Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle Meclis Bahçe Restorant'ta bir araya geldi.
"Kamu denetçiliğinin temel hedefi iyi yönetişim, bireyin devlet karşısındaki haklarını savunmak" diyen Ömeroğlu, "Ancak bu devlet düşmanı olarak algılanmasın. Biz kurum olarak ortada bir yerdeyiz. Kamu idarelerindeki bürokratik, merkeziyetçi, şeffaf ve hesap verilebilir olmama, katı yönetim, zamanında cevap vermeme gibi kemikleşmiş sorunların giderilmesi bizim de temel hedefimiz. Bizim görevimiz, klasik anlamda vatandaşın şikayetini almak ve ilgili kuruma göndermek şeklinde olmayacak. Ombudsman, bireyle idare arasında arabuluculuk görevi yapacak. Amacımız iki taraf için de kazan kazan politikasıdır" dedi.
Ömeroğlu, medyaya çok yakın olduklarını ve kendilerini sivil toplum örgütü olarak gördüklerini söyleyerek, ifade ve düşünce özgürlüğüne sonuna kadar inandığını, cebir, şiddet, yakın tehlike, nefret suçu olmamak kaydıyla basının özgür olduğunu ifade etti.
Tarafsızlığımızı kararlarla ortaya koyacağız
Gazetecilerin soruların da yanıtlayan Başdenetçi Ömeroğlu, "Talimat almayacağınızı söylediniz. Kamu ısrarcı olursa özgürlüğünüzü nasıl koruyacaksınız. Taksim Gezi Parkı görev alanınıza girer mi?" sorusu üzerine Ömeroğlu, ilgili kanunda, kurumlarının bağımsız ve tarafsız, özel bütçeli bir kamu kurumu olduğunun ifade edildiğini kaydetti.
Ömeroğlu, "Tarafsız ve bağımsızlık sadece kağıt üzerine yazılmakla olmuyor. Biz bu tarafsızlığımız ve bağımsızlığımızı, önümüzdeki hizmet süresi içerisinde yapacağımız eylem ve söylemlerle, kararlarla ortaya koyacağız" dedi. Ömeroğlu, basının kendilerinin yanlışlarını ve adaletsizliklerini gündeme getireceğini, kurumlarının da bunları düzeltmeye çalışacağını anlattı.
Başdenetçi Ömeroğlu, Cumhurbaşkanı'nın tek başına verdiği kararlar ve emirler, yasama faaliyetlerine ilişkin işlemler, yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sırf askeri nitelikteki faaliyetlerinin kurumun incelemesi dışında olduğunu hatırlattı.
Taksim Gezi Parkı ile ilgili olayı medyadan izlediğini anımsatan Ömeroğlu, "Oradaki olaylar eğer adliyeye intikal etmemişse, soruşturma ve kovuşturma yoksa, orada yapılan bir idari eylem ve işlem bizim kurumumuzun yetki alanı içinde kalabilir" dedi.
Ömeroğlu, "Alevi bir vatandaşın, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün ismi ile ilgili olarak yapacağı bir başvuru olması durumunda ne yapacaklarının" sorulması üzerine, "Bir Alevi vatandaşımız, 'siz bu köprüye isim verdiniz, ben bu isimden rahatsız oldum, değiştirin' dedi, idare de 'ben değiştirmiyorum' dedi. Vatandaş 'ben bunun Kamu Denetçiliği Kurumunda da incelenmesi istiyorum' diyerek bize gelebilir. Biz, orada doğru olan neyse onu yaparız; ya reddederiz ya da 'bu hassas bir konudur' da diyebiliriz. (Köprünün isminin Cumhurbaşkanı tarafından konulduğunun hatırlatılması üzerine) O Cumhurbaşkanı'nın tek başına yaptığı bir işlem değil" sözlerini sarf etti.