Kurtulmuş, Itri Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (AHBVÜ) 2023-2024 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde "Türkiye'yi Yarınlara Taşımak" başlıklı açış dersini verdi.
Kurtulmuş, yaptığı konuşmada, Hacı Bayram-ı Veli'nin, Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasının bayraktarlarından olduğunu, Anadolu'nun mayasını teşkil ettiğini ve Anadolu'da irfanın temel direklerini oluşturan önemli bir isim olduğunu belirtti.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Hacı Bayram-ı Veli'nin bugün bile insanlığa ışık tutan, görülmesi gereken yerleri anlatan ana öğretisinin eksenini çok iyi anlamak gerektiğini ifade ederek, hele ki bu üniversitede, bu öğreti çerçevesinde adımların çok daha sağlam bir şekilde atılması gerektiğini vurguladı.
İlimlerin bütün medeniyetler tarafından farklı "ilmi hiyerarşi" içerisinde ele alındığını dile getiren Kurtulmuş, ilim, hikmet ve irfan denilen bu üçlü eksenin aslında birbirinin tamamlayıcısı olduğunu, bunlardan birinin eksik olmasının insanın, kainatın bütün alanlarını aydınlatma becerisini eksik bırakacağını söyledi.
Hikmetin, bilgi ışığında ortaya konulan işlerin, insanlığın ve kainatın hayrına yapılması olduğunu aktaran Kurtulmuş, insanoğlunun on yıllar boyunca uğraştığı atomun parçalanmasının, sonuç itibarıyla çok büyük bir bilimsel başarı olduğunu, "atomun parçalanmasını bulmanın ne kadar büyük bir erdemse, atom bombasını icat etmenin de o kadar büyük insanlık dışı bir eylem" olduğunu, hikmetli bir iş olmadığını ifade etti.
Kurtulmuş, Hacı Bayram-ı Veli'nin "marifet" dediği "irfan"ın, insanın kendisiyle, yaratılmışlarla ve evrenin bütünüyle ilişkisini bir dengede götürebilmesi, yaratıcıyla ilişkini de belli bir eksene oturtabilmesi olduğunu anlattı.
"Üniversitelerimize çok büyük sorumluluklar düşüyor"Bugün Türkiye'nin geldiği noktada önünde çok büyük sınamaların, hedeflerin olduğuna işaret eden Kurtulmuş, Cumhuriyetin ikinci asrına girilen 2023'ün, tarihsel önemdeki bir dönemin başlangıcı olduğunu belirtti.
Kurtulmuş, her alanda daha güçlü olmak, daha ileriye gitmek, iki günü eşit olmadan çok daha güçlü adımlarla Türkiye'yi yarınlara taşımak gerektiğini vurgulayarak, "Üniversitelerimize de çok büyük sorumluluklar düşüyor. Her alanda başarılı olacak bir Türkiye'yi ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Hep beraber hayatımızın son gününe kadar hem bireysel hem de milli hedefler anlamında önümüze yeni hedefler, yeni ufuklar, yeni ülküler koymak durumundayız." diye konuştu.
Türkiye Yüzyılı'nda, her alanda dünyayla yarışan üniversiteleri ortaya koyabilmenin hedeflenenlerden birisi olduğunu ifade eden Kurtulmuş, bunun için hem öğretim üyelerinin hem öğrencilerin üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getireceğini söyledi.
Çağdaş medeniyetler seviyesinin çok üzerinde olmanın da yeni hedeflerden olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Tam bağımsız Türkiye, hedefimizdir. Bundan bir asır evvel, bu ülkenin bağımsızlığını savunanlar mandacılığa karşı bağımsız Türkiye hedefini kendilerine esas kabul ettiler. Şimdi ise geldiğimiz her alanda, bilimiyle, sanatıyla, teknolojisiyle, uluslararası ilişkisiyle, toplumsal yapısıyla tam bağımsız bir Türkiye'yi ortaya koymak Türkiye'nin boynunun borcudur, üniversitelerin de en önemli hedeflerinden birisidir."
"Dünya barışının sağlanması için de fevkalade önemlidir"Dünyanın her bakımdan yeni alt üst oluşlara, yeni gelişmelere gebe olduğunu ifade eden Kurtulmuş, dünyadaki siyasal gelişmelere bakıldığında, belki de insanlık tarihinin en zor dönemlerinden geçildiğini belirtti.
Güç savaşlarının, mücadelelerin, çekişmelerin geldiği noktanın çoktan üçüncü dünya savaşının başlangıcı olduğunu aktaran Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bu çerçevede, Türkiye olarak sahip olduğumuz medeniyet birikimi, önümüzde duran imkan ve fırsatlar, 85 milyonluk son derece dinamik toplumsal yapımızla birlikte dünyanın önümüzdeki dönemine ışık tutabilecek ender ülkelerden birisi olduğumuzu hiç abartısız bir şekilde ifade etmek isterim. Bugün karşı karşıya kaldığımız sorunların çözümünün temel meselesi, dünyada yeni bir paradigmaya duyulan ihtiyaçtır. Yani hakkaniyeti, adaleti, yeryüzündeki sekiz milyar insanın yaratılışta eşitliğini esas almayan bir sistemin dünyada sorunları çözebilmesi mümkün değildir. Onun için sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye'nin varlığı dünya barışının sağlanması için de fevkalade önemlidir."
