Fahri Sarrafoğlu/ İstanbul Seyyahı
İSTANBUL’da bulunan Osmanlı çeşmelerinin sayısından daha fazla çeşme Mısır’ın başkenti Kahire’de bulunuyor ve üstelik hâlâ da suları akıyor. İstanbul’da ise ayakta olan çeşme sayısının 200 gibi bir rakam olmasına rağmen Kahire’de Osmanlı’nın yaptırdığı 400’ün üstünde çeşme olduğu biliniyor.
Hepsinin hikâyesi var
İstanbul’da bulunan çeşmelerin her birinin ayrı bir hikâyesi vardır. Kimi hüznü hatırlatıyor kimi sevinci. Meselâ Sultan Genç Osman’ın bir müddet tutulduğu Ahmediye Çeşmesi nüznü, Saliha Sultan Çeşmesi ise bir sevinci hatırlatır.
Meydan Çeşmeleri
Sultan Ahmet Çeşmesi: Türk rokoko tarzının güzel örneklerinden biri olan Sultanahmet Çeşmesi (III. Ahmet Çeşmesi) Topkapı Sarayı'nın Bab-i Hümâyun kapısı önündedir. Osmanlı dönemi Türk sanatının çeşme mimarisinde meydana getirdiği bir şaheser olan bu âbidevî çeşmedir.
Üsküdar III. Ahmet Çeşmesi: Üsküdar’da iskele meydanında yer alır. 1728’de yapılmıştır. Ahşap çatılı ve dört yüzlü bir meydan çeşmesi olup mimarlık, hattatlık, taş işçiliği ve şiir sanatının bir şaheseridir.
Alman Çeşmesi: Sultanahmet meydanında parkın içindedir. Alman İmparatoru 2. Wilhelm’in İstanbul’u ikinci ziyaretinin anısı için bütün kısımları ile Almanya’da yapılmış, İstanbul’a getirilerek hazırlanan kemerlerin üzerlerine konmuştur. 20’inci yüzyılın ilk günü olan 1 Ocak 1901’de açılış töreni yapılan bu çeşmenin üç kubbesi altın mozaik kaplıdır.
Tophane Çeşmesi: Tophane Meydanındadır. 1732’de I. Mahmut tarafından Hassa Baş Mimarı Mehmet Ağa’ya yaptırılmıştır.
Beykoz Ishak Ağa Çeşmesi: İstanbul’da Beykoz ilçesindedir. Türkiye çapında en güzel çeşme anıtlarımızdan birisidir.
Ayazma Çeşmesi: Üsküdar’da Ayazma Camii avlusundadır. 18. yüzyılda III. Mustafa tarafından yaptırılan Çeşme devrin mimari özelliklerini taşır.
Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi: 1732’de Sultan I. Mahmut tarafından annesi Saliha Sultan adına yaptırılmıştır.
Göksu Çeşmesi: Sultan III. Mustafa’nın eşi ve III. Selim’in annesi Mihrişah Sultan tarafından yaptırılmıştır.
Esma Sultan Çeşmesi: 1799 da III. Ahmet’in kızı Esma Sultan tarafından yaptırılmıştır. Meydan çeşmelerinin bir örneğidir.
Artık suları akmıyor!
İstanbul’da Osmanlı döneminde neredeyse adım başı bir çeşme bulunurken bugün artık İstanbul’da tarihi çeşme sayımız maalesef giderek azalıyor diyebiliriz. Çeşmelerin bırakın akmasını ayakta durabilen çeşme sayısı bile çok az artık. Mısır, Osmanlı çeşmelerine sahip çıkarken biz yıkıp dükkân yapmışız ya da daha kötüsü çöplük olarak kullanmışız.
*********************
İstanbul'daki ilk çeşme FATİH'te
Küçüksu'daki Mihrişah Valide Sultan Çeşmesi
Osmanlı’da kadınların yaptırdığı çeşmelerin sayısı çok ama çok fazladır. Bunları yaptıranlar hakkında İstanbul Şehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hatice Aynur’un verdiği bilgiye göre hatunların eserleri üç kategoriye ayrılıyor:
Saray mensupları
Ulemanın eşleri
Halktan olan kadınlar.
Kategoriye dâhil olan kadınların yaptırdığı toplam 137 Çeşme ve Sebil bulunurken ikinci Beyazıt’ın kızı Hatice Sultan’ın Fatih Çukurbostan'da yaptırdığı cami ve mektep ile birlikte inşa ettirdiği Küçük Çeşme bir kadının yaptırdığı ilk çeşme sayılıyor.
Mihrişah Sultan
Prof Dr. Aynur, en fazla çeşme yaptıran validenin 13 eserle üçüncü Mustafa’nın eşi üçüncü Selim’in annesi Mihrişah Sultan, ikincisinin ise 9 çeşme ile Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmialem Valide Sultan olduğunu belirtiyor.
Mihrimah Sultan Çeşmesi: Saray kadınların yaptırdığı çeşmeler arasında ikincisi Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan’ın kızları olan Mihrimah Sultan’ın yaptırdığı Edirnekapı’da kendi adını taşıyan çeşmedir. Mimar Sinan’ın eseri Mihrimah Sultan Cami yakınında bulunan çeşmenin tam yapılış tarihi belli değildir.
Saliha Sultan Çeşmesi: I. Mahmud’un annesi olan Saliha sultan, üç çeşme ile Alaca Minare Mescidi’ni yeniden yaptırır. 1732-1733’te Azapkapı Çeşme Meydanı’nda yaptırdığı kendi adına taşıyan çeşme ve sebilin ilginç bir de hikâyesi vardır: 4. Mehmed’in eşi Gülnuş Valide Sultan şehirde gezinti yaparken Saliha Sultan Sebil ve Çeşmesi’nin bulunduğu yerde olan küçük bir çeşmenin başında testisi kırıldığı için ağlayan bir kız çocuğu görür. Sultan kıza para vermek ister ancak küçük kız testisinin kırıldığına değil, su götürmeyi beceremediği için ağladığını söyler. Kızın cevabından etkilenen valide sultan kızı saraya alır, yetiştirir ve oğlu II. Mustafa ile evlendirir. Saliha Sultan, hamileliği sırasında başında ağladığı küçük çeşmenin yerine görkemli bir çeşme yaptırmayı arzu eder.
****************
Kazlıçeşmenin kazı nerede!
Marmaray’ın Avrupa Yakası son durağı olan Kazlıçeşme’de indiğiniz zaman sahile doğru biraz yürüdüğünüzde sizi tek başına duran bir çeşme karşılar. Meşhur Kazlıçeşme işte budur. Kazlıçeşme hakkında rivayetlerden birini meşhur tarihçi Kömürciyan İstanbul Tarihi isimli eserinden öğreniyoruz.
“Kazlıçeşme’ye verilmiş olan bu adın sebebi şudur: Bir kaz, otladığı sırada yeri eşeler ve eşelediği yerde bir su çıkar. Halk da burasını kazarak bir menbâ bulur ve suyu getirip bir çeşme yapar.” Meşhur seyyah Evliya Çelebi çeşmenin üzerinde neredeyse canlı gibi görünen bir kaz figürünün olduğundan bahseder.
Bu Kazlıçeşmenin “kazı” maalesef 2002 yılında çalındı. Yıllarca kaz kabartmasının yeri boş kaldı. 2010 yılında Zeytinburnu Belediyesi’nin yaptığı restorasyon çalışmasında bir kaz replikası yapılarak çeşme eski görünümüne kavuştu. Restorasyon sırasında kaz figürünün olduğu taşın M.S. 700’lü yılarda yapıldığı belirlendi.
****************
Kadırga'daki Çeşmeli Namazgâh
Kadırga’daki Cinci Meydanı'nda bulunan Çeşmeli Namazgâh, (1779-80) barok üslûbunda inşa edilmiştir. Çeşmenin üzerinde bulunan namazgâha 19 basamaklı merdivenle çıkılıyor. Sultan 1. Abdülhamid’in kız kardeşi Esma Sultan tarafından kocası Muhsinzade Mehmed Paşa’nın ruhunu şâd etmek maksadıyla yaptırılmış.
*************
Horhor Çeşmesi Fatih'in tebdili kıyafet gezintisi
Fatih’de bir zamanların ihtişamlı çeşmelerinden olan Horhor Çeşmesi'ni, Fatih Sultan Mehmed'in tebdil kıyafet gezerken burayı keşfettiğini biliyor muydunuz? Evet, Bizans döneminde Kıztaşı’ndan itibaren gelen kaynak sularının toplandığı merkez olan Horhor Çeşmesi'nin yerini ilk keşfeden Fatih Sultan Mehmet’tir. Fatih, bölgeyi gezerken suyun harlama sesi olan "hor hor" sesini duyar. Bu Bizanslılardan kalma su nakil sisteminden (savak) gelen sestir. Fatih buraya bir çeşme yapılmasını emreder. Semte adını veren de işte bu Horhor Çeşmesi'dir. Kaynaklar, Fatih'in zaman zaman gelip buradan su içtiğini yazmaktadır.
****************
Yeniçerilerin haraca bağladığı çeşme nerede?
Aksaray’da Et Meydanı’nda (Sofular) Ragıp Bey Sokağındaki Kanuni Sultan Çeşmesi, padişahın vefatından hatırası için yaptırılmıştır. Yeniçeri askerlerinin kontrolünde olan ve nöbet tutulan bu çeşmeden su içen de, su dolduran da para ödemek zorundaydı. Üzerinde çınar ağacı kabartması bulunan çeşme, özellikle su satmak için gelen sakaların uğrak yeriydi. Çeşmenin kenarındaki sadaka taşı halen duruyor.
************
Genç Osman hangi çeşmeye götürüldü?
Fatih’te, Ahmediye Camii karşısındaki çeşmenin hikayesi diğer çeşmelerden çok farklıdır. Orta Çeşme aynı zamanda Nevşehirli İbrahim Paşa Çeşmesi olarak da bilinir. Genç Osman’ı üzerinde beyaz bir entari ve başı açık olduğu halde bir beygire bindirerek hakaretlerle bu çeşmenin olduğu yere getirdiler. Bir sürü hakaretamiz sözler ederek eziyet ettiler. Genç padişah Cuma Namazı’ndan sonra Sadrazam Kara Davut Paşa’nın emriyle bir pazar arabasına konarak Yedikule Zindanı’na nakledildi ve orada şehit edildi.
************
Tophane meydanında tarihi çeşme
Tophane Çeşmesi, Tophane Meydanı’na Sultan 1. Mahmut tarafından 1732 yılında yaptırıldı. İstanbul’un üçüncü büyük çeşmesidir ve şehirdeki en yüksek duvarlı çeşmedir. Suyu Taksim'deki su dağıtım merkezinden gelirdi. Çeşmenin açılışı ile Taksim Suyu Sistemi faaliyete girmiştir ve padişah Taksim’den suyu kendi eliyle salıvermiştir. Çeşme 3 kez onarım gördü. Son onarım çalışması 2006 yılının Mayıs yılında tamamlandı. Restorasyon çalışmasında 15 mimar ve 4 hattat görev aldı.
***********
Mimar Sinan ve ibretlik bir Hesap Çeşmesi
Mimar Sinan, Süleymaniye Camii yaparken, Tiryaki Çarşısı’nıngirişine bir çeşme yaptırır. Bu çeşmeye Hesap Çeşmesi veya Çadır Çeşme denilmektedir. Hesap Çeşmesi denilmesinin sebebi, cami ve külliye’nin yapılması sırasında burada yüksekçe bir yere çıkan Mimar Sinan’ın, ustalara yevmiyelerini dağıtmış olmasıdır. Çadır Çeşme denilmesinin sebebi ise zamanında çeşmenin yanında Çadır olup, yevmiyelerin günlük olarak burada dağıtılmasından dolayıdır.