10 Mart 2016 Perşembe günü saat 15.00'te Nevruz etkinliklerinin ilki Tahran Yunus Emre Enstitüsü çok amaçlı salonunda "Heftsin" töreniyle başladı. Burada Farabi Müzik gurubunun solisti Ali İbrahimi tarafından Heftsin ile ilgili İran mitolojisindeki kültürel ve tarihu00ee öğeler anlatıldı. Daha sonra konferans salonunda Nevruz konseri öncesinde enstitü müdürü Doç.Dr.Şamil Öçal'ın selamlama konuşmasından sonra Kültür-Sanat Koordinatörü Eyyüp Azlal, Nevruz'un İran ve Türkiye'de ortak kültürel öğrelerini anlattı. Konuşmalardan sonra "Farabi Gurubunun Çocuk Korosu" sahnede yer aldı. Çocukların seslendirdiği Farça şarkıları zaman zaman aileleri de söyleyerek onlara destek verdi. Ardından Farabi Gurubu "Ey Sareban (Ey Kervancı) şarkısı ve Sarı Gelin gibi unutulmaz eserler seslendirirerek salondakilere duygu dolu anlar yaşattı. Konser sonunda sanatçılara teşekkür beratı verildi ve hatıra fotoğrafı çekildi.
Tahran Yunus Emre Enstitüsü Nevruz etkinliklerinin ikinci gününde program enstitü bahçesinde yapıldı. Burada Anadolu'nun Sesi konseri öncesi Yunus Emre Türkçe öğrencilerinden Sara Aman, kendi yazdığı Nevruz şiirini okudu. Daha sonra Anadolu'nun Sesi gurubu bir konser verdi. Gurubun şefi ve solisti Hadi Sipehri, Anadolu'un her bir diyarında derlediği türkülerle müzikseverlere güzel anlar yaşattı. İkinci günkü Nevruz konseri enstitü bahçesinde olunca halk, da konsere yoğun bir ilgi gösterdi. Enstitü bahçesini dolduran kalabalık kitle Anadolu'nun Sesi (Seda-yı Anatoliya) türküleriyle ile eğlendi. Grup, "Kınıfır Bedreng" olur. 'Ötme bülbül Ötme' gibi türküleri hayranlarıyla birlikte söyledi. Gurubun solisti Hadi Sipehri, konserin son türküsü "Kara Üzüm Habbesi"ni söylerken izleyiciler de bu türküye halayla eşlik etti.
Konserin sonunda Anadolu'nun Sesi Gurubuna çiçek ve plaket takdimi yapıldı. Konserlerin sonunda davet edilen misefirlere müzik ziyafetinin yanında çay, meyve suyu ve pasta ikramı da yapıldı. Bu ikramlardan dolayı misafirler memnuniyetlerini ifade ettiler.
Nevruz Hakkında:
Nevruz kelimesi Farsça'da "Yeni Gün" anlamına gelmektedir. Baharın gelişi ile kutlanır ve tarihi 21 Mart'tır. İnançlarımıza göre baharın gelişi, havaların ısınacağı anlamına geliyor. Tabiatın yeşillenmesi ile insanlar kırlara çıkar ve şenlikler yapar. Yazılı olarak ilk kez II. yüzyılda Pers kaynaklarında adı geçen ve İran takvimine göre yılın ilk gününü temsil eden Nevruz Bayramı; yeni yıl veya bahar bayramı olarak da isimlendiriliyor. Farslar, Türkler, Afganlar, Gürcüler ve Arnavutlar tarafından da kutlanan Nevruz, doğanın uyanışını temsil ediyor. Etkinliklerin yapıldığı tarih olan 21 Mart, 2010 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca Dünya Nevruz Bayramı ilan edilmişti.
Nevruz, Türk kültüründe Göktürklerin Ergenekon'dan demir dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder. Doğu Türkistan'dan Balkanlar'a kadar tüm Türk kavimleri ve toplulukları tarafından M.Ö. 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart'a denk gelen günlerde kutlanıyor. On İki Hayvanlı Takvim ve Melikşah'ın Celali Takvimi'nde yılbaşı olarak belirlenen 21 Mart, Divanü Lügati't-Türk'te de ilkbaharın gelişi olarak belirtilir. Türk edebiyatı ve musikisine Nevruz-ı Asl, Nevruz-ı Arap, Nevruz-ı Bayati, Nevruz-ı Hicaz, Nevruz-ı Acem ve Nevruz-ı Seba olarak girmiş olan Nevruz, Selçuklu ve Osmanlı'da da milli bayram olarak kutlanmıştır.
Nev-ru00fbz'un hiç inkıtaya uğramadığı İran'da kutlaması şöyle oluyor. Rivayetlere göre İran Hükümdarı Cemşid bir dünya gezisinden dönerken Azebeycan'da 21 Mart'a Otağ kurar. Cemşid'in mücevherlerle süslü tahtına güneş vurdukça renga-renk ışıklar seçer ve çevreyi ışık hüzmeleri kaplar, verilen şölen ve yapılan şenliklerle halk neşelenir, O gün den sonra her yıl bugün bayram olarak kutlanır.
Nevruz diğer Türk devlet ve topluluklarında da kutlanmaktadır. Bunlardan Azerbaycan'da Novruz, Kazakistan'da Navrız Meyrami, Kırgızistan'da Nooruz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Mart Dokuzu, Kırım Türklerinde Navrez, Batı Trakya Türkleri'nde ise Mevris adları ile anılır.