İsrail-Filistin çatışmalarıİsrail-Filistin çatışmalarının sadece bugüne ait bir gelişme olmadığını belirten Kurtulmuş, bu çatışmaların, 1948'den bu yana devam eden, sürekli haksızlıklarla beslenen, 1967 sonrasında ilhakla, işgallerle, yeni yerleşimcilerle Filistinlileri yok sayan bir anlayışın getirdiği son nokta olduğunu söyledi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu büyük mücadele devam ederken, çok yoğun çatışmalar devam ederken Türkiye olarak biz, her iki tarafa da barış ve esenlik içerisinde bir Orta Doğu'nun kurulması için sükuneti tavsiye ediyoruz. Türkiye olarak, bu meselenin insaniyet ekseninde çözülebilmesi için çaba sarf edilmesini ifade ediyoruz. Ancak aynı şekilde dünyanın birçok yerinde, özellikle Batı ülkelerinde ortaya konulan çifte standardı, haksızlıkları, oradaki taraflardan birini yok sayan anlayışı da esefle takip ediyoruz.
Son iki gündür Gazze Şeridi'nde belki artık sayıları binleri bulmuş olan çocuk, kadın, masum insanların öldürülmesine sessiz kalanlar, ondan evvelki sürede insanların iş yerlerinin gasbedilerek yeni yerleşimciler vasıtasıyla el konulmasına sessiz kalanlar, evlerinden çıkarılmasına sessiz kalanlar ne yazık ki dünyanın başka yerinde aynı şeyler yaşandığında sonuna kadar seslerini çıkarabiliyorlar. Bu çifte standardın ortadan kaldırılması lazım."
"Bütün insanlığı öldürmek gibidir"Bir tek masum insanın ölmesine dahi rıza gösterilemeyeceğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Hangi ırktan olursa olsun, hangi dine mensup olursa olsun, hangi kültüre ait olursa olsun bir masumun, bir yaşlının, bir çocuğun öldürülmesi bütün insanlığı öldürmek gibidir. Onun için bütün bunların hepsine karşı tavır almak mecburiyetindeyiz. Ancak ortaya konulan bu çifte standardı da burada, bir akademik platformda sizler vasıtasıyla dünyanın gündemine taşımak da vazifemizdir.
Filistinliler öldürüldüğü zaman, Filistinli bebekler yakıldığı zaman, Filistinliler evlerinden çıkartılıp evlerine el konulduğu zaman buna hiç ses çıkarmayanlar, Filistin topraklarının işgal ve ilhakı karşısında sessiz kalanlar, milyonlarca Filistinlinin vatanını terk ederek göçmen durumunda kalmasına seyirci kalanlar, dünyanın başka yerlerinde başka şeyler yaşandığı zaman sonuna kadar konuşmasını biliyorlar.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini tanımayan bir ülke olarak çok rahatlıkla konuşuyorum, hakkaniyet ve adaletin savunucusu olan TBMM'nin Başkanı olarak çok rahatlıkla konuşuyorum, Rusya'nın Ukrayna topraklarını, Kırım'ın ilhakı karşısında yüksek sesle konuşanlar, siyaset geliştirenler, 1948'den bu yana İsrail'in sürekli Filistin topraklarını işgal ederek ilhak etmesine niye seyirci kalıyorlar? Orta Doğu'da herkesin yaşama hakkı var da gariban Filistinlilerin yaşama hakkı yok mudur? Orta Doğu'da İsrail'in var olma hakkı var da Orta Doğu'da tam manasıyla bağımsız bir Filistin Devleti'nin var olma hakkı yok mudur? Bu çifte standartların ortadan kaldırılması, bir an evvel barışın, sükunetin yeniden sağlanması şarttır."
"Orta Doğu barışının kapısı Filistin davasının çözüme kavuşturulmasıdır"TBMM Başkanı Kurtulmuş, dört asır boyunca Filistin topraklarında Müslümanların, Yahudilerin ve Hristiyanların barış içinde yaşadığını, bunu sağlayan en temel özelliklerinden birinin, burada, Batılıların "Pax Ottomana" dediği "Osmanlı barış düzeni"nin kurulabilmesi olduğunu belirtti.
Bugün, üçüncü dünya savaşına doğru koşar adım giden dünyanın zembereğinin Kudüs'te kurulu olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu zemberek, tarih boyunca, iyi çalıştığı zaman dünya barışı yerinde olmuştur. Dünya barışının kapısı Orta Doğu barışı, Orta Doğu barışının kapısı ise tam manasıyla özgür bir Filistin devleti kuruluncaya kadar Filistin davasının hakkaniyet içerisinde bir çözüme kavuşturulmasıdır. Bu açıdan Türkiye olarak bu konuda hassasiyetimizi bir kere daha ifade ediyoruz. Bu çatışmaların bir an evvel durdurulması, insani kayıplara son verilmesi, uluslararası camianın bu noktada da üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesini temenni ediyoruz. Türkiye olarak bu konuda üzerimize düşen sorumlukları sonuna kadar yerine getirmeye kararlıyız."
Kurtulmuş, 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması, yasa dışı yerleşimcilerin işgal ettikleri yerlerden çekilmesi ve buraların Filistinlilere iade edilmesi ile başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal mekanların masumiyetinin korunması hallolmadan Filistin-İsrail arasındaki barışın sağlanmasının mümkün görünmeyeceğini söyledi.
Zaman zaman Filistin'de kutsal mekanlara saygısızlıklar yapıldığını dile getiren Kurtulmuş, "Maalesef hiçbir dinin kutsalına, kim olursa olsun kimseye bir saygısızlık yapılması kabul edilemez, açık bir insanlık suçudur. Mescid-i Aksa başta olmak üzere yapılan saldırıları şiddetle kınadığımızı ve bunun sonlandırılmasının Filistin barışının, Filistin-İsrail arasındaki barışın sağlanması için esas hususlardan birisi olduğunun altını çizmek isterim." ifadesini kullandı.