NİL GÜLSÜM/ANKARA-
Hükümetin sürdürdüğü müzakerelerde, Abdullah Öcalan'ın mektubuyla yeni bir sürece girilmiş oldu. Müzakerenin geldiği noktayı Doç. Dr. Hamit Emrah Beriş ve yazar Emine Uçak Erdoğan Milat'a değerlendirdi.
Kamuoyunun tepkileri olumlu
Doç. Dr. Hamit Emrah Beriş, çözüm sürecinin başarılı olacağına yönelik kamuoyunda beklentilerin arttığını ifade etti. Beriş, "Kamuoyunun ilk tepkilerinin olumlu olması sürecin başarısı için olumlu bir gelişme. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var. Öncelikle sürecin çok kısa bir sürede sonuçlanacağını düşünmek iyimser bir beklenti olur. Çok sayıda aktörün ve faktörün bulunduğu bu tür bir sorunun çözümünün zamana yayılması makul bir durum. Aynı şekilde zaman zaman çeşitli yol kazalarıyla karşılaşmak da muhtemeldir. Burada önem taşıyan nokta, kısa vadede sonuca ulaşılamasa bile süreci sürdürülebilir kılmaktır" dedi.
Kapsamlı çalışmalar yapılmalı
Sürecin çok boyutlu olduğunu ifade eden Emrah Beriş, "İlk aşamada PKK'nın silahlı unsurlarının ülke dışına çıkması bulunuyor. Bu nispeten kolay gerçekleşebilecek bir konu. Tamamen silah bırakma kararının alınmasının ise daha sancılı bir süreç olacağı söylenebilir. Örgüt içindeki bazı gruplar bu karara tepki gösterebilecektir. Ancak böyle bir tavır sergileyen grupların örgüt içinde marjinal kalacakları düşünülebilir. Ayrıca silah bırakma sonrasında militanların durumuna ilişkin hukuksal, sosyolojik ve psikolojik yönleri bulunan kapsamlı çalışmalar yapmak gerekiyor" şeklinde konuştu.
Türkler sürece olumsuz bakmıyor
Meselenin diğer tarafında son dönemlerde sıkça altı çizildiği gibi "Türklerin" durumu olduğunu vurgulayan Beriş, "Bu bağlamda, sürecin belirli kesimlerin istismarına ve provokasyona açık bir yüzü olduğu da söylenebilir. Geçen hafta olduğu gibi, özellikle şehirlerde yaşanabilecek şiddet eylemleri kamuoyunda olumsuz bir algı meydana getirebilecektir. Ancak genel olarak Türkler arasında sürece yönelik olumsuz bir bakış olmadığı görülüyor. Zira gelinen aşamada silahlı çözümün tek başına başarıya ulaşma şansı bulunmadığı görüldü. Sürekli silah ve savaş vurgusunda bulunanların bir bakıma kredilerini tüketmiş olmaları aslında müzakereler için bir şans. Sonuç olarak çözüme ulaşmak noktasında tarihu00ee bir eşikte bulunduğumuzu düşünüyorum. Başbakan Erdoğan'ın bu noktadaki kararlılığı da altı çizilmesi gereken bir başka durum. Dolayısıyla tüm faktörlerin çözümün ve barışın lehinde olduğu söylenebilir" ifadelerini kullandı.
Toplumsal birliktelik şart
Yazar Emine Uçak Erdoğan ise yeni dönemin zaten gelinmesi gereken bir nokta olduğunu ifade etti. Erdoğan, "Bundan sonra yapılması gereken bu yeni sürecin kalıcı bir toplumsal birlikteliğe evrilmesi için herkesin üstüne düşeni yerine getirmesi. Öcalan'ın kullandığı helalleşme kavramı; gerçek bir yüzleşme süreciyle desteklenmelidir. Bu konuda hakikatin ve kalıcı bir yüzleşmenin sağlanması için gerekli mekanizmaların sağlanması lazım. Özellikle 90'lı yıllarda yaşanan faili meçhuller, zorunlu göçler konusunda hakikati araştırma komisyonlarının kurulması lazım" şeklinde konuştu.
İnfazlar ortaya çıksın
İnfazların ortaya çıkması için komisyonlar kurulması gerektiğini ifade eden Emine Uçak Erdoğan, "Uludere komisyonu kasıt olmadığına karar verdi. Ama bu konuda sorumluluk olmadığı anlamına gelmemeli. Bu komisyonların tek taraflı bir hakikat yüzleşmesi için değil hem devletin hem de PKK'nın yaptığı bütün infazları, zulümleri ortaya çıkaracak bir yapıda olması lazım. Şiddete bulaşmamış için af gündeme getirilmeli, dağdan inişlerin toplumsal rehabilitasyon ayakları titizlikle hızlandırmalıdır" ifadelerini kullandı.