Genel Kurul'da, Saadet Partisinin "Kayseri'de yaşanan olaylar", İYİ Parti'nin "Fındık üreticilerinin sorunları", DEM Parti'nin "6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem" ve CHP'nin "Diyarbakır'da bazı işletmelere yapılan saldırılar" hakkındaki grup önerileri ayrı ayrı görüşüldü.
Partisinin grup önerisi üzerine söz alan Saadet Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, yaklaşık iki hafta önce Kayseri'nin Melikgazi ilçesinde Suriyeli bir göçmenin küçük bir çocuğu taciz ettiği iddiasıyla başlayan ve birçok mahalleye yayılan olayların vahim boyutlara ulaştığını söyledi. Ün, "1 Temmuz hadisesinin tekrarlanmamasına yönelik olarak bir Meclis araştırması komisyonunun oluşturulması elzemdir." dedi.
İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, Kayseri'de yaşanan olayları tasvip etmediklerini belirterek, "Birkaç provokatörün, kendini bilmezin yaptığı şeylerden dolayı asıl sorunun üstünü kapatmaya çalışmanın yıllardır sığınmacılara bakan Kayserilileri ırkçılıkla suçlamak ihanettir. Misafirlik bitmiştir, milletimizin sabrı tükenmiştir, sığınmacılar geri dönmelidir; bunu Türk milleti ve Kayseri halkı istemektedir." ifadesini kullandı.
CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç ise Suriyeli sığınmacıların ekonomik anlamda da Türkiye üzerinde büyük bir yük oluşturduğunu belirterek, bu durumun istihdamda da ciddi sorunlara neden olduğunu, işsizlik oranlarının artmasına, haksız rekabete ve barınma krizine yol açtığını söyledi.
Genç, Türkiye'nin sınırsız bir ev sahipliği kapasitesinin olmadığını belirterek, Suriyeli sığınmacıların güvenli ve insani bir şekilde geri dönmelerinin sağlanması, Suriye hükümeti ile ilişkilerin yeniden gözden geçirilerek diplomatik kanalların açılması gerektiğini belirtti.
AK Parti Grubu adına söz alan Antalya Milletvekili Atay Uslu da Kayseri'de provokatif bir olay olduğunu belirterek, kamu düzenini bozma girişimi içinde bulunanların yakalandığını ve yargıya teslim edildiğini söyledi.
Kin ve nefreti artırıcı söylemlere prim verilmemesi gerektiğini aktaran Uslu, "İtidalli davranmak hepimizin üzerine düşen bir görevdir. Nefret dilini kullanarak bu ülkeye nifak tohumu ekmek isteyenler var. Onlar dün amacına ulaşamamıştır, bugün de yarın da ulaşamayacaklardır. Kim olursa olsun evleri yakmak, sokakları ateşe vermek kabul edilemez bir durumdur. Siyasi kazanım uğruna nefret söylemine tevessül etmek acizliktir, bizim medeniyetimiz de yoktur." dedi.
Partisinin grup önerisi adına söz alan İYİ Parti Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın, kürsüye fındık ile çıktı. Aydın, hükümetin fındık üreticisine üvey evlat muamelesi yaptığını iddia ederek, "Fındık üreticisini Toprak Mahsulleri Ofisine mahkum ettiniz. Hayatında hiç fındık bahçesi görmemiş TMO çalışanları ne yazık ki fındık alımında görevlidir ve randıman bakmaktadır, fındığın nem oranına bakmaktadır." dedi.
Aydın, açıklanacak fındık fiyatları için taban fiyat maliyetlerinin hesaplanması gerektiğini ifade ederek, Tarım ve Orman Bakanlığının bir fındık politikası oluşturmasını önerdi.
Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman da Toprak Mahsulleri Ofisinin geçen yıl piyasaya başlangıçta 85 lira fiyat belirlediğini fındığın 130-140 liraya kadar yükseldiğini ancak TMO'nun fiyat güncellemesi yapmadığını belirterek, "Devletin alım yapmadığı bir yerde çiftçi fındığını nereye verecek?" sorusunu yöneltti.
