazandıran faaliyetler olarak görmek mümkündür. Yani Devletlerin her anlamda kemalat kazanması; olayların ders nitelikli sonuçlarını iyi analiz ederek, çözüm odaklı doktrinler üretmesinden geçer. Bu minvalde düşünülürse "Yenile yenile yenmeyi öğrenmek" sözü de mana kazanmış olur. Bu Realiteye "Tecrübenin Rotası" başlığı atılabilir.
İşte tüm bunları bir potada erittiğimizde;olaylara,"(bazen) hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlı olur ve hoşunuza giden bir şey de sizin için şer olur. (Hayırlı ve doğru olanı) Allah bilir, siz bilemezsiniz.(Bakara 216) penceresinden bakmamız gerektiğini idrak edebiliriz. Hülasacanımızı acıtan kötülükleri yeni bir yol çizmek adına fırsata evirmek,bu bağlamda değerlendirilmelidir.
Bu çerçevede yeniden yapılanma adına hayati ve bir o kadarda tarihi bir dönemdeyiz. Takdir edersiniz ki proaktif bir anlayışla kişisel, toplumsal, kurumsal bağışıklığımızı kuvvetlendirmek, şerri hayır'a çevirecek yegane tecrübe olacaktır. Zaten Devletimizin15 Temmuzdan sonra uygulamaya koyduğu yeni yönetimsel reformlar (KHK), bu mantalitede vuku bulmaktadır. PKK, DAİŞ ve FETÖ ile mücadeledesarf edilenhamleler de bu doğrultuda atılmaktadır. Kaldı ki terörle mücadelede alınan pozitif sonuçlar, savunma sanayini dışa bağımlılıktan kurtaranmillileşme adımlarının ne denliyerinde olduğunu ispatlamıştır. Ayrıca IMF ile köprüleri atarak ekonomik boyunduruktan kurtulmak, bu açıdan takdirle karşılanmalıdır. İşte bu tarz ezber bozan yenileşme faaliyetleri, şer odaklarının aleyhimizde kullanacakları enstrümanları ellerinden almak demektir.
YalnızSn.Cumhurbaşkanımızın 'da dediği gibi "iç kamusal işleyişeyönelik daha yapacağımız çok şey vardır". O nedenle ileriye ümitle bakabilmemiz için, kamu sektörüne özü kaybetmeden bir inovasyon enjekte etmek durumdayız. Bunoktadabahsettiğimiz yeni yapılanmaya katkı sunması açısından aşağıda bazı öneriler paylaşılmıştır.Her biri dalında ehliyet sahibi şahsiyetlerle ifa edilen istişarelerin neticesinde;
Yönetim Sistemi Kapsamında;
Sivil bir anayasa yapılamaması, önümüzde en büyük handikap olarak durmaktadır. Zira her alanda bağımsızlığımızı ilan edeceğimiz bir anayasa, sistemik yapıyı ideolojilerin esaretinden ancak kurtarabilir.Ve milletçe elde edilen kazanımlar,"Yeni Anayasa" ile konjonktürel olmaktan çıkarak geri dönülemez bir şekilde perçinlenecektir. Bu ise ısırıldığımız yerden bir daha ısırılmayacağımızın teminatıdır bir cihetle.
Sistem olarak ta yasama, yürütme, yargı erklerini keskin bir şekilde ayıran, çok sesliliği ve yönetimde istikrarı tesis edecek bir idare anlayışı kaçınılmazdır. Buna en uygun biçim ise bize özgü bir Başkanlık Sistemi gibi görülse de, yarı başkanlık ve iyileştirilmiş dar bölge parlamenter düzen seçenekleri de masadadır. O yüzden başımızdaki şu toz bulutu dağılır dağılmaz, bir an önce bu konular kamuoyunda süku00fbnetle tartışılmalıdır. Halkın tercihi şayet başkanlık sistemi olursa; saygı ve demokratik edinimler çerçevesinde kabullenmek, her kesimin vatan borcu nispetinde sahiplenmesini gerektirir.
İstihbarat Kapsamında;
Şuanda yetkililerce de dillendirilen, istihbarat teşkilatının yurt içi ve yurt dışı diye iki ayrı kurum hanine getirmesi,hakikaten verimliliği arttırabilir. Yurt içindeki istihbarat kurumlarının aynı çatı altında faaliyet göstermesi ise etkinlik ve koordinasyon başarısını yanında getirecektir. Bununla beraber İstihbaratımızın karşı koyma vasfından öte önlem alma vizyonunun daha da güçlendirilmesi, ilave tedbirler arasında sayılabilir. Örneğin sosyal medyanın algı yönetimindeki işlevselliğini kullanmak adına, İstihbarat teşkilatında ayrı bir oluşuma da gidilebilir. Hatta bu oluşum, yabancı dillerde de görev icra edebilmelidir.
İstihbarat ile operasyonel kolluk kuvvetlerinin arasındaki bürokratik kalabalıkları en aza indirgemekisekabiliyet arttırıcıbir tavsiyedir.Stratejik zamanlarda, kısmi de olsa istihbarat kurumlarına operasyon imkanı sağlamak da bu dairede düşünülmelidir.
Diyanet İşleri Kapsamında;
Paralel yapının dini hayatımızda yaşattığı travma ortadayken, Diyanet İşleri Başkanlığımızın topluma mal olmuşAlim, Fazıl, Kamil dini kanaat önderleriyle şura oluşturmasıçok önemli bir girişim olacaktır. Burada itikadi meselelerden tutunda fıkıh, ilmihal, irşadu2026 gibi ilmi çalışmalar ve içtimai hayata yönelik tavsiyeler milletle paylaşılmalıdır. Kabul edelim ki,ortak bir görüş çerçevesinde kamuoyunun dini açıdan bilinçlendirilmesi, mikrobik fikirlere panzehir niteliği taşıyacaktır. Spesifik anlamda Diyanet İşleri Başkanlığımızın, mezhep gözetmeksizin diğer İslam ülkeleriyle de icra ettiği çalıştayların çoğalması, ortak bir zemin inşa edecek ve ümmetin ittifakına katkı sunacaktır.
Bu minvalde Dini kaynakların içerisindeki selefi düşüncenin, Ehli Sünnet anlayışını hakim kılacak bir şekilde yeniden neşredilmeside önerilmektedir. Bu sayedeuç radikal unsurların beslendiği zihniyetin etki alanı, minimum seviyelere düşecektir. İlaveten Diyanete bağlı İlahiyat Fakültelerinin de üstünde "Yüksek İslam Enstitüleri"isminde bir makam kurularak buralarda üst düzey alimler yetiştirilmelidir. Master hüviyetindeki buenstitüler, orta vadede yadsınmayacak faylar sağlayacaktır.
Milli Eğitim Kapsamında;
Gelinen aşamada Milli Eğitim müfredatının,milli ve manevi değerleretrafında rikkatle düzenlenmesi çok önemlidir. Eğitim ve öğretimin ezberden ziyade yoruma dayalıbir çerçevede işlenmesi, günümüzde neredeyse nesli tükenen düşünürlerin sayısını arttıracak bir politika olacaktır.Doğal olarak milli ve manevi öğretiyi almış;aklı hür, fikri hür, zihni hür bireylerin ARGE çalışmalarına yoğunlaşarak katma değer üretmesi de kolaylaşacaktır.
Diğer yandan devletimizin Milli Eğitim Bakanlığımızın bünyesinde kurduğuMaarif Vakfı'nın, faaliyetlerine ivedilikle başlaması kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Çünkü Maarif Vakfı'nın yurt içinde eğitime vereceği maddi ve manevi katkılar, öğrencileri zararlı oluşumların kıskacından kurtarması anlamı taşıyacaktır. Ayrıca Maarif Vakfı'na bağlı yurt dışındaki okullar, bu manada devletimizin fikir ihracını ve lobi faaliyetini de icra edeceği bir atmosferidoğuracaktır.
Kamu Personeli Kapsamında;
Yukarıda zikredilenlerin olumlu yansımaları görmek, evvela Kamu Personel Sisteminin reforme edilmesiyle mümkündür. Önümüzdeki manzara ortadayken,yaşadıklarımızın tecrübesiyle Personel Kanununda bir an önce değişikliğe gidilmesi,zaten herkesin ortak görüşüdür. Mesela, ehliyet veliyakat kadar güvenilirliği de ön plana çıkartacak bir düzenlemede,vatansever ve çalışkan insanlara her hangi statü engeline takılmaksızıngörev verilmesi de bu perspektiftedüşünülmelidir.
Kurumların iç denetim sınırlarının genişletilmesi,vizyonelamaçlara ulaşması açısından performans arttıracak bir başka yöntemdir. Zira etkin bir kontrol mekanizması, çalışma etiğini ve kaliteyi de beraberinde getirecektir. Yine Personel değerlendirmelerindebir danışma kurulu gibi çalışacak "KAMU BİLGİ TEŞKİLATI" adındaayrı bir istihbarioluşuma gidilmesi ise,bu kapsamda hata payını azaltacaktır. Böylece Devlet kurumlarından FETÖ gibi ZARARLI virüsleri temizlemek, bundan sonrası için çokta zor olmayacaktır. Sonuçta, içerdeki FETÖ gibilerin veya başka hesap içindeki çıkar odaklarının hedef saptırarak masum insanları karalamasının da önüne geçilecektir.
En önemlisi de; bizi bize düşürmek isteyen mihrakları başarısız kılmanın,Sn. Cumhurbaşkanımızın da belirttiği üzere"bir ve beraberliğimizi" korumaktan geçtiği unutulmamalıdır. Bu uğurda birbirimize daha duyarlı davranmak ise 2. Milli Mücadelenin Neferleriolarakyegane görevimizdir. Hiç olmadığı derecede birbirimize saygılı, hoşgörülü, yapıcı ifadelerle yaklaşmak,tüm fitne odaklarına atılacak manevi kurşun niteliğindedir.Anlayacağınız ufak hesaplar peşinde koşmadan,şahsi meselelerimizi unutarak işe başlamak bir beka meselesinde elzemdir. Bu aynı zamanda, kendimizi her yönden yenileyecek bir iklimi de beraberinde getirecektir.
Bugüne kadar uyuduğumuz kadar uyudukmilletçe. Hırslarımızın veya zafiyetlerimizin esiri olduk belki. Fakat artık gün, ceddimize yaraşır bir şekilde yeniden öze dönme, hangi görüşe sahip olunursa olunsun Vatanımıza sahip çıkma günüdür. Yoksa iş işten geçtikten sonra bir köşede ağıt yakmak, kimseye fayda sağlamayacaktır.
Unutmayın! Bir daha, bir daha olmayacak.
Vesselamu2026