Özlem Doğan'ın kaleminden...
Malatya'nın sahip olduğu kadim mirası ve bugünü bir haftaya elbette sığdırılamaz. Biz sadece gezip gördüklerimizi size aktaracağız. Selçuklu'dan kalma eserleri, manevi şahsiyetleri, günümüzden geçmişe doğru aralanan etkinlikleriyle yolculuğumuza devam ediyoruz.
Ulu bir caminin gölgesinde
Anadolu'ya hakim olan Selçuklu eserlerinin mimarisinde aynı motifleri gördükçe hepsinin arasında bir bağ bulunduğunu tahayyül etmek zor değil. Battalgazi ilçesinde bulunan ve Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat zamanında 1224 yılında inşa edilen mabedin kitabesine göre mimarları Yakup bin Ebubekir el-Malati ve Mansur bin Yakup'tur. Tuğladan yapılmış kısımlar ilk cami şeklini, taş olanlar ise daha sonra yapılan ilaveleri gösteriyor. Dört eyvanlı plan ile İran'daki Büyük Selçuklu camilerinin Anadolu'daki ilk ve tek örneği olup mihrap önü kubbesine bitişik, ortasında bahçesi ve havuzu ile iç avlu, planın esasını meydana getiriyor. Firuze ve patlıcan moru çini mozaiklerden geometrik yıldız ve geçmeler, kemer yüzünde kalmış olan kitabe ve yine zikzak biçiminde çini mozaiklerle kaplı sütunlar caminin göz alıcı süslemeleri arasında.
Her köşesi sanat eseri
Kubbe iç yüzeyi tuğla kaplamalı muazzam bir çini süslemeye sahip kubbe iç yüzeyi caminin beni en çok etkileyen noktasıydı. Kubbe etekleri ise üçgenlerin geometrik sanatı şeklinde örgü tuğlalar ile süslenmiştir. Avlusu, minaresi, mihrabı, minberi, yüzlerce yıl içinden geçen ve ibadet eden yolcuların bıraktığı manevi izlerle yaşayan bir tarih olan Ulu Camii'ni mutlaka görmelisiniz.
Bir yol namazgahı
Mihrapta bulunan kitabede 1243 yılında Selçuklu kumandanlarından Seccaddün İshakoğlu Kemaleddin Kamyar tarafından yaptırılan, İpek yolunu kullanan kervanlar ve bu yoldan geçen askeri birliklerin ikliminin müsait olduğu dönemlerde ve bayram namazlarında topluca namaz kılınması amaçlanmıştır. Başka bir kitabesinde ise 1473 yılında onarım gördüğü yazmaktadır. Namazgah dikdörtgen planlı düzgün kesme taşlardan yapılmış olup eserde Selçuklu motifleri yer alıyor. Mihrabın sağ tarafında altı taş basamak olup bölgede açık alanda namaz kılınabilen tek mekan olduğunun da altını çizmek lazım. 2008'de restore edilen bu namazgahta Allah'ın huzuruna duran, dua eden kimler gelip geçti kim bilir bu dünyadan, insan tefekkür etmekten kendini alamıyor.
Boynu bükük bir istirahatgah
Battalgazi ilçesi Karahan Mahallesi'nde dolaşırken karşımıza bir türbe çıktı. İçten ve dıştan sekizgen piramidal bir gövdesi ve külahı olan türbenin içinde son zamanlarda betonla yenilenmiş sade bir mezar bulunuyor ve bu mezarın kime ait olduğuna dair herhangi bir kitabesi mevcut değil. Fakat türbe dışında yer alan tabelada Battalgazi'nin amcası Hasan Gazi'nin kızı ve Battalgazi'nin eşi Sıddı Zeynep olduğu ibaresi yazılı. Kim olursa olsun bir Fatih okumadan geçmedik ve yolumuza öyle devam ettik.
Kanlı Kümbet'in hikayesi
Battalgazi ilçesi şehir surlarının dışında, Meydanbaşı mahallesinde bir türbe daha yer alıyor. Asıl mezar hücresi ve gövde kısmı olmak üzere iki bölümden oluşan yapını malzemesi taş ve tuğladan müteşekkil. Türbenin ne zaman yapıldığına dair herhangi bir yazılı belge mevcut olmasa da yapı stili itibariyle Beylikler dönemi ve Osmanlı eseri olarak düşünebilir. Yanlışlıkla cellathane olarak tanınan bu yapı aslında kripta odası bulunan bir anıt mezardan ibaret.
Darende'nin manevi önderi: Somuncu Baba
Malatya da diğer Anadolu şehirleri gibi büyük zatları bağrında taşıyor. Buna en güzel örneklerden biri Darende ilçesinde son uykusunu uyuyan Anadolu'nun manevi mimarlarından Somuncu Baba, Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri başta olmak üzere birçok talebe yetiştirerek Osmanlı Devleti'nin manevi anlamda büyümesinde ve gelişmesinde büyük katkısı olmuş bir Allah dostudur. Gerçek adı kaynaklarda Hamid-i Veli, Şeyh Hamidi Veli, Hamidüddün-i Veli, Hamid Hamideddin-i Veli gibi şekillerde geçmektedir. 1331 yılında Kayseri'nin Akçakaya köyünde dünyaya gelen bu mübarek zat Osmanlı Padişahlarından Yıldırım Beyazıt Han zamanında yaşamıştır. Peygamber Efendimiz'in 24. kuşak soyundan bir seyyiddir.
Emirsultan'ın övdüğü zat
Bursa'da çilehanesinin yanına yaptığı ekmek fırınında somun pişirerek çarşı pazar dolaşıp "Mü'minler, Somunlar" nidalarıyla ekmek dağıtan Şeyh Hamidi Veli Hazretleri Ulu Cami'nin inşası sırasında da işçilere ve halka somun dağıtmış, manevi yönünü gizlediğinden dolayı halk arasında "Somuncu Baba" lakabıyla bilinir olmuştur. Yıldırım Beyazıt Han Niğbolu Savaşı'nın kazanmasından ötürü Allah'a şükür nişanesi olarak Bursa Ulu Cami'yi yaptırdığında Yıldırım Beyazıt Han ilk hutbeyi okuması için dönemin tasavvuf büyüklerinden Emir Sultan Hazretleri'ni görevlendirmiş fakat Şeyh Hamidi Veli Hazretlerinin manevi yönünü Bursa'da ilk keşfeden kişi olan Emir Sultan Hazretleri; "Padişahım bu beldede benden daha alim kimseler vardır. Onlar aramızda iken hutbe okumak bize düşmez" diyerek bu görev için Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri'ni işaret etmiştir. Padişahın huzurunda görevi reddetmeyen Hamidi Veli Hazretleri hutbede Fatiha Suresi'ni 7 farklı şekilde yorumlayarak işaru00ee tefsirini yapmıştır.
Nur ve huzurun kuşattığı külliye
Dağların arasında gizlenen yemyeşil bir alanda ziyaretçilerini bekleyen Somuncu Baba türbesinin bahçesinde balıklı bir havuz bulunuyor. Urfa'yı anımsatan ve etrafını güllerin bezediği külliyeyi bir Cuma vaktinde ziyaret ettik. Hava oldukça sıcak olmasına rağmen kalabalıktan zar zor içeri girip duamızı edebildik. Hem manevi hem de görsel anlamda oldukça zengin bu külliye Darende'nin semalarından nur gibi inen huzurla adeta kuşatılmış.
Uçurumdan vadiye bir bakış
Somuncu Baba'nın huzurundan ayrıldığında istikametimiz Akçadağ ilçesinde bulunan Levent Vadisi'ydi. 65 Milyon yıl kadar öncesine dayanan kaya oluşumlarının yer aldığı ve Neolitik Çağ'dan kalma kalıntılar bulunan vadi, 28 kilometre uzunluğa sahip ve bünyesinde son derece ilginç jeolojik oluşumlar, inanılmaz yükseklikte uçurumlar, gezmesi çok keyifli çeşit çeşit mağaralar bulunduruyor. Özellikle Malatya Valiliği'nin yapmış olduğu Seyir terasından vadiyi izlemek inanılmaz etkileyici. Cam balkonun üzerinde yürürken ayağınızın altında derin bir uçurum yer alıyor. Bir yandan bu görsel manzarayı izlerken diğer yandan Akçadağ yöresinde ait etli bir börek türü olan gömbeyi yemek de ayrı bir keyifli.
Malatya'nın yöresel lezzetleri
Türk mutfağının lezzeti tartışılamaz. Hem görsel hem de tat olarak insana keyif verir. Malatya mutfağı da bu güzellikten epeyce nasibini almış bir sofra kültürü barındırıyor. Malatya merkezdeki Sanat Sokağı'nda bulunan Çamlıca Restoran bize yöresel yemeklerden oluşan harika bir sofra hazırladı. İçli köfte, domates-patlıcan dolması, gendime çorbası, analı kızlı, ekşili köfte ve günkurusu tatlısıyla Malatya yöresel lezzetlerine hayran kaldım ama benim favorim kesinlikle kiraz yaprağında sarma köfte oldu. Misafirperverliğiyle kendisine hayran bırakan Türk insanı burada da varlığını göstererek kibar sunumlarıyla ve leziz mutfağıyla bizi ağırladı. Restoran sahiplerine teşekkür ederek bir kez daha Türkiye'nin bir parçası olduğumuz için şükrettik. İyi ki bu güzel vatan bizim ve iyi ki bu topraklarda doğduk.
Yeşilyurt'un rengarenk festivali
Yeşilyurt Belediyesi, Yeşilyurt Kaymakamlığı ve İstanbul Yeşilyurtlular Dernek Başkanlığı tarafından tertip edilen 24. Yeşilyurt Kültür, Kiraz ve Spor Festivali renkli görüntülere sahne oldu. Yeşilyurt'un tadına doyulmaz dalbastı kirazı, vişnesi, üzümü ve elması başta olmak üzere tarımsal ürünleri, el sanatları, yöresel yemekleri, eşsiz doğası ve güzellikleriyle birlikte tüm dünyaya tanıtmayı amaçlayan festival bu güzelin tüm renklerini bir araya getirdi. Kiraz maskotlar çocuklardan büyük ilgi gördü. Halka ilçenin meşhur kirazından ikram edildi.
Mutlu insanların şehri; Yeşilyurt
Geniş bir katılıma sahne olan festivale AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık, AK Parti Milletvekilleri Ahmet Çakır ve Hakan Kahtalı, MHP Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay ve çok sayıda davetli katıldı. Çalınan davullar, çekilen halaylar, mehteran takımının özel gösterisiyle halkın yoğun ilgisi Malatya sokaklarını canlandırdı. Anadolu insanına has misafirperverlikle karşılandığımız Malatya'da bu topraklara ait kültürün biz biz yaptığını da hatırlatmadan geçmeyelim.
Ata sporumuz yaşatılıyor
Festivalin etkinliklerinden biri de ata sporumuz olan atlı cirit müsabakalarıydı. Türklerin yüzyıllar öncesinden bu yana oynadıkları bir savaşa hazırlık oyunu olan müsabakalara Malatya, Erzurum, Erzincan ve Sivas bölgesinden atlı cirit takımları katıldılar. Finalde Erzurum Şengel Atlı Cirit Spor Kulübü 24. Yeşilyurt Kültür, Kiraz ve Spor Festivali şampiyonu oldu. Ferhat Göçer konseriyle son bulan ve Türkiye'nin bu güzel şehrinde gerçekleşen Festival seneye yeni zenginlikleriyle halkı bekliyor olacak.