DEM Parti Şırnak Milletvekili Mehmet Zeki İrmez ise hükümetin tarım politikalarını eleştirerek, "Bugün tarlada, bahçede ürünü olan çiftçi, limon, domates, çay ve fındık üreticisi dertli. Tüm bu dertlerin tek bir sebebi var, o da bu iktidar ve onun tarım politikasıdır. Fındık politikasını tarım ve gıda tekelleri belirler oldu. TMO'nun fındık alım fiyatlarını açıklamayı son güne bırakması engellensin çünkü geç açıklanan taban fiyatı çiftçilerin zararını daha da artırmaktadır." dedi.
AK Parti Ordu Milletvekili Mustafa Hamarat ise AK Parti'nin iktidara geldiği günden itibaren üreticilerin yanında olduğunu fındık üreticilerini de piyasa şartlarına ezdirmediğini söyledi.
Alan bazlı desteklemenin ilk defa AK Parti döneminde uygulanmaya başlandığını hatırlatan Hamarat, mazot ve gübre desteklerinin de devam ettiğini söyledi. Üreticinin piyasa şartlarına bırakılmaması için Toprak Mahsulleri Ofisinin fındık alımına devam edeceğini ifade eden Hamarat, "Fındık üreticimizi ezdirmemek için her türlü şartlar zorlanmıştır. Bunun yanında Tarım Bakanlığımızın çok ciddi çalışmaları devam etmektedir. Fındık üreticilerimizle aramıza girmeye çalışan hiç kimse şu ana kadar başarılı olmadı, bundan sonra da olmayacak." dedi.
Partisinin grup önerisi adına söz alan DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden bir buçuk yıl geçtiğini ancak depremzedelerin sorunlarının devam ettiğini söyledi.
Deprem konutlarının tamamlanmadığını ve depremzedelere verilen kira desteğinin kesildiğini ifade eden Kaya, konut sorununun çözülmediğini söyledi. Kaya, depremzedelerin eğitim, sağlık ve ulaşımda da yaşadıklarını sorunları dile getirdi.
İYİ Parti Gaziantep Milletvekili Mehmet Mustafa Gürban ise deprem bölgesinde rezerv alanı probleminin derinleştiğini öne sürerek, insanların evlerine, arsalarına rezerv alan denilerek el konulduğunu ve haksızca uygulamalar yapıldığını söyledi.
Depremzede vatandaşların en temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıklarını da dile getiren Gürban, konteyner kentlerde güvenlik, sağlık ve eğitim hizmetlerinin aksadığını eğitimde fırsat eşitliğinin ortadan kalktığını iddia etti.
CHP Hatay Milletvekili Servet Mullaoğlu ise önergeye destek vereceklerini belirterek, depremlerin yıkıcı sorunlarını çözmek için bir milli güvenlik sorunu olarak algılanması gerektiğini söyledi.
İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ise Diyarbakır'da işletmelerin son dönemde sistematik olarak şiddet olaylarına maruz kaldıklarını belirterek, "Diyarbakır'da toplumun bir arada olan yaşam kültürü, hoşgörüsü ve kişisel özgürlükleri hedef alınıyor. Burada kardeşlik türküleri söylemek 'Biz kardeşiz' demek yetmiyor. Yaşam kültürlerine de yaşam şekillerine de saygı duymaktan geçiyor." dedi.
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz da Diyarbakır'ın en fazla AK Parti iktidarları döneminde huzura kavuştuğunu belirterek, "Yapılan son istatistiklere göre büyükşehirler içerisinde suç işleme oranının en az olduğu il Diyarbakır'dır. Şehrimizin bu denli huzurlu olması, her şeyden önce şer güçlerin ve karanlık odakların huzurunu bozmuştur. Şehrimiz birçok medeniyete beşiklik etmiş, her türlü düşünce ve inanca sahip insanlar burada her zaman kardeşçe yaşamış ve yaşamaya da devam edecektir, bu gücünü de güçlü geleneğinden ve manevi değerlerinden almaktadır." ifadelerini kullandı.
Görüşmelerin ardından yapılan oylamalarda, muhalefet partilerinin grup önerileri kabul edilmedi.
Daha sonra kamuda tasarruf tedbirlerine ilişkin düzenlemeler içeren kanun teklifinin görüşmelerine geçildi.