MAAZ İBRAHİMOĞLU
Bize kongreden bahseden Cüneyt Sarıyaşar, tarihe not düşülecek bir kongre olduğunu belirterek, "Gerek ülkemizde toplumsal barışa doğru bir sürecin yaşanması gerekse de yakın coğrafyamızda çok ciddi insan hakları ihlallerinin yaşandığı, kanlı bir süreçten geçen Suriye atmosferi gibi unsurlar MAZLUMDER'in kongresine damga vuran önemli unsurlardı. Son iki yıldır MAZLUMDER'in yaptığı çalışmalar Bangladeş'ten Tunus a kadar İslam coğrafyasında çok etkin ve sonuç alıcı çalışmaları yaptı. Bu kongrenin en önemli yanlarından biri de 7 ülkeden gelen 8 misafirimiz oldu. Bangladeş'ten Gülam Azam'ın oğlu geldi" diyerek kongrenin ülke sınırlarını aştığını ifade etti.
Suriye devrimi İslamidir
Kongrede Suriye'deki devrimin mercek altın alındığını belirten Sarıyaşar, Kongremize gelenlerden biride Suriye devrimin önde gelenlerinden idi. Suriye'den gelen arkadaş; 'Biz Suriye'de direnişe başlamadan evvel İstanbul'da MAZLUMDER'e geldik. Direnişe başlayacağımızı söyledik. Bu direnişin süreciyle ilgili istişarede bulunduk' dedi. Evet. Bizler buna şahit olduk. 2011'de yayımlanan insan hakları raporumuzdan sonra kendileri Türkiye'de bizi ziyaret etmek istediler. Tunus, Mısır, Libya'dan sonra Suriye Devrim Hareketini başlayacağını, bu bağlamda hazırlıklar yaptıklarını belirttiler. Suriye devriminin barışçıl şekilde ilerlemesi için hazırlıklarını yapmışlardı" dedi. Suriye devriminin İslami bir devrim olduğunu söyleyen Sarıyaşar, "Suriye devrimi İslami bir devrimdir. Suriye'deki devrim karar pazarı bir isyan değildir. Çok bilinçli ve hazırlıklı bir isyandır. Üçüncüsü çok zor şartlarda Esed ve Esed'i destekleyen birkaç ülkeye değil bütün batının manipülasyonlarına karşı direndiklerini açık ifade ettiler" diyerek sömürgeci güçlere alan bırakılmadığını vurguladı.
Mazlumun yanındayız
MAZLUMDER'deki ifade ve düşünce özgürlüğünü anlatan Sarıyaşar, "Bizde kurulun düşüncesi her şeyin üstündedir. Bireysel kararların farklılığı olabilir. MAZLUMDER bir yandan kurumsal kimliğini muhafaza ederken bir yandan da toplumun değerlerine dayanarak bunu yapar. Mesela eşcinsellik konusu MAZLUMDER'in kurucu iradesine ters bir konudur. Çünkü MAZLUMDER'in kurucu iradesinde İslami hassasiyetler tartışmasız bir şekilde ön plandadır. Vahiyle net bir şekilde çelişen husus MAZLUMDER'de ne toplumsal bir kabul görür ne de kurumsal bir kabul görür. MAZLUMDER farklılıkları her zaman zenginlik olarak görür. Kim olursa olsun zalime karşı ve kim olursa olsun mazlumdan yana durma adil olmanın şartlarındadır" her zaman mağdurun yanında olduklarını ifade etti.
Devletin milliyetçiliği ırkçılıktır
MAZLUMDER'in bir tebliğ mekanı olmadığını ama Müslümanca hareket ettiğini belirten Sarıyaşar, milliyetçilik ile ilgili şöyle konuştu: "Burası bir tebliğ mekanı değil. Çünkü burası kendi ihtisas alanını belirlemiş ve bu alanda müslümanca hareket etmektedir. Biz mazlumdan yana zulüm görmüş herkesin yanındadır. Gerek dini gerekse etnik kimlikleri göz ardı ederek mazlumder zulüm görenin yanında durur. Biz kula kulluk yapmaya karşıyız. Biz bu zulüm bataklığını görüyoruz. Buradan hareketle İslami bir duruştan bahsedilir. Ama kmlerin sorunuyla ilgileniyoruz diye sorarsanız. Biz mazluma kimlik sormayız. Biz kimliklerin bir diğeri üzerindeki tahakkümlük algısının dahi karşıyız. 28 Şubat sürecinde birçok baskın yediğimiz dönemde, arkadaşlarımız içerde işkenceler görürken istanbuldakie Ermeni okulundan insanlar dışarı atıldığında genel merkez bazında olaya müdahale olmuştur. Mazlum ermeni yurttaşların yanında durmuştur. Millet kavramı tarihsel süreç içinde tevarüs ettiğimiz dini tercihimizden hareketle kabul ediliyor. O nedenle ibrahimi millet diyoruz. Millet algısı dini ve inanç bütünlüğünü ifade eden bir algıdır. Özellikle son 150 yıldır batıdan gelen ulusalcılık var. bin yıllık millet kavramı varken 150 yıllık milliyetçilik, ırkçılıkla özdeşleştirilmiştir. Bugün milliyetçilik denildiğinde anlaşılan şey ırkçılıktır. Türkiye cumhuriyeti devleti ideolojik olarak vatandaşlarına dayattığı milliyetçilik ırkçılıktır."