Bakan Bağış, 'Türkiye için AB süreci, sonucundan çok daha önemli. Bu süreç bizim daha demokratik, şeffaf ve müreffeh bir ülke olmamız açısından son derece önemlidir' dedi.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Hırvatistan'ın AB'ye katılması dolayısıyla düzenlenen kutlamaya katılmak üzere Türk Hava Yolları'nın tarifeli uçağıyla bu ülkeye gitti.
Zagreb'e hareketinden önce Atatürk Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bağış, Hırvatistan'ı tebrik ettiğini belirterek, "Darısı tezelden Türkiye'nin başına" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin AB üyelik sürecinde, bugüne kadar hiçbir ülkenin önüne çıkarılmadığı kadar engeller çıkarılıp, barikatlar kurulduğunu bildiren Bağış, üyeliğin siyasi sebeplerle geçiktirilmeye çalışıldığını kaydetti.
Bağış, Türkiye'nin, üye olduğunda Avrupa'nın en büyük ve önemli ülkelerinden biri olacağına, bunun da Avrupa'da bazı çevreleri endişelendirdiğine dikkati çekerek, "Şu da bir gerçektir ki Türkiye, AB reformları konusunda kararlıdır. AB, ilerleme raporları dahil Türkiye eleştirilirken bile Türkiye'nin reformlarını yerine getirdiğini itiraf etmektedir. Türkiye için AB süreci, sonucundan çok daha önemlidir. Bu süreç bizim daha demokratik, şeffaf ve müreffeh bir ülke olmamız açısından son derece önemlidir" dedi.
Beşiktaş'ın Hırvat hocayla anlaşmış olmasının güzel bir tevafuk olduğunu belirten Bağış, "Kendilerini kutluyorum. Ülkemizde başarılar diliyorum. Beşiktaş'a ve diğer futbol takımlarına da başarılar diliyorum. Ümit ederim ki Avrupa standartlarında temiz bir futbolla bu sezonu, bütün takımlarımız kucaklayacaktır" ifadelerini kullandı.
"Güçlü bir Hırvatistan, güçlü ve istikrarlı bir Balkanlar demektir"
Hırvatistan'ın, AB üyeliğinin ülkelere kazandırabileceklerini göstermesi açısından önemli bir örnek olduğuna işaret eden Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yıllarca Tito'nun demir yumruğuyla yönetilen bir ülke, bugün AB'ye üye olabiliyorsa burada AB'nin de ne kadar önemli ve stratejik bir oluşum olduğunu anlayabiliyoruz. Ülkelerin demokratik ve özgürlükçü dönüşümleri açısından Avrupa Birliği halen önemli bir motor gücü olduğunu ispat etmiştir. Öte yandan, Hırvatistan son 8 senede ekonomisini yüzde 34 büyüttü. Umarız uzun vadede büyüme oranı yüzde 50'lere, 60'lara ulaşır. Çünkü güçlü bir Hırvatistan güçlü ve istikrarlı bir Balkanlar demektir. İnanıyorum ki AB içinde de bizi en iyi anlayabilecek ve destekleyecek ülkelerden biri Hırvatistan olacaktır. AB yeni bir üye kazanırken Türkiye de AB içerisinde yeni bir dost kazanmıştır. Tarihte birçok yerde yollarımızın kesiştiği Hırvat dostlarımızla yollarımızın bu sefer de AB'de kesişmesini diliyoruz."
"Sizi mümkün olduğu kadar geciktireceğiz"
Türkiye ile Hırvatistan'ı aynı kefede değerlendirmenin haksızlık olacağını belirten Bağış sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'nin nüfusu, Türkiye'nin ekonomik potansiyeli, Türkiye'nin coğrafi konumu ve Türkiye'nin komşuları Hırvatistan'la bir değil. Bu yüzden AB sürecinde Türkiye'nin yaşadığı çifte standartlar, Türkiye'nin yaşadığı siyasi engeller, aslında AB'nin içinden geçmekte olduğu ekonomik krizle, sosyal krizle ve siyasi krizle birlikte değerlendirildiği zaman, çok daha netleşir. Hiç unutamadığım bir anımdır, Fransa'nın AB Bakanı Bruno Le Maire, daha sonra Tarım Bakanı ve Sarkozy'nin de seçim kampanyasının yöneticisi oldu, bir özel sohbetimizde, 'Egemen, anlayamadığım bir şey var. AB bizim bebeğimiz, onu biz kurduk. Altı kurucu ülkeden biriyiz, ama siz üye olduğunuz gün biz ikincilikten üçüncülüğe düşeceğiz, Almanya'dan sonra en büyük ülke siz olacaksınız, parlamentoda bizden fazla temsilciniz olacak, bütçe konusunda daha fazla yaptırımınız olacak. Bunu kabullenmemiz pek kolay değil' demişti. Ben de kendisine o samimi cevabına binayen, 'Ne yapacaksınız peki? BM Güvenlik Konseyi'ndeki gibi, kurucu altı ülkenin bir veto yetkisi gibi bir beklentiniz mi var' diye sormuştum. O da teknik olarak mümkün olmadığı için 'Sizi mümkün olduğu kadar geciktireceğiz' demişti. Bu, samimi, içten ve gerçekten doğruları yansıtan bir diyalogdu. Bugün Bruno Le Maire, bir muhalefet milletvekili. Ama onun o samimiyeti her zaman kulaklarımda küpedir